"1.Bölüm"

32 3 5
                                    

"Boran&Nazlı"

Akşam vakti yaklaşırken annemle mutfakta yemek yapıyorduk. Babam gelmeden her şey hazır olmalıydı. Gerçi her şeyi tam yapsakta babam bize sövecek ve bağıracak neden bulurdu. Onun için biz beladan başka bir şey değildik. Ben Nazlı; 20 yaşıma kadar babamdan bırakın tek bir sevgi sözcüğünü adımı şevkatle söylediğini bile duymadım. Çünkü onun en büyük düşmanı bendim. Daha anne karnındayken atmışım ona ilk darbemi. Annem benden sonra bir daha asla çocuk sahibi olamadı. Benim doğumumda çok kanaması olmuş. Rahmini almış doktorlar,annemi kurtarmak için. Bu kadar yaptığımdan sonra birde kız doğmam babamın bana düşman kesilmesinin sebebi. Erkek olsaymışım en azından böyle olmazmış. Soyu devam edermiş. Dayılarımın korkusundan kuma getiremedi annemin üstüne. Annem de baba evine dönemedi. Babası beni istemez diye. Babamın eziyetleriyle güç bela yaşıyoruz işte. Liseyi çok zor bir şekilde okuyabildim. Çoğu zaman dayak yedim okula gittiğim için. Okuldan çıkar çıkmaz koşarak eve giderdim. Babamın kuralı buydu. Bu nedenle üniversite okumak gibi bir hayalim olmadı hiç. Biliyordum çünkü okutmazdı. En büyük korkum ise beni istemediğim biri ile evlendirmesiydi. Babamdı çünkü o kendine hak edinirdi. Kapı çalınca annem "Git kızım kapıyı aç babandır." dedi. Kapıyı açmadan derin bir nefes aldım. Kulpu tutup aşağı indirdim. Babam karşımda pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. "Hoşgeldin baba" dedim. "Hoşbulduk hoşbulduk"dedi. Bu hiç hayra alamet değildi. Bugüne kadar ne zaman kapıyı açsam hoşgeldin baba derdim ama babam bana hiç cevap vermez ters ters bakar içeri geçerdi. Babam içeri geçince kapıyı örtüp peşinden gittim. Annem sofrayı kurmuş babam baş köşeye kurulmuştu. Oturup yemeğimizi yedik. Sofrayı toplamak için kalkınca babam "Dur hele otur diyeceklerim var." dedi. Şaşırarak oturdum yerime. "Haşimi bilirsiniz, mahallenin başında oturur durumu oldukça da iyidir." Annem " Bildik bildik de beyim Haşim Ağanın bizle işi nedir?" Babam annemle bana sırıtıp " Nazlıyı Haşime verdim." Dedi. Ben yutkunamazken yanlış duymayı diledim. Çünkü o adamın üç tane karısı vardı ve benden çok çok büyüktü. Kaldıramazdım. Bunu da yaşayamazdım. Babama baktım acıyla. Ama onun umrunda olmadı. "Baba" dedim. Bana döndü. "Şaka demi" babam birden ciddileşti. "Ne zaman şaka yaptığımı gördün" "Baba o adam zaten evli, üç karısı var hem ben çok küçüğüm ona göre" Babam sırıtarak "İyi ya sende dördüncü olursun hem kadının küçüğü makbuldür." Annem araya girdi. "Yapma beyim her şeyi yaptın bu zamanaca sesimizi çıkarmadık oğluna istese tamam ama 55 yaşında o adam" "Babam ben ne dersem o, hem başlık parası aldım Necmiyle bi iş yapcaz ona verdim parayı yani bu iş olacak." Ayağa kalktım babam "Yarına hazırlık yapın gelecekler almaya, dini nikah kıyacaklar resmi nikah zaten büyük karıda." Dedi. İnanamıyordum. Bir insan en çok neyden korkarsa o başına geliyormuş. Ağlayarak odama gittim. Yorganımı kaldırıp yatağıma girdim. Canım yanıyordu. Hiç böyle bir acı hissetmemiştim. Babamın beni sevmediğini biliyordum ama bu kadarda değersiz olduğumu düşündürtmemişti hiç. Sessiz sessiz ağlamaya çalışıyordum, bir de sesim çok çıkıyor diye bu kadar acı hissederken dayak yiyemezdim. Hayallerim vardı benim. Yapamazdım. Ölürdüm orda, o adamla evlenirsem. Her zaman beni çok seven bir adam gelecek ve beni babamın zulümlerinden kurtaracak diye düşünürdüm. Sevmesede saygı duyacak en azından şiddete başvurmayacak biri karşıma çıkar diyordum. Şimdi ise bir boşluktaydım. Ben 20 yaşındaydım 55 yaşındaki bir adama gelin gidemezdim. Ben kabul etsem gururum kabul etmezdi. Kaldıramazdım ki ben. Benden büyük çocukları olduğunu biliyordum. Hiç olur muydu benden gelin. Ölmek istiyordum. İntihar edemezdim ama o şerefsiz adamla evleneceğime ölmeyi tercih ederdim. Odamın kapısı yavaşça açıldı ve derin bir nefes alma sesi duyuldu. Kafamı kaldırıp gelene baktım, annem çaresiz gözlerle bana bakıyordu. Yanıma gelince yatakta doğruldum, annem doğrulduğum kısma oturdu. Bende dizlerine yattım.

DİLEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin