Ormanın sık taraflarına yaklaştıkça önüne gelen dalları itekleyerek ilerliyordu. Normalde ava çıktığında ses çıkarmaması gerekirken şu an bunları düşünmek için fazla bıkkın hissediyordu. Bir süre sonra hala av olabilecek hiçbir hayvana rastlamadığı için açıklığa doğru yönelmeye başladı.
Açıklığa varmak üzere iken aniden duyduğu sese refleksen hemen önündeki çalının arkasına çömeldi. Doğru kararı aldığını fark etmesi çok zamanını almadı. Maceracı olduklarını düşündüğü büyük bir grup birkaç kişinin etrafını sarmıştı. Çocuğun biri kenarda sessizce ağlıyor, birkaç kadın onun yanına çökmüş sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Ortadaki iki adamdan biri ağır yaralı gibi görünüyordu. Diğerine ise kılıç doğrultulmuştu.
- Gerçekten sadece kaynağın yerini söylememek için canınızdan mı olacaksınız? Doğru düzgün büyü bilmeyen cahiller ne umuyordunuz?
Kılıcı boynuna dayadığında kadınlardan biri çığlık çığlığa ayağa kalktı.
- Lütfen cahilliğimizi affedin. Size yerini bizzat göstereceğim.
Tüm bu zaman boyunca köşede duran adam elini havaya kaldırıp diğerlerine çekilmelerini işaret etti. Maceracılar birer ikişer adım geri çekilirken kadına doğru ilerledi.
- Yolu göster.
Kadın adamlarla beraber ormanın derinliklerinde kaybolurken az önce boynuna kılıç dayanan adam peşlerinden gitmek için kendini zorlasa da diğerleri tüm güçleriyle onu yerinde tutuyordu. Kadınların arasından yaşı en ilerlemiş olan kargaşayı durdurdu.
- Yıllar boyu bizi koruyan yeri saklı tutmak önemli bir vazifeydi. Ama halkımın daha fazla acı çektiğini görmeyeceksem bir önemi kalmaz. Elva akıllı bir kadındır. Başının çaresine bakar. Lakin acele etmezsek onun da hayatı tehlikeye girecek.
Dedi yerdeki adamı işaret ederek. Hep beraber adamı tutarak uzaklaşmaya başladıklarında genç bulunduğu çalının arkasından çıkmıştı. Kaynak ilgisini çekmişti. Ne olabileceği hakkındaki merakını bastıramayıp az önce maceracıların ilerlediği tarafa doğru ilerlemeye başladı.
Kalabalık olduklarından ve ayak izlerini silmeye uğraşmadıklarından dolayı takip etmek oldukça kolaydı. Şu an asıl sorun olan zamanlamaydı. Koşarsa aralarında duyma duyusunu geliştirmede iyi olan birisi varsa fark edilme ihtimali vardı. Fark edilmeyeceğini düşündüğü maksimum hızda ilerlerken yerde gördüğü taş parçasıyla duraksadı. Az öncede aynı taşı görmüştü. İlerideki çalıların ve ağaçların şekillerine bakınca emin oldu. Daireler çiziyorlardı. Hız geliştirme gücünü kullanmak için hazırlanmıştı ki arkadan gelen sesle duraksadı.
- Kim takip ediyor diye merak ediyorduk ama küçük bir çocuk olmasını beklemiyordum açıkçası. Büyü konusunda fena değilsin. Kafan da çalışıyor.
Yavaşça elini kaldırıp arkasını döndü. Yaklaşık otuz kişilerdi. Bu kadar kişiye karşı güpegündüz savaşmak pervasızlık olurdu. Belki yarısı kadar olsalardı..
Adam yavaşça yaklaşıp elini kafasına koydu. Tehditkar bir şekilde hafifçe kafasını sıkıyordu.
- Neden bizi takip ediyordun?
Takip ettiği gibi bariz bir şeyi inkar edemezdi. Öte yandan düşmancıl algılanacak bir amacı yoktu. Doğruyu söylemek en iyisiydi.
- Merak ettim.
- Neyi merak ettin?
- Kaynağı.
Adam önce hafifçe ardından kahkahalarla gülmeye başladı. Kolunu sertçe gencin omzuna attığında havadaki elleri inmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANES - KADER: YEDİNCİ
FantasiaBüyülü Ranes evrenindeki yetenekli ve zeki genç Mate'in yolunda sihirli maceralar vardı. Karanlık da kimsenin ruhu durmadan yaklaşmaktaydı. En azından bir okumayı deneyin lütfen. Tutarsa aktif olarak yazmaya devam edeceğim. Not: Resimleri ve kapağı...