Kağıdı okuduktan sonra elimde buruşturdum. O ana kadar hiç dikkatmi çekmeyen bir aynayı fark ettim. Tam karşımda duruyordu. Aynaya bakmayali ne kadar olduğunu hatırlamıyordum. Kendime baktım. Onca zaman geçmesine rağmen ben büyümüş durmuyordum halla aynıydım. Tepeden tırnağa kendimi süzdüm. Kendime farklı baktığımı hisettim artık tanrıydım nasıl farklı bakmazdım ki. Ben diğerlerinden farklıydım herkesten farklıydım. Ve sıradan bir insansın dediklerini yapıyordum. O bana uymalıydı ben ona değil. O bana itaat etmeliydi. Diğer herkesin de edeceği gibi. Tüm dünyanın önümde egilecegini düşünmek beni çok neşelendirmişti.
Bu iş fazla uzamıştı Albert beni öldürmeye mi çalışıyordu. Yemek yememek uyumamak ne saçma şeylerdi. Tanrı olmak için bunlara ihtiyacım yoktu. Ben zaten tanrı olarak doğmuştum ve istediğimi yapabilirdim. Albert 'ın uzaktan beni izlediğinden emindim. Nerde olduğunu bilmiyordum ama beni izliyordu. Ve yüksek sesle konuşmaya başladım.
- Buraya kadar bu dediğin saçma şeyleri yapmayacağım benim bunlara ihtiyacım yok. Senin emirlerine uymayacağım çünkü artık sen bana itaat etmelisin. Albert gel buraya ve önümde eğil.
Albert beni duymuştu emindim. Merdivenden ayak sesleri geldi Albert iniyordu. Yüzünde donuk bir ifade vardı. Güldüm büyük bir kahkaha ile güldüm.
- Mona sonunda sonunda artık tam olarak bir Tanrı olduğuna göre savaşabiliriz.
Afalamıştım ve şaşırmıştım onunla neden savaşıcaktım ki. Onu hiç karşımda görmek istemezdim en çok da son yaşadıklarımızdan sonra. Ona aşık olduğumu düşünmüştüm. Onun da bana aşık olduğunu hisediyordum. Ağzımı zar zor oynatabildim.
- Savaşmak mı ? Seninle neden savaşayım?
- Hiç bu zamana kadar yerini almak istediğin tanrının kim olduğunu düşünmedin mi Mona. Sen bu evreni yönetecek kadar iyi değilsin gerçekten.
- Ama sen söylemiştin. ( Hıçkırıklar içinde ağlayarak)
Artık bu düzenin değişmesi gerektiği için bana yardım ediyordun. Yine kandırdın beni.
- Bu kadar güçsüz olma Mona daha bu başlangıç sana neler yapacağımı gördükten sonra benden nefret ediceksin. Bu arada bu düzen böyle geldi böyle gidicek. Ne sen neden senden sonra gelen tanrı olmak için gelen insanlar asla ama asla başaralı olamayacaklar.Albert' ın yüzü değişmeye başladı. Yakışıklı çekici bedeni yaşlı buruşmuş kamburu çıkmış kafası kel bir adama dönmeye başladı. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Geri geri giderek duvarın dibine kadar gelmiştim. Albert ellerini havaya kaldırıp iki kere alkışladı. Kapıdan içeri bir sürü uzun siyah kapşonlu yüzleri örtük insanlar geldi. Albert arkasını dönüp merdivenden çıkmaya başladı. İçeri giren adamlar karşımda duruyordu. Albert merdivenin beşinci basamağında durup ateşe atın tamamen öldüğünde bana küllerini getirin.
Ve benim için sonun geldiğini anlamıştım. Artık yapacak birşey yoktu. Aşık olduğum adam tarafından yoluna düştüğüm güçler beni öldürüyordu. Hemde ateşte cayır cayır yanarak. Küçükken hep ölümümün nasıl olacağını merak ederdim. Ve sonunda artık biliyordum.
FİNAL...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRISIZ
FantasyHERKESİN TANRIYA İHTİYACI VARDIR , EN ÇOKDA YERYÜZÜNDE YAŞAYANLARIN... +18