Bölüm 1 - Malikane

8 3 0
                                    

 Gece Aslanoğlu

Gizlendiğim ağacın arkasına daha da sindim soğuk gecede. Hafif yağmurlu, soğuk bir gece de birini takip etmek zaten zorken, güzeller güzeli kızımız daha malikanesine uğramamıştı bile. Şuan bulunduğum noktada dışardan birisinin ya da evdeki kişilerin beni görmesi olanaksızdı.

Sağ üst duvarda girişi kaydeden bir kamera olduğu için adımlarımı dikkatli atmam gerekiyordu. Çok geçmeden evin korumalarının arabasını gördüğümde kısaca sırıttım. Bütün ciddiyetleriyle arabanın anahtarını kapıdaki adamların birine verdiğinde kameranın yönü onlara dönmüştü. Bundan avantaj edinip evin bahçesine doğru yol aldım.

Belimdeki silahla dikkatli adımlar atarak, evden gelen seslere odaklanıyordum. Bir yandan da saatime kısa bir bakış atıp gecenin 01:32 olmasını arka cebimdeki defteri çıkarıp not etmeye başladım. 'Gün cumartesi, saat 01:32. Birazdan korumaların vardiya değişim saati. İzmir, her pazar verdiği partilerden birini veriyor.' Defteri tekrar arka cebime koydum.

Tam 2 aydır takip ettiğim bu güzellik, pek düzenli bir hayata sahip değildi anlaşılan. Tek düzenli yaptığı şey ise pazarları başlayan, zengin bebelerle dolu olan sikimsonik bir parti vermek. Tam kaydettiğim bilgilerin yeterli olduğunu düşünüp evden ayrılacağım sırada görüş açıma eski bir bodrumun demirlikleri çarpmıştı.

Evin arka bahçesindeydim ve bulunduğum bu noktada kömürlük ve bodruma benzeyen bir odanın girişini parmaklıklar arkasından görebiliyordum. Çok kısa ve dar olan demirliklerden 'takır tukur' seslerin yankılanmasıyla merakıma pekte engel olamamıştım. 

Sonrasında bir demir kapının açılıp kapanma sesi ve son olarak bir bantın hızlı, sert bir şekilde çekilme sesiydi duyduklarım. "Bir anlaşmamız vardı seninle orospu." Daha önce ne korumalarında ne de evin sahiplerinde duymadığım bu sesle bakışlarımı demir parmaklıklardan sızan görüntülere vermeye çalışmıştım. İçeride hiç ışık yoktu ve tek ışık kaynağı gökteki ayın aciz ışıklarıydı. Bu bile az buçuk yeterliydi. Sadece bir sandalyenin arka kısmını, bir adamın sandalyeye bağlanan ellerini ve o adamı tutan kişinin simsiyah, uzun burunlu ayakkabılarını görmüştüm. Evin babasına ait olduğunu düşünüyordum?

Konuşan adam tahminimce sandalyeye bağlı olan herifti. Sonra görüşüme mühürlü, susturuculu bir silah ve bir çift eldivenli eller girmişti. Kabzadaki mühür, gece pazarında olan mühürlerin aynıydı, şaşırtıcı. Adamın tok ve sakin sesi bulunduğu duruma tersti. Bağırmayan ya da debelenmeyen bu adam, sanki öldürülmeyeceğinden o kadar emindi ki.

"Beni öldürsen de fark etmez geçmişinde kaçamayacak olan ben değil sensin." Yine tok sesle rahatça konuşan herif, söylediklerinin ardından birde kahkahalara boğulmuştu. Kahkahaları uzun bir aradan sonra bile durmayan adamı durduran şey bir merminin yağmurlu geceye karışmasıydı.

Gördüklerim beni daha da meraka boğsa bile oradan ayrılmak için çöktüğüm yerden kalktım. Hızlıca bahçedeki uzun çalılıklara karışırken, gördüklerimi sorgulamak için bolca zamanım vardı.

***

"Peki adamı gördün mü Gece?" Babalığın oturduğu koltukta daha da dikleşerek sorduğu soruya kafamı 'Olumsuz' anlamda sallayarak cevap verdim. Zafer Aslanoğlu'yla tanışın millet, bu yaşlı kurt beni yetimhaneden kurtaran adamdı. Daha çok belaya sürükleyen mi demeliydim yoksa?

"Katilin kim olduğunu düşünüyorsun." Bugün konuşma sınırımızı aşmıştık yaşanan garip olaylar silsilesiyle. Elimdeki viskiyi tek dikişte bitirip tekrar masaya koydum. "Korumalardan biri olabilir diyeceğim ama Büyükdoğan'ların ne zamandır böyle düşmanları var. Kızın babası normal hayatını yaşayıp giden bir dallama. Belaya bulaşmaları imkansız." Yıllar tanıdığım bu adamın mimikleri bir anlık aksini söyledi yüzüme. Sonradan yaptığı hatayı anlamış gibi yine ifadesiz maskelerinden birini takındı yüzüne.

"Sen bana söyle baba, bu adamla ne ilgin var ya da düzelteyim, bu aileyle ne ilgin var." Bu sefer yerinden ayaklanıp belindeki silahı masaya koydu. "Ne zamandır beni sorgulama yetkisine sahip oldun Gece. Sen kim olduğunu sanıyorsun evlat?" Babalığı sorgulamak ne haddimize haşa.

"Benden yıllardır böyle boş bir şey istemedin çünkü. Genelde sorgulamam, emre itaat ederim ama günün birinde çıkıyorsun ve bir kızın peşine takıyorsun beni. Her ne yaptıklarını, ne zaman yaptıklarını bilgisine bilgisine not alıp duruyorum. Bu kıza aşık falan mısın?" Bu sefer beklemediğim bir şey yapıp masadaki silahı aldı. Hiç düşünmeden silahı omzuma doğru doğrultup tetikiği çekmişti. Gözlerim yüksek mermi sesiyle bir saniye kapansada vücudumda acıya dair bir sızı yoktu. Omzumun birkaç santim yanına sıkmıştı kurşununu.

"Daha önce nasıl itaat ettiysen şimdide öyle itaat edeceksin. Silahı kimin aldığı bulmadan gözüme gözükme. Şimdi yıkıl karşımdan!" Oturduğum koltuktan hızlıca ayaklandıktan sonra çıkmıştım odadan. Gözlerim evdeki tablolara takılırken aklımda dönen büyük çaplı sorular vardı. 

Merdivenlerden ağır adımlarla çıkıp odama ulaştığımda direkt olarak bilgisayarımı açıp çok uzun zaman önce yapmam gereken araştırmalara başladım. Arama motoruna adamımızın adını girdikten sonra arka cebimdeki not defteri çıkardım.

Direkt çıkan Cenk Büyükdoğan adında bir adam vardı. Boyu, kilosu, eşi falan. Herkesin normal bir şekilde öğrenebileceği bilgilerdi işte. Ancak adamın öz ailesine dair bilgileri yazmıyordu. Birkaç dakika daha adamın şirketlerine baktığım sırada telefonum çalmıştı. Ekranda çıkan 'Engin.' yazısıyla hemen açtım telefonu.

"Buldum patron istediğin bilgileri."  Heyecanla konuşmasıyla beraber hemen arkasından hızlı hızlı soluklanmalarını dinledim birkaç kere. "Anlat bakalım ne buldun." Birkaç sayfa karıştırma sesi geldi ardından.

"Patron, Cenk Büyükdoğan'nın annesi, babası, kardeşi, torunu tombalağı falan bulamadık bunları geldiğini, kimlerden olduğunu falan. Adam 35 yıl evvel geliyor İzmir'e. Geliş o geliş, sonrasında yüklü bir miktarda parayla şirket kurma işlerine giriyor. Önceki hayatında, yani İzmir'e gelmeden önce o parayı nasıl kazandı, ne bok yedi, ailesi falan var mıydı oralar boşluk gibi." Uzunca konuşmasıyla bende masamda değerli bir bilgi için kalem kağıdı hazırlamıştım ama hiçbir sik çıkmamıştı.

Tek bir tarih vardı, 1988 yılında İzmir'e geliyor. 18 yaşında gencecik adamken yani. Bu adam nasıl buldu lan bu kadar parayı küçücük yaşta. "Parayı nasıl bulduğuna dair bilgi falan var mı oğlum? Ayrıca ne demek bulamadım, ben sizi niye çalıştırıyorum lan o zaman." Hafif sinirli tonumla anlattım derdimi Engin'e. Hayır, Engin zaten yeni yetme çocuk değildi. Adama güvenmesek bu kadar kafaya taktığım konuyu söylemem.

"Patron, bu adam çok profesyenolce saklamış bilgilerini. Parayı kötü yoldan kazanma ihtimali çok muhtemel. Ayrıca zaten öğrenebildiğimiz bilgide Adana'da doğması ve İzmir'e gitme tarihi. Kötü bir geçmişi olmasa saklama gereği duymaz." Birde Adana'da doğmuş. Notun yanına iliştirdim bunu da.

"Cenk'i çok bulamadık patron ama kızı pek tekin bir tip değil." Bu sefer ben telefona dikkat kesilirken Engin anlatmaya devam etti. "Babası bayağı üstünü kapamaya çalışmış falan ama medyadan kaçan bize tutulur patron biliyorsun." Kendini övmesinden sonra küçük bir kahkaha patlatmasıyla öksürdüm 'dikkatini buraya ver' gibisinden.

"Pardon patron, işte kızı baya olaylı bir tip. İlk gördüğümde bende inanamadım, kız melek gibi çünkü. Bayağı bar kavgalarına karışmış, haneye tecavüz, uyuşturucu. Babasının iyi kızı değil anlaşılan." Duyduklarımla şaşırmamı gizleyemeden yerimde doğruldum. Kız harbiden melek gibi bir şeydi, şeytan çıktı vay be.

"Uyuşturucuya ilgisi varsa gece pazarına gelmiştir elbet. Araştırın çabucak." Neden böyle sikimsonik bir olaya takıldım bilmiyorum ama burnuma çok fena kötü kokular geliyor. Telefonu kapatıp odamda ki içki dolabından bir tane viski kaptıktan sonra bardağa yavaş yavaş akmasını izledim sıvının. 

Adana'da doğmuş, yüklü bir miktarda İzmir'e gelmiş ve bu paralarla şirket kurmuş. Sonrasında her zengin ve başarılı adamdan beklendiği gibi mutlu bir aile tablosu. Başarılar üstüne başarılar, paralar üstüne paralar tabii. Camiada çok duyduğum Büyükdoğan soyadı, kötülük ve lekeyle anılmamış aksine 'Camianın En Temiz Adamı' lakabıyla süslenmişti.

Viski dolu bardaktan küçük küçük yudumlar alırken bu işin beni meraklandırmasına izin vermiştim.

Saklı Geçmiş |  gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin