Bölüm 2 - İzmir

7 2 0
                                    

Bu olaylardan, daha doğrusu cinayet gününün üzerinden sadece 2 gün geçmişti. 2 günde hayvan gibi bilgiler edindim demeyi gerçekten çok isterdim ama elimizde gerçekten 0'a yakın bilgi var desem yeridir.

Büyükdoğan'ların ne işler karıştırdığına dair kendi başıma bilgi edinemiyordum. Babalığı söylersem bir de kafama kurşun yeme ihtimali çoğunluktaydı. Ya kendi başıma öğrenmeliydim ya da onlar gibi üstünü kapatıp bu olayı unutmalıydım.

Tabii rahat batıyor bana, ben durur muyum? Bu yüzden, İzmir'in takıldığı mekanlardan birindeydik şuan. Engin, sarp ve ben olarak üç silahşör gibi geziyorduk ortalıkta.

"Patron, harbiden gerekli miydi bu giysiler yaw." Engin saçma sapan beni darlayınca düşüncelerime de ara vermek zorunda kaldım. Harbi haklıydı adamda neyse. 

"Gerekli Engin, gerekli. Gençlerin takıldığı mekanlar oğlum burası. Simsiyah takımla, belindeki silahla alırlar mı oğlum seni buraya." Sarp'ta arada kıs kıs gülüyordu. İkimizde en 'pezevenk' gibi görünen kıyafetleri Engin'e paslamıştık, haliyle keyfimiz keyifti.  Engin'in üstünde parlak gümüş, kısa kollu bir gömlek, yüzükler, küpe ve yırtık pantolon, altına da converce. 

"Engin, ne şikayetleniyorsun kardeşim. Bak ne güzel oldun Allah Allah." Sarp gerzek gerzek gülünce Engin, sert bir yumruk atmıştı omzuna. Onlar orada eğlenirken İzmir'ciğimiz mekana giriş yapmıştı bile.

2 aydır görmeye alıştığım hali yoktu gözlerimin önünde. Mini, bebek pembesi bir elbise, altına ise şık, beyaz bir topuklu ayakkabı. Dekolte detaylarını söylememek, şuan sizlere işlediğim büyük bir ihanet olurdu bence. 

Sırtında kalçasına kadar inen bir dekolte vardı. Göğüslerini saran kumaş parçası ile gerçekten çok az diyebilirim. Birde sağ bacağındaki derin yırtmacı da unutmayalım. Engin'lere baktığımda ağızlarını akıta akıta İzmir ve yanındaki kadınları süzdüğü gördüm. "Kız harbiden afetmiş be abi." Sarp hipnoz olmuş gibi bakarken sinirlerimin gerildiğini hissettim. 

"Dikkatinizi verin, sikmeyeyim belanızı oğlum. İkisi de toparlanıp dikkatle her hareketlerini izlemeye başlamıştı. İzmir için bugünün çok önemli olduğu aşikardı, iddialı bir kıyafetin başka açıklaması olabilir miydi ki?

"Engin, bu kıyafetlerle süzme kızı anasını satayım. Kusura bakma kardeşim ama erkeklere daha çok hitap ediyorsun şuan." Engin, bu sefer tekrardan yumruk atacağı sırada onları durdurup susmalarını sağladım.

İzmir geldiğinden beri bir tane hıyara yapışık gibi dolaşıyordu. Bu kimdi lan? "Siyah ceketli, İzmir'in yanındaki dallama. Kim bu adam?" Ortaya karışık sorduğum soruyla ikisinin de gözleri parıldadı o an. "Patron, kızın sevgilisi o. Çağatay Aksoy." Tanıdık geldi isim niyeyse.

"Tanıyor muyuz bu hıyarı biz?" Sarp, telefonundan bir resim açıp bana uzattı. Gece pazarındaki bir kutlamada büyükbaşlardan biriyle sarıldıkları bir fotoğraf. Bu hıyarın babası önemli biriymiş demek. 

Katil bu herif olabilir miydi? Gece pazarıyla bağlantıları var, el altından ruhsatsız silah bulmak çocuk oyuncağı. Hele zengin bir iş adamının şımarık piçiysen. Neden katile hemen erkek yargısını vuruyorsam, kadında olabilirdi. Elleri eldivenliydi el şeklini bile göremiyordunuz yani.

"Katilin bu olabileceğinden mi şüpheleniyorsun patron?" Aklımdaki düşünceleri okumuş gibi olan Sarp'a 'evet' anlamında başımı salladım. "Bu şımarık veledin götü yemez bu kadar işe patron. Olsa olsa silahı tezgahlayan kişidir."

Katili gram sikimde bile değildi. Ölen adam özellikle takılmıştı aklıma. Babalığın bu konuda sessiz kalıp beni meraklandırmasıyda cabasıydı işin. Bir olta atıyordu atmasına ama hangi balığı ağına çektiğini söylemiyordu yaşlı kurt.

Saklı Geçmiş |  gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin