"Sen... Sen şaka mı yapıyorsun?" O omuzlarını umursamazca hareket ettirirken hiddetle inip kalkan göğüsüm ne kadar sinirlendiğimi ortaya koyuyordu.
Şu an gözlerim, elinde makasla tüm deri giyeceklerimi zevkle kesen insan görünümlü ayakta tehlikeye sinirle bakıyordu. Yüzünde gezinen mutluluk o kadar barizdi ki kilometrelerce öteden bile belli olacak türdendi. Sinir hücrelerim vücudumu titremeye iterken ellerimle yüzümü kapattım ve derin bir nefes alıp ellerimi indirdim. Tam o an histerik bi'kahkaha çıktı dudaklarımdan.
"Ne o? Çok mu hoşuna gitti?" Başını giysilerime -paramparça olmuş giysilerime- çevirirken siyah saçları hareketlendi. Dudakları yana kıvrıldı ve elindeki deri pantolonuma makasla rastgele darbeler atmaya devam etti. Dili dudaklarını bir kez turladı ve konuşmasına devam etti.
"Bu kadar mutlu olacağını bilsem daha önceden yapardım." Çok bile dayandığımı farkedince hızla ona doğru adımladım ardından sinirle elindeki makası çektim. Ona zarar vermişim gibi birden elinin üzerine kapandı ve inlemeye başladı. Sağ elini iki dizinin arasına yerleştirip başını yukarı kaldırdı ve gözlerini kapatıp sertçe yutkundu. Elini kesmiş olabileceğim aklıma geldi ve bi an panikledim. Ona doğru iki diz eğildim ve dizlerinin arasına sıkıştırmış olduğu elini çıkarmayı denedim.
"Kesildi mi? Derin mi bakmama izin ver?" Hâlâ inlemeye devam ederken bende elini çıkarmayı deniyordum. Sonunda ani bir hareketle bileğimden tutup hızla çekerken bi elini belimin arkasına yerleştirip sırt üstü düşmemi sağladı. Üzerimde hissettiğim ağırlıkla refleks olarak kapanmış gözlerimi araladım.
Onunla ev arkadaşı olmak istememin nedenini gözden geçirirken mecbur kaldığımı hatırlayıp sustum. Polis lojmanları iki kişilik olarak ayrılmıştı ve piyangoya o düşmüştü. Her ne kadar yerimi değiştirmek isteyip başkomisere başvursam da Yoongi bir yolunu
bulup işlerime taş koymuştu. Düşüncelerim üzerimdeki ağırlığın konuşmasıyla son buldu."Altımda bu kadar seksi görünüyorsan seni üstümde düşünemiyorum..." Kısılan avcı gözlerim irislerine baktıkça daha fazla arzuyla dolup taşıyor gibi görünüyordu.
"Kalk üstümden Yoongi!" Adını söylediğim yerde mideme ağırlığını verip ismini inliyormuşum gibi söyletti. Bunun üzerine dudakları zevkle yana kıvrıldı ve kulağıma doğru eğilirken,
"Bir daha söyle bebeğim!" diye fısıldadı. Nefesi tüm tüylerimi hazırola geçirmişti. Dudakları hafifçe kulak mememe çarpınca bacağımı alt baldırıma baskı yapan ayağına doladım ve aynı anda bileklerimi tutan kollarını çevirerek az önceki pozisyonumu almasını sağladım. Ellerini başının üzerinde tutarken yüzüm yüzüne yakın duruyordu. Boş anını yakaladığım için onu alt etmem kolay olmuştu.
"Üstümde olmaya bu kadar hevesli miydin Park?" Yüzünde oluşan zevkli sırıtış büyümesi mümkünmüş gibi daha da büyürken,
"Bu kadarı yeter Min! Beni zorluyorsun!" dedim sinirle.
"Sende mi beni istiyorsun? Ahiss! Tutma kendini Park, ben erekte oldum bile!" Kelimeler dudaklarından dökülürken altımda hareket eden bir şey ile dikkatim dağıldı sonrasında ne olduğunu anlayınca apar topar üzerinden attım kendimi.
"İğrençsin!" Bi fısıltı gibi çıkmıştı dudaklarımdan. Yerden kalkıp siyah gömleğimi düzelttim ve pantolonumu silkeledim. Parmaklarımı karışmış saçlarıma atarken derin sesi yeniden kulaklarıma doldu.
"Bu adil değil?" Sabrımın tükleneceğini haber veren nefes ciğerlerimden firar ederken dudaklarımı ıslattım.
"Hâlâ aynı şeyi yapıyorsun!" Öfkeyle,
"Ne? NE VAR MİN?!" diye bağırdım. Yerden kalkıp önüme gelinceye kadar yürüdü. Gözleri yüzümün her tarafında gezerken kendimi rahatsız hissettim. Sol kaşım sorgularcasına havalandı ve ayağım yerde ritim tuttu.
"Bu kadar mükemmel görünmen. Sen o deri pantolonları giyerken sana bakıp iç geçirenleri öldürmemek için daha kolay bir yol seçtim. Deri olan herşeyden kurtuldum." Baş parmağını kaldırıp göğüsüme baskı yaptı ve devam etti.
"Adil olmayan ne biliyor musun Park?"
Merakla sorduğu sorunun cevabını bekliyordum fakat meraklı olduğumu belli etmemek için hiç renk vermemiştim. Son anda aralanan dudaklarımı kapatıp onun konuşmasını beklemeyi seçtim. Gözbebekleri büyümüştü ve rengi kararmıştı. Üst üste bir kaç kez yutkunduktan sonra bana biraz daha yaklaştı. Aşağı yukarı hareket eden adem elması yine dikkatimi o tarafa yönlendirdi ardından arzu dolu sesi beynimde yankılandı.
"Sen karşımda bu kadar harika görünürken sana sahip olamamak... Adil değil anladın mı?"
Sana sahip olamamak, sana sahip olamamak, sana sahip olamamak...
Kırpmadığım gözlerim yanıyordu ve ona cevap vermek de akıllıca bir yol değildi. Bu nedenle yanından geçip sandalyeye bıraktığım ceketi aldım ve dış kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan hâlâ baktığına emindim ama ona dönmedim. Ayakkabılıktan big king siyah botlarımı alıp ayağıma geçirdim ve köşeye bıraktığım copumu alıp dışarı çıktım. Kapıyı kapatırken
"Kaç, Park. Ne kadar kaçarsan kaç yerin, benim kollarım!" duyduğum son cümle olmuştu.
***
Yansıtamadığım şeyler var.
Düzelteceğim!Desteğiniz için teşekkür ederim!
Sizi seviyorum 💕
Görüşürüz yavrucaklarım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS JEALOUS / Yoonmin✔
Fanfiction"Tamam! Bu son şansın Yoongi, cevap ver onu neden öldürdün!?" Kaskatı kesilmiş yüzümün aksine onun yüz hatları oldukça rahattı. Sinirlenmiş halim onun hoşuna gidiyor gibi sırıttı ardından hâlâ bardağın altında olan elini çekip dudağının kenarında b...