"Hyunjin benim yüzümden mi oldu?"
"Hayır bebeğim. Neden senin yüzünden olsun ki?"
Gözlerini hemen büyüğüne çevirmiş yaşların pınarlarından akmasına az kala konuşmaya başlamıştı.
"Ona daha doğmadan kötü baktım. Ve o şimdi öldü. Benim yüzümden.."
"Hayır bebeğim senin yüzünden değil. Sadece vücudun biraz yaramaz. Bebeğimiz dogmasa bile ona çok güzel baktın. Bazen böyle sorunlar olabilir. Ama kendini asla bırakma. Ömrümün sonuna kadar sana destek olacağım. Gerekirse evlatlık alırız hm?"
Kollarını büyüğüne sarmış kafasını da boynuna gömmüştü minik olan.
"Olur.."
"Hadi şimdi uyumaya gidelim."
Küçüğünü kucağına almış rahatsız etmeden odasına kadar taşımıştı. Yatağa yatırıp yanağına minik bir öpücük kondurdu henüz tam olarak uykuya dalmamis olan küçüğünün.
"İyi geceler sevgilim.."
"İyi geceler Hyunjin..."
Odadan ayrılıp mutfak tezgahındaki sigarasını almış balkona gidip rahat koltuğa oturmuştu. Dudaklarında koyduğu zehire ateş yakmıştı. Zararlı olduğunu biliyordu ama bir kere başladı mı bırakamıyordu.
Eline aldığı telefonun kilidini açtı. Bir grupları vardı. Chan, Changbin, Minho ve Hyunjin'in olduğu bir gruptu. Çok yazmazlardı o guruba. Yalnızca onemli bir durum veya yardıma ihtiyaçları olduğunda buradan konuşurlardı.
4'lü Olsun Güçlü Olsun!
Minho
Chan sende su 2. Bölümün dosyaları var mı?
Benim çok az gerizekalı sevgilim asistanım kaybetmişde 🥰(inşallah görmez aşkım benim)
Changbin
Bende var atim mi
Minho
Olur at haşmetlim
Hyunjin
Size haberlerim var
Ama hemen söylemeyin çocuklara
Chan
Anlat çabuk
•
Changbin
Ne yani şimdi bebek yok mu?
Hyunjin
Evet kistle birlikte aldılar..
Chan
Kardeşim gelelim mı yanına?
Hem çocukları da getiririz
Onlarda görmüş olur ikinizede moral olur.
Minho
Hyunjine kalırsa gidemeyiz
Kalkın ahali
Gidiyoruz
•
"Bebeğim kalk. Arkadaşların geldi."
Gözlerini hafifçe aralamış Hyunjin'e bakmıştı.
"Kötü bir kabus gördüm. Bebeğimiz ölüyordu.." durdu ve biraz düşündü Felix. Sonra yüzünü astı tekrardan."Doğru o öldü değil mi?"
"Daha fazla düşünme bebeğim. Hadi gel kucağıma aşağı inelim."
Yavaşça sanki proselen bir bebekmis gibi tuttu belinden. İncitmemeye özen gösteriyordu.
Aşağı indiklerinde hemen ayaklanmislardi.
"Felix.. Biz duyduk ve.. üzgünüm.."
Jeongin konuştuktan sonra yanında oturan Changbin'e sarılmıştı. Gerçekten üzülmüştü. İstemsizce göz yaşları akıyordu pınarlarından.
"Hyunjin beni koltuğa bırakabilir misin?"
Büyük olan onu onaylamış büyük koltuğa bırakmıştı küçük bedeni.
"Jeong yanıma gel.."
Changbin'den ayrılarak Felix'in yanına oturmuş kafasını omzuna yaslamıştı.
"Seung, Ji. Hadi sizde."
Jisung Felix'i kucağına çekmiş Seungmin ve Jeongin in de yandan sarılmasını işaret etmişti.
"Sorun değil. Hem evlatlık da alabiliriz öyle değil mi?"
"Hmhm."
"Onlar kalsın burda gelin bahçede oturalım biz."
4 arkadaş balkona geçmiş küçükleri içeride yalnız bırakmışlardı.
"Ne yapmayı planlıyorsunuz?"
"Evlatlık alacağız. Çok istiyordu çocuğu olmasını."
İç çekti Chan. Kardeşi olarak gördüğü iki kişinin bebeklerini kaybetmesi onu derinden etkilemişti.
"Peki ya Felix tekrar hamile kalamaz mı?"
"İsteyeceğini sanmıyorum. Oldukça korkuyor."
Ölüm sessizliği vardı. Sadece 4 aylık olan bebeğe çok alışmışlardi daha doğmamasına rağmen.
İçerden sevgilisinin gülüş seslerinin gelmesiyle gülümsedi Hyunjin. Onu gülerken görmeyi seviyordu. O güldüğünde önceden olan ölüm sessizliği yerini sadece huzura bırakıyordu.
"Onun sürekli böyle olmasını isterdim.."
"Bence hepimize gereken bir tatil. Zaten uygulama çıkış yaptı. Şuanda da var olan projelerimiz hala kesin değil. 1 haftalık tatil hepimizin hakkı."
Minho haklıydı. 1,5 ay aralıksız çıkış yapacak uygulamayı uygun hale getirmeye çalışıyorlardı. Zordu. Yorulmuş ve gözlerinin altında morluklar oluşmuştu.
"Haklısın. Bence Türkiye'ye gitmeliyiz."
"Ah bence de. Baklavası çokkkk güzel."
Chan'ın dediği ile hepsi gülmüştü. Sonunda gülüyorlardı. Huzura erişmişlerdi.
•
"Hyunjin çok heyecanlıyımmm!"
"Şahsen bende heyecanlıyım. İlk kez Türkiye'ye gideceğim."
İkiside gülduler. Felix esyalarını toplayıp bavulunu kapattıktan sonra ellerini sevdiğinin boynuna doladı. Kokusunu çekti içine derince, bir daha koklayamayacakmışcasına.(çok uzn oldu kleime)
Büyük olan da sardı miniğinin bellerine onunkine nazaran büyük olan ellerini. Öptü, kokladı saçlarını. Bir daha öpemeyecekmişcesine.(buda uzun oldu)
Ne olduğunu, şuanda yaşanan durumun sebebini ikiside biliyordu. İkili birbirini kaybetmekten korkuyordu.
Felix kaybettiği bebeği ve annesi gibi kaybetmek istemiyordu onu. Kötü zamanında ona yol gösteren kişiyi bir daha görememek üzere terk etmek istemiyordu.
Hyunjin kaybettiği kız kardeşi Yeji gibi kaybetmek istemiyordu sevgilisini. Etrafa neşe saçan gülücüklerini, birdaha görmemek uğruna terk etmek istemiyordu.
İkiside ağladığını fark etti ve dayanamayıp güldüler. Sinirden, üzüntüden veya mutluluktan değildi bu gülücükler.
Korkuydu. Kaybetme korkusuydu. En saf en temiz ve en güzel duyguydu sevdiği birini kaybetme korkusu.
Bu duyguyu hissedenler anlardı yalnızca ikiliyi. Canınızdan çok sevdiğiniz bir insanın bir anda gidip bırakacağını düşünmek sonunda değer verdiğiniz birisinin olduğu anlamak, hissetmek yada bu önemsenme duygularını hissetmek güzel bir duyguydu.
Sevgisiz olduğunuzu düşünüyorlarsa kanıtlamanız için büyük bir hediye veya kozdur kaybetme korkusu.
Anlayacağınız ikili birbirine kalplerinden dikenli zincirlerle bağlıydı. Birisi ayrılmaya çalışırsa ikisininde kalbinde derin yaralar bırakırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Girl| Hyunlix | Daddykink
Fanfiction"Huh? Merhaba tatlı kız. Evini mı kaybettin? İstersen bulmana yardım edebilirim." Lee Felix, lise son sınıftır. Babası annesini öldürdükten sonra onu da öldürmek ister ama ünlü bir iş adamı olan Hwang Hyunjin onu büyük bir para karşılığında sa...