12. bölüm

39 12 1
                                    

Beş ay önce hayatım tamamen değişmişti. Önce babam olacak o adam bizi terk etmişti. Sonrasında annemle yeni bir hayata başlamıştık. 

Ve üç ay önce de Suna bana yazmıştı. Neredeyse her gün onunla konuşuyorduk. Başlarda sadece benimle dalga geçiyor sanmıştım ama öyle değilmiş.Sevgisini hissettirmeyi bilen kadınlardan. Her konuşma bitiminde beni sevdiğini söyleyip duruyor. Yalan yok onunla konuşurken kendimi değerli hissediyorum.

Düşüncelerim de boğulurken aşağıdan gelen çığlık sesi ile odamdan koşarak çıkıp salona gittim.

Salona girdiğimde karşımda o adamı görmeyi beklemiyordum.

Caner Ersoy... Namı diğer babam olacak adam.

Birden annemin üzerine doğru ilerlediğinde o daha ne olduğunu anlamadan onu duvara yaşamıştım. Kolumu boynuna hareket edemeyeceği şekilde koyduğumda anlamsız gözlerle bana bakıyordu.

"Ne işin var burda?" Sert çıkmamasına engel olmadığım sesim ile yutkunmuştu.

"Sadece sizi özledim oğlum. Eşimin ve oğlumun yanına gelmek istedim." Sesini bile özlememiş olduğumu bir kere daha fark etmiştim.

"Hatırlatırım beş ay öncesine kadar bir eşin vardı ve bir oğlunda hiçbir zaman olmamıştı Caner."

"Babana ismiyle hitap etmeye nasıl cüret edersin."

Cümlesi bittiğinde daha ne olduğunu anlamadan kendimi yerde bulmuştum. Bir anda suratıma çarpan sert yumruk ile annem çığlık atmıştı.

Ağzımın içinde metalik bir tat hissettiğimde dudağımın patladığını anlamıştım.

Çok geçmeden yüzüme ve vücudumun farklı yerlerine gelen tekme ve yumruk ve tekmeler ile bilincimin kapandığını hissediyordum.

Son hatırladığım şey annemin 'dayan Ayaz'ım' sözüydü...

*Üçüncü kişi gözünden*

Caner'in  attığı yumruk ve tekmeler Ayaz'ın bilincini kaybetmesine neden olmuştu.

Caner kendi öz oğluna zarar verdiği için pişman değildi aksine rahatlamıştı. Bu sayede eski eşine on dokuz yıl önce yaptığı şeyi tekrar yapabilecekti.

Ayaz'a son birkaç tekme atıp ayağa kalktı. Ceketinin cebinden çıkardığı bıçağı önce Ayaz'ın alt kısmına daha sonra da karnına ve omzuna saplamıştı.

Artık kendisine engel olmayacağından emin olan Caner elindeki bıçağı yere atacağı sırada içeri giren polisler ile donup kalmıştı.

Melek polisleri çağırmıştı.

Kaçacak yeri olmayan Caner elbet kurtulurum düşüncesi ile polislerle gitmeyi zor da olsa kabul etmişti.

Melek yerde yatan oğlunun kanlar içerisinde ki bedenine baktı. Polisleri çağırırken ambulans çağırmayı da ihmal etmemişti.

~~~•~~~

Dört saat... Ayaz ameliyata alınanlı dört saat olmuştu.

Ayaz'ın ameliyatının bitmesini tek bekleyen Melek değildi. Can ve Can'ın annesi de bekliyorlardı Ayaz'ı.

Suna ise saatlerdir ulaşamadığı sevdiceğinden tek bir mesaj bekliyordu.

Ameliyathaneden bir doktor çıktığında ameliyatın bittiğini ama Ayaz'ın hayati tehlikesinin bulunduğunu bu nedenle de yoğun bakıma alınacağını söylemişti.

Şimdi geriye sadece beklemek kalmıştı.

İnanıyordu hepsi. Ayaz uyanacaktı. Bırakmazdı Ayaz sevdiklerini.

Melek yoğun bakımın önünde oğlunu izlerken beline sarılan kollar ile huzur dolmuştu. O gelmişti. Söz verdiği gibi.

X

Öncelikle selamün aleyküm

Caner Ersoy sonunda geldi. Sadece bu bölümde olmayacağını bilmenizi isterim. Bi' süre başımıza bela olacak.

Keyifler nasıl?

Hayat nasıl gidiyor?

Ayaz hakkındaki düşünceleriniz neler?

Melek hakkındaki düşünceleriniz neler?

Can hakkındaki düşünceleriniz neler?

Caner hakkındaki düşünceleriniz neler?
Cevabı az çok biliyorum ama gene de sordum.

Kitap hakkındakk düşünceleriniz neler?

Kitabın gidişatı sizce nasıl?

Kitapta görmek istediğiniz sahneleri bu paragrafa alayım.

Kendinize dikkat edin.

Turşuyla kalın

-turşunuz

TURŞU/TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin