3.Bölüm-Otobüsçü Amca

345 32 6
                                    

Salı Günü: 


Taylor Swift:



Geçen gün otobüse zar zor yetiştiğim için bugün daha temkinli davranıp erken kalktım.İlk baştan çantamı hazırladım ve kitabımı koydum.Kitabımı koyduğumdan emin olmak için 5-10 kez kontrol ettim.Sonra da telefonumun şarjının %100 olmasına itinayla dikkat ettim. Bu sefer önce makyajımı yaptım. Ve kot şortumu giyindim. Üstüne de yeşil askılı bir tişört alıp evden çıktım.Ama bu sefer koşmadım yürüdüm. Otobüs durağında 5-10 dakika bekledikten sonra otobüs görüş açıma girdi. Yine o kavşaktan dönerken kalbim daha hızlı atmaya başladı.Sonunda önüm de durdu.Merdivenlerini teker teker çıktıktan sonra kartımı çıkartıp 'dıt dıt' sesini duymayı umuyordum ama bu sefer umduğum gibi olmadı. Kartım da ki paralar bitmiş.Kahretsin!Ben ne bok yiyeceğim şimdi.Arkadan bir el kartını makineye götürdü. Arkamı döndüğümde o kişinin Harry olduğunu gördüm. Neden böyle bir iyilik yapsın ki.Yüzüne bakmaya devam edince. Otobüsçü amca ikimizi de yerin dibine sokan bir şey yaptı. En azından ben öyle düşündüm. ''Ayakta flörtleşçeğinize gidin bunu oturup yapın.'' dedi.Sinir adama bak.Ben seni kaç günden beri otobüsçü amcam canım benim falan diyordum. Şimdi gözümde hiç bir değerin kalmadı.Kel kafa.Hem sana ne belki biz ayakta flörtleşmeyi seviyoruz. Tanrım! Ben ne diyorum böyle. Harry benden önce davranıp konuşmaya başladı:''Biz flörtleşmiyoruz. Zaten sadece dün birazcık konuştuk.Yani daha birbirimizi bile tanımıyoruz.'' Kel kafa çok bilmişlik ifadesiyle '' İlk başta zaten öyledir.Biz çıkmıyoruz sadece arkadaşızdır.'' Kel kafaya bak sen. Sen otobüs şoförüsün niye bizim ayakta birbirimize bakmamıza karışıyosun. Sana ne yani. ( sana ne benim boyumdan sana ne ajhskjdhas.) Sinirle. ''Biz sadece arkadaşız diyoruz. Anlamıyor musun?'' dedim. TANRIM! Niye sesli söyledim ki tüm otobüsün odak noktası şimdi biz olduk. Orada o kadar çok utandım ki yüzüm pancardan bile daha çok kızardı. Harry:''Sorun yok. Önünüze dönebilirsiniz.''dedi ve benim pancarım hafifte de olsa domatese döndü.Niye beni korumaya çalışıyor ki. Tanrım ne beni bizi korumaya çalışıyor. Ne bizi ya kendini korumaya çalışıyor. Tabi ki kendisini korumaya çalışıyor benle ne ilgisi olsun bu kıvırcığın benimle. Onun gözünde biz sadece arkadaşız. Tanrım! Niye kıskanmaya başladım ki ben şimdi. Malım ben ya malım. Hatta malların kraliçesiyim bir tacım eksik. Bunları düşünürken pis kel kafa:'' Çocuk sana bastı artık otur bir yere'' dedi. Gelip bir de benim için kartından para mı harcadı daha dün tanıdığım Styles???  İnsanlık görevini yaptı sonuçta benim yerimde hangi kız olsa yapardı. Çünkü o bir kız avcısı... Tanrım kesinlikle kendimden utanmam gerekiyor. Neler saçmalıyorum böyle. Kesin regla giricem. KESİN. Daha fazla ayakta kalmamak için gözümü etrafta gezdirdim ve her yer doluydu. Harry'e bakınca oda ayakta duruyordu. Kibarlık olsun diye teşekkür etmek aklıma geldi. Ve onun yanına gidip bir yere tutundum. Ve ağzımdan ''Teşekkür ederim Harry. Aslında buna gerek yoktu ama hiç değilse parayı ödememe izin ver.''dedim. Bunu duyunca kaşları birazcık çatıldı''Bir iki kuruş için para vermene gerek yok. Sadece arkadaşlık vazifemi yerine getirdim.''dedi. Tanrım. Parasını ödemeye çalıştığım için bana kızmıştı. Para için yapmadığını tabi ki biliyordum ama buda benim insanlık vazifemdi sormam lazımdı yani.Sonra ayıp olurdu. Kesinlikle annem gibi konuşmaya başladım.''Ben seni ne kırmak ne de kızdırmak istemiştim.''dedim. O da bana bir kez daha yeşillerinin en derinini gösterdi. O yeşiller için ölebilirim. Gözlerimin içine bakarak : ''Sana ne kızdım ne de kırıldım.'' dedi. Tatlı şey. Ne güzelde konuşuyor öyle. Ama yeşillerine bakmaktan kelimeleri bile ayırt edemiyordum. Otobüs durdu. Yanımızdaki çift indi. Ben de bu sefer onun cam kenarına oturmasına izin vermeyerek hemen köşeye oturdum. Arkamdan kıkırdağını anladım. Neye gülüyordu acaba. Ona döndüm gerçekten çok güzel gülüyordu. Gülünce gözünün içi parıldıyordu. Bana bakınca ben de ona gülümsedim. Bunu görünce dudağı daha da kıvrıldı. O öpülesi dudaklar bana gülümsüyordu. Kendimi birden dünyanın en şanslı kadınıymış gibi hissettim. Bana bir de yola baktı. ''Üzgünüm. İnmem lazım. Sonra görüşürüz.'' dedi. Ben de ona :''Görüşürüz''dedim. Ve yine gülümsedi. Tanrım! Bir gün içerisinde bu kadar gülümseme gerçekten fazla şimdi bir yerlere yığılacam. Bana tekrar baktı ve kapı açıldı. Elini sallayarak otobüsten aşağı indi. Bana elini salladı. BANA. Bunu anlamam 2-3 dakika sürse de sonundan anladım. Ama hala şokundan çıkamadım. Sanırım çıkamıcam da. Durağa gelince indim. Bugünkü olayları aklımdan geçirerek: Seni Seviyorum STYLES. Seni sevmiyorum Kel Kafa diyerek kıkırdamaya başladım.


Harry Styles:


Yine aynı kavşak yine Taylor. Otobüsü bekliyor. Sarı saçları ve mavi gözleri yine harika bir bütün oluşturmuş. Her zaman ki gibi. Bu kız bir günde çirkin olmayı başaramıyor mu? Niye hep böyle kusursuz bir tavır sergilemek zorunda. Otobüs durdu. Ve yine aynı an otobüse bindi kartını makineye uzattı ama bu sefer 'dıt dıt' sesi çıkmamıştı. Kartında ki paralar bitmiş olmalı ve sanırım bunu fark etmemişti çünkü şaşırmıştı. Hemen kartımı çıkartıp makineye uzattım. Birisinin ona kartını bastığını fark edince arkasına döndü. Ve bana bakmaya başladı. O mavi gözleri şuan gözlerimin içine kenetlenmişti. Sanırım kıyamet kopana kadar onunla bu halde böyle kalabilirim. O mavi okyanuslarını her zaman izleyebilirim. Birden bir yerden ses. Kahretsin otobüsçü amca ne diyorsun sen. Saçmalama yani dediği cümle aynen şu:''Ayakta flörtleşçeğinize gidin bunu oturup yapın.''Şuna bak ya terbiyesiz. Sana ne bizden. Taylor konuşmaya başlamadan önce ben davrandım ve:''Biz flörtleşmiyoruz. Zaten sadece dün birazcık konuştuk.Yani daha birbirimizi bile tanımıyoruz.''dedim. İçimden birbirimizi tanısak ne fark edicek dedim ve bunu düşünmeye başladım.Düşüncemi bölen otobüsçünün yine bir şeyler demesiydi. Gerçekten ne kadar gereksiz bir adamsın sen. Oksijeni resmen boşuna harcıyorsun. İkimize de ters ters bakıp aynen şunu dedi:'' İlk başta zaten öyledir.Biz çıkmıyoruz sadece arkadaşızdır.''dedi. Valla mal bu adam arkadaşız diyoruz bizi sevgili çıkartmaya çalışıyor. Taylor gerçekten sinirli gözüküyordu. Ve sesini ayarlayamadan bir hışımla:''Biz sadece arkadaşız diyoruz. Anlamıyor musun?''dedi. Gerçekten çok sinirlendi. Neden sinirlendiğini anlıyamadım. Sanırım bir sevgilisi falan var diye düşündüm. Sonra herkesin bize baktığını fark ettim o da fark etmiş olcak ki suratı resmen pancara döndü. Bu haliyle gerçekten çok komikti. Ama böyle bir durumda gülersem benim sonum hiç iyi olmaz diye düşündüm ve çenemi kapadım. Sonra bize bakan insanlara:''Sorun yok. Önünüze dönebilirsiniz.''dedim.Yüzü birazda olsa kendine gelmişti. Sonra yeniden düşüncelere daldı. Çok düşünceli bir kız. Ayrıca seksi. Ayrıca harika. Kısaca MÜKEMMEL.Bu düşüncelerden sıyrılıp ortalar doğru ilerlemeye başladım.Bir yerde durunca ona baktım. Boş yer var mı diye etrafa bakıyordu. Ve ne yazık ki oturacak yer yoktu. Sonra yanıma doğru ilerlemeye başladı ve bana:''Teşekkür ederim Harry. Aslında buna gerek yoktu ama hiç değilse parayı ödememe izin ver.''dedi. Bunu duyunca kaşlarım istemsizce çatıldı ve biracık sinirle.''Bir iki kuruş için para vermene gerek yok. Sadece arkadaşlık vazifemi yerine getirdim.''dedim. Ona kızdığımı fark edince üzüldü. Tanrım üzülünce daha bir tatlı olduğunu birisi ona söylesin.''Ben seni ne kırmak ne de kızdırmak istemiştim.''dedi. Ah. Meleğim. Beni ne kırdın ne de kızdırdın hem ben sana hiç kızar mıyım diye içimden geçirdim. O mavi okyanuslarından gözümü ayırmayarak:''Sana ne kızdım ne de kırıldım.''dedim.Bunu duyunca biraz da olsa kendine geldi. Bir kaç dakika sonra otobüs durdu. Yanımızda oturan çift indi. Taylor cam kenarına oturcağımı sandığı için hemen cam kenarına kuruldu. Bu halini görünce istemsizce güldüm. Gerçekten bu kız bana istemsizce hareketler yaptırıyor. Güldüğümü anlayınca bana baktı. Kafamı ona çevirince oda bana gülümsedi. O gülümseme beni sanki birden kendime getirdi. Ne güzel gülüyorsun kız sen öyle.O öpülesi dudaklar şuan bana gülüyordu resmen. Ona baktım ve sonra yola baktım kahretsin inme vaktim gelmişti. Neden bu kadar kısa görüşmek zorundayım ki onla. Niye yani.''Üzgünüm. İnmem lazım. Sonra görüşürüz.''dedim. O da bana bakıp:''Görüşürüz''dedi. Çekilin Dünya'nın en güzel kızı bana görüşürüz dedi. Resmen bana dedi yani. Bana. Tanrım birden ergenleştim.Otobüs durunca merdivenlere doğru yöneldim. Otobüsten aşağı inerken ona el salladım. O da sadece bana baktı. O güzel okyanuslarıyla bana baktı.




Bölüm Sonu... Biliyorum yeni bölüm yayımlamam yine çok uzun sürdü. napıyım ama tatile Londraya gitmiştim. Ve orda yazamadım üzgünüm. Ama bundan sonra yazıcam. Hikaye de eksiğimi gören varsa bana lütfen mesaj atsın.Ya da yorum atın. Neyse sınırı aşınca yeni bölümü yayımlarım. sizi seviyırım.


Sınır

+5 oy ve +3 yorum

Otobüs ||H.S||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin