İrem'in Aşkı

9 2 5
                                    

Medyadan dikmek istiyordum. Etek ceket takımını yani.
Şuan ceketi diktim, düğmesi kaldı onu da anneme diktircem 🤭. Eteği de bu hafta kursa gittiğimde dikicem inşallah.

~

Perdenin ucundan baktım, kimse yoktu. Karşı pencerenin perdesi, hatta ışığı bile kapalıydı. Rahat bir nefes verip başörtümün düzgünlüğünden emin oldum ve pencereyi açtım.

Haziran ayında olduğumuz için akşam olmasına rağmen hava fazla serin değildi. Ay, burdan gördüğüm kadarıyla yuvarlaktı.

Telefonumu açıp Google Amca'dan Ay'ın hangi şekilde olduğuna bakarken bi aydınlanma oldu. Kafamı kaldırıp baktığımda karşı pencerenin ışığının açıldığını gördüm. Hemen telefonumu ceketimin cebine koydum ve pencerenin açılma sesi duyuldu.

Pencereyi kapatmak için elim pencere koluna gitti ve o an bi öksürme sesi geldi. Kafamı biraz kaldırıp sesin geldiği yere baktım. Sarı'ydı ve bana bişey söylemek istiyor gibiydi. Önüne bakarken konuştu.

"Gitmeyin lütfen size birşey söylemem gerekiyor."

" Lütfen filan diyo kız bu." iç sesime güldüm ama sonra karşımda -okuduğum kitapta dediği gibi- bir müzekker olduğunu hatırlayıp duruşumu düzelttim.

Gitmediğimi görüp konuşmasına devam etti.

"Sabah... Dalga geçmek gibi bir niyetim yoktu. Sadece... Neyse işte kusura bakmayın lütfen."

"Yine lütfen dedi bu, sebep? Bu kadar kibarlık normal mi?"
Bizim aile bu kadar kibar değildir ama onlarda normaldir belki.

"Asıl siz kusura bakmayın, korktuğum için fazla tepki verdim."

"Korkuttuğum için de tekrardan özür dilerim."

"Önemli değil."

Konuşma bitmişti ama gitmiyordu. Gitseydi pencerenin kapanma sesini duyardım. Bende gitmek için hareket etmiyordum.

"Sebep?" doğru ya ben neden gitmiyorum? Gideyim bari.

"Nezaket açısından, gitmeden önce bir şey demek gerekiyor mu?"
Bilmem bu kadar kibarlığa alışık değilim ben, yadırgadım şuan. Bi an gelen deli cesaretiyle konuştum.

"O zaman iyi geceler." kafamı biraz kaldırıp baktım, bana bakıyordu. Ona baktığımı farkedince hemen kafasını önüne eğdi. Sarıları yine yüzüne düştü. Onu incelememem gerektiğini düşünüp içeriye girdim. Girmeden önce sesi duyuldu.

"İyi geceler." bir şey daha demişti ama onu kısık sesle söylediği için duyamamıştım. Pencereyi kapatıp perdeyi çektim.

Erkeklerle elimden geldiğince konuşmazdım. Markette pazarda kısa kısa konuşmuşluğum vardı. Ama bu kadar çok konuşmazdım.

Bu yüzden kendimi kötü hissediyordum. Namahrem olan insanlarla konuşmak hoşuma gitmiyordu. İlerdeki eşime ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum.

İçim sıkıldı. O pencereye çıkmamam gerekiyordu. Aslında konuşmak için konuşmamıştım. Sadece onu dinleyip cevap vermiştim. Ama yine de huzursuzdum işte.

Annemgile yeni taşınanların kim olduğunu sormayı da unuttum zaten. Neyse.

Abdest alıp yatsı namazını kılmaya karar verdim. O pencereye bir daha çıkmayı düşünmüyorum.

Namazımı kıldım ve yatağıma sakince yattım. Uçarak yatardım normalde, ama şuan hem canım sıkkın hem de annemgil uyumuşlardır.

Yarın güzel bir gün olucak inşallah. Hiih ben Saliha'ya haber vermeyi unuttum. Hemen kalkıp telefonumu buldum ve Saliha'ya mesaj attım.

Komşuculuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin