Sıcak Şarap

kristal tanesi

Ben Nakahara Chuuya.

Bir sürü sıkıntıyla uğraştığım günde sonunda bir boşluk bulmuştum ve bu boşluktan faydalanıp sigara molasına çıkma kararı aldım.

Kar yağıyordu.

Soğuğu hiç sevmem, beyaz rengini hiç sevmem. Beyaz çok çabuk lekelenebilir, fakat siyah ne yaparsan yap lekelenmez.

Kolumdaki saate baktım ne kadar vaktim olduğunu kendime hatırlatmak için, ve derin bir iç çektim.

Cebimden paket ve çakmağımı çıkarıverdim, çakmak benim için çok özel birinin çakmağıydı. Ağzıma hemencecik bir sigara yerleştirdim ve şapkamı yüzüme eğdim, kar taneleri düşmesin diye.

Sigaramı içerken bir arama aldım.

"Tanrım, En azından 10 dakika rahat bırakın be beni!"

Diye söylenmeye başladım ve sigaramı acele ile içmeye, lakin önümde beliren adam bana zaman kavramını unutturdu.

Dediği hiç bir şeyi duymadım, tökezledim ve korktum. Geçmişte olan şeyleri hatırladım.

Benden uzun olan adamın suratına bakmaya devam ettim, ağzımdaki sigara düştü. Küçük çaplı bir panik atak geçirdim, başım sarsıldı, gözlerim bulanıklaştı.

Bir süre sonra kendime geldim.

Kendime geldiğimde bir bardaydım, onunla.

Bir kadeh şarap, o ve bir viski bardağı vardı. Loş bir ışık ve hoş bir müzik.
Ortamın beni derinden sasrstığına emindim.

Şapkam ıp ıslaktı ve tek düşündüğüm neden şimdi burada olduğuydu, ağzımdan çıkan veya onun dediği hiç bir şeyi anlamıyorum ve duymuyorum.

Ağzımdan birden bire birkaç kelime döküldü.

"Hey Dazai, neden şimdi buraya geldin?"

Beni duymamıştı ve ben de birdaha tekrarlamamıştım.

Bir süre sonra eski zamanlardaki gibi olmuştuk, çoktan şakalaşmaya başlamıştık bile.

2 kadeh şarap söyledi.

Dazai şarap sevmez normalde, peki neden şimdi şarap istedi? Bu adamı anlayamıyorum kafamın içi dolup taşıyor.

Birden gözlerimden birkaç yaş süzüldü, çaktırmadan sildim hemen. Tabii o herif çoktan fark etmiştir bile.