leedoesntknow x juliachoi
leedoesntknow
JULIA
CHOI
JISU
LIA
COKACIL
NA NI NA NI NA NI
BAKSANA.juliachoi
noluuo amina koyayimleedoesntknow
ssjuliachoi
n
bas basa mi bulusmak istemis mi
asik diyorum oglumleedoesntknow
cok heyecanliyim
nedrn bohle oldu simdi
ofya
napcam julaijuliachoi
julai ne orospu cocugu
neyse
öncelikle sakin olcaksin amk
cocugun yaninda da boyle yaparsan
durumun felfena
romantik ol yanında
anlamasını sağlaleedoesntknow
tamam
siktir git
ben yazarim sana.juliachoi
yazma bana
pice bak
hem taktik istiyo
hem siktir git diyo
göt-
sahil'e geldiğimde hyunjin deniz kenarındaki banklarda oturuyordu, 'seni alayım mı?' diye sormuştum fakat gerek olmadığını söylemişti.
denizden gelen rüzgar saçlarını uçuștururken hissettiği huzur ile gözlerini kapatmıștı. yanına yaklaştım sessizce, oturdum ama gözleri kapalı ve rüzgar sesleri olduğundan fark etmemişti.
"güzelsin."
sonunda beni fark edip bana döndüğünde aldığı iltifat yanaklarının hemen kızarmasına sebep oldu, çok tatlıydı.
"ne zaman geldin yahu?" diye sordu küçük kıkırdamaları arasında.
"şimdi, dalmış gibiydin fark etmedin hemen." dedim.
sonra vücudunu tamamen bana döndürdü, hareketini takip edip ben de aynısını yaptım.
"annem artık yok hyung." dedi.
ne?
"ne?"
kaşlarımı çatıșıma güldü."yakalanmıș, müebbet yemiş. tamamen kurtuldum artık ondan. inanabiliyor musun?" gözlerinin içi gülüyordu. keşke bu imkanı çok daha önce ona ben sağlayabilseydim diye düşündüm.
"bu çok iyi bir şey hyunjin!" sevinçle yerimden kalktım ve ellerini tuttum.
"artık rahatça yașayabileceksin, özgürsün artık!" dedim, sanırım bağırdım hatta. herkes bize bakıyordu şuan.
hyunjin kahkaha attı ve beni yerime oturttu.
"bu kadar sevineceğini bilseydim önceden söylerdim." dedi.
"manyak mısın oğlum? en çok benim sevineceğimi bilmiyor musun?" dedim yüzümdeki kocaman gülümseme ile.
"hadi bizimkilerin yanına gidelim, hatta seungminleri falan da çağırırız. hep beraber kutlarız! özgürlüğünü yani."
"olur, ama ondan önce seninle vakit geçirmek istiyorum." dedi.
ney
"e, olur. yani geçiririz. şey, vakit." allah kahretsin.
hyunjin elimi tuttu ve beni ayağa kaldırdı.
"çocukken her haftasonu gittiğimiz bir park vardı, hatırlıyor musun?" dedi.zihnimde canlanan anılara gülüp cevap verdim.
"hatırlamaz olur muyum? çok eğlenirdik. ryujin her kaydıraktan kaydığınında düşüp dizlerini yaralardı, jisung ise günlerce buna gülerdi."
-
parka gelmiștik. kocaman bir gondolda oturuyorduk şuan, çalışmıyor oluşu umrumuzda olan bir şey değildi.
"çok yakışıklı görünüyorsun. " diyip telefonu ile fotoğrafımı çekmişti.
sonra karşımdaki koltuktan yanıma geçip başını omzuma koydu.
"sen olmasaydın, ne yapardım bilmiyorum. iyi ki varsın minho." dedi.
"ne oldu şimdi birden bire? duygulandın sanki biraz. hm?"
başını omzumdan kaldırıp gözlerime baktı. hiç bir şey demedi bir kaç saniye boyunca. o kadar güzeldi ki, ona bakarken sırıtmadan duramıyordum. normalde gözünden bir damla yaş akmayan ben, hyunjin'e bakarken güzelliğinden dolayı ağlamak istiyordum.
"bana aşkını gözlerin anlatırken, sen neden susuyorsun?"
n
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kim bilir, hyunho ✔️
Fanfiction"bana aşkını gözlerin anlatırken, sen neden susuyorsun?" texting hyunho, seungsung ff.