Dün akşam teyzeme sürpriz yapalım dedik, doğum günüymüş. Akşam yazamam diye bölümü erkenden yazacaktım ben de. Nasip olmadı. Haber geldi, babaannemler kaza yapmış. Ciddi bir şey yokmuş, sadece bir kaç çizik ve morlukla atlatmışlar ama o arabanın içinden sağ salim çıkmaları bir mucizeymiş. Üç takla atmış araba, öyle söylüyorlar.
En başta yediremedim kendime, hazmedemedim bana endişeyle söylenen o sözleri. Bir araba yuvarlanıyordu ve o arabanın içinde babaannem vardı.
Olamaz diye düşündüm, olamaz. Olmamalı. Kader işte ! Kimin karşısına ne zaman ne çıkaracağı belli olmuyor. En azından bir şeyleri yok dedim kendime, öyle avundum.
Bizi götürmediler babaannemin yanına, dayımlara postaladılar. Ben de telefonda konuştum babaannemle, gülüyordu. Her şeye rağmen gülüyordu. Ciddi olamıyor kadın ne yapsın, benim gibi aynı.
Neyse işte. Akşam oldu, biz teyzemin yanına gittik cümbür cemaat. Şaşırdı bizi görünce ama birazcık anlamış. Biz geleceğiz diye evi toplamış kuzenim. Teyzem de alışkın değil tabi onun evi toplamasına, anlamış bir şeyler olduğunu. Yine de çok mutlu oldu. Herkes bir arada, sadece annemler yoktu.
Geceyi dayımlarda geçirdik kardeşimle. Küçük kuzenim onlarda kalacağımızı duyunca öyle bir mutlu oldu ki. Sabah yanımıza geldi, oynadık falan. Mutlu oldu. Sonra kahvaltıya teyzemler ve babam geldi. Sonrasında annemi de alıp babaannemin yanına gittik. Mutlu oldu. Çiçek topladım falan, günüm böyle geçti.
Aslında çiçek toplamayı çok severim ama bana çiçek toplayacak biri olmadığından olsa gerek artık hevesim kaçıyor. Soğuyorum çiçeklerden yavaş yavaş. Ben de Sude'ye veririm diye düşündüm, topladım biraz. Ben mutlu olamadım, o olsun istedim.
Size konuşacağım onunla demiştim ama konuşamadım. Yani aslında bilerek söylemedim, bilerek konuşmadım. Geçen gün en yakın arkadaşıma anlattım. Daha önceden söylemediğim için biraz kırgın belki ama yine de kin gütmüyor. Kıyamaz ki zaten bana.
''Üzülme kanka.'' dedi Sude. ''Tamam.'' dedim ama tamam demekle olmuyor işte. İnsan üzülüyor yine de. Sevdiğin adamın seni sevmemesi çok koyuyor kalbine. Söylemekten vazgeçtim ben de. Cesaret edemiyordum zaten, vazgeçmem kolay oldu yani.
''Ben bakarım bir ona.'' tarzında bir şey demişti Sude'm. Bakarız be kanka. Ama sonuç değişir mi bilmem.
Bir wattpad karakterinin bir lafı vardı, hiç unutmam. ''Mutlu son diye bir şey yoktur.'' demişti. ''Eğer bir hikaye mutlu sonla bitiyorsa yanlış yazılmış demektir.'' Unutmadım. Unutamadım. Benim hayatıma en uygun cümlelerdir belki de. Eğer bu hayat bana mutlu bir son verirse bir yanlışlık var demektir. Ya başkasının mutluluğudur ya da biz mutlu son zannetmişizdir. Bu kadar.
Aslında üzülmeyeceğimi söylemiştim ama olmuyor. Kendi tercihim değil, üzülmeyi istemem. Kim ister ki zaten ? Kimse. Kimse istemez üzülmeyi, canının yanmasını vs. işte. Neyse artık, sevmiyorsa sevmiyordur ama sevmesini çok isterdim. Sevilmeyi her kadın sever.
Hatta kadınlar severken sevilmeyi severler.
Gerçekten de kadınlar severken sevilmeyi severler. Sevmediğimiz bir adamın bizi sevmesini istemeyiz, yani en azından ben istemem. Bizi sevmeyen birini sevmeyi de istemeyiz aslında. Çünkü çok zordur. Hatta belki en büyük zorluk budur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilmeni isterdim. ✔
SpiritualBen bunları kimseye anlatmadım, dillendirmedim. Belki kırıldım, belki de sevindim. Ama hiç kızamadım sana. İnsan sevdiğine nasıl kızar ki zaten ? Beni hep sevdiğini düşündüler, ben de buna inandım. Ama hiçbir zaman bilemedim beni sevip sevmediğini...