~5~

70 11 7
                                    


"Okul nasıl gidiyor Sunghoon?" Annesinin sorduğu soruyu pastasından gözlerini ayırıp cevapladı.

"İyi yani... Bir değişiklik yok."

"Peki ya Heeseung denen şerefsiz?" Dedi babası Sunghoon'a dönerek.

"Ben anlatayım mı size neler olduğunu?" Niki elinde Sunghoon'un telefonunu sallayarak odaya girdi.

"NAPIYORSUN SEN NİKİ!" Sunghoon ayaklanıp Niki'nin yanına koştu ve telefonunu aldı.

"Yaa sadece telefonunu getirmiştim, niye böyle yapıyorsun?" Niki dudak büzdü. "Yoksa sakladığım bir şey mi var?"

Masaya otururken, telefonu yanına koymuştu. Kapı çaldığında anlık zaman durmuştu onun için. "Ben bakayım." Dedi Bayan Hoon ayaklanarak.

Sunghoon koşarak kapıya gitti ve önünde Heeseung'u gördüğü gibi elinden tutup koşmaya başladı.

"Neden geldin?" Dedi Heeseung'u yangın merdivenine çekip kapıyı kapatırken.

"Sen çağırmadın mı?"

"Hayır. Niki yazmıştır sana yüksek ihtimalle. Kendini babama öldürtmek istiyorsan gelebilirsin."

"Zaten ailenle konuşmak için buradayım."

"Ne?"

"Şimdi gidebiliriz bence."

Kapıya yönelen Heeseung'un önüne geçti, Sunghoon.

"Babam seni cidden öldürür Heeseung, sorun çıksın is-"

Bulundukları yangın merdiveninin ışıkları birden gidip heryer karanlığa dönünce Sunghoon'un sözü kesildi. "H-heeseung?"

"Buradayım." Dedi Heeseung kollarını Sunghoon'un beline dolarken. "Gel dışarıya çıkalım."

Hayır anlamında kafasını salladı Sunghoon. "Neden?" Dedi Heeseung.

"Bırakma beni."

"Pekala, ışıklar gelene kadar böyle mi bekleyeceğiz?"

"Neden, bekleyemez miyiz?" Dedi Sunghoon boğuk çıkan sesiyle.

"Hayır güzelim, senin için bekleyebilirim."

"Teşekkür ederim."

"Dersten rahatsızım diyerek çıkmışsın. Neden bana haber vermedin?"

"Eski konular gün yüzüne çıkıyor Heeseung... Bunun olmasını istemiyorum. Lütfen bu olayların peşini bırak... Yoksa her şey eskisi gibi olacak..." Kendisini ağlamamak için zor tuttuğu belli olan sesiyle devam etti. "Ben evden çıkamayacağım... Yalnız kalacağım ve sen olmayacaksın... Lütfen Heeseung beni öylece bırakma bu sefer. Yalvarırım."

"Ben seni ne zaman yalnız bıraktım güzelim? Sen gelen herkesi elinle ittin. Beni yanına bile yaklaştırmadın."

"Çünkü utandım..."

"Böyle bir durumda bunları hissetmen gayet normal. Ama ben hep senin yanındayım. Şu andan itibaren bir saniye bile aksini düşünme."

"Seni seviyorum." Dedi Sunghoon hafif bir şekilde gülümseyerek.

"Bende seni seviyorum." Dedi Heeseung yineleyerek.

Uzun bir sessizli olmuştu. Birkaç dakikaya ışıklar geldiğinde Sunghoon hala Heeseung'u bırakmamıştı.

"Işıklar geldi güzelim."

"Böyle dursam olmaz mı?" Dedi Sunghoon mızmız bir şekilde.

"Ailenle konuşursam her zaman böyle kalabiliriz." Sunghoon ayrılıp, gözlerini Heeseung'un gözleri ile birleştirdi.

"Yok sen gerçekten ölmek istiyorsun." Dedi Sunghoon kaşlarını çatarak.

"Öleceksem senin uğruna öleyim güzelim."

"Saçmalama Heeseung. Hadi ben eve döneyim, sende evine git sonra buluşuruz."

"Ailenle konuşmadan şuradan şuraya gitmem."

"Se-"

Heeseung dudaklarını Sunghoon ile birleştirerek sözünü kesti. Yanaklarını tutarken kaşlarını çattı.

"Sen sevgiline güvenmiyor musun?"

"Güveniyorum..."

"O halde?"

"Of Heeseung! Neyse bir şey olursa ben seni koruyacağım."

Heeseung Sunghoon'a öpücük attı ve elini tuttu. "Minik sevgilim beni koruyacak daha ne isteyebilirim ki?"

"Küçüleyim cebine de gireyim?"

"Olur valla. Her istediğimde izlerim."

why? 《heehoon》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin