İlk Kayıp

31 6 1
                                    


   Kaya'nın kollarındaydım. Kızın çığlığından sonra kimse kıpırdamaya cesaret edememişti. Ama biri hariç. Pek tanımıyorum ama bizim okulda olduğunu biliyordum. Sesi duyar duymaz sese doğru koştu. Onu durdurmamız pek mümkün değildi. Onun gitmesinin üzerinden 10 dakika geçti. 

   Kaya birden kalktı. Metronun ön kısmına doğru ilerledi. Tam peşinden gidiyordum ki bana beklememi söyledi. Biraz ilerledi ve birden durdu. Ne olduğunu merak ettim ama beklememi söylediği için kıpırdamadım ama biraz daha uzun süre orda bekleyince merakıma yenik düşüp peşinden gittim. Bir iki adım kaldığında seslendim. Tam önümdeydi.

   ''Kaya ne oldu?'' 

   Ama ses vermeyince yanına gitmeye karar verdim.  Tam yürürken aniden arkasını döndü. Aramızdaki boy farkından dolayı kafam vücuduna çarptı. Tam kafamı yüzüne bakmak için kaldırıyordum ki elleriyle gözlerimi kapattı. Beni geri döndürdü ve arkamı dönmememi söyleyerek ellerini gözlerimden çekti. Beraber geri döndük ama diğerlerinin yanına değil metronun en sonuna ilerledik. Daha doğrusu Kaya gitti bende onu takip ettim. Yan yana oturduk. Bir süre sessiz kaldıktan sonra dayanamayıp sordum. 

   ''Ne gördün orda?'' söylerken sesim titredi. 

   Mavi gözleriyle bana döndü ve sakince ''Taşın altında kalmışlar.'' 

Korkudan ellerim titredi. Gözlerimden istemsiz yaşlar akmaya başladı. Konuşmak istesem de boğazım düğümlenmişti sanki. 

   Sonra konuşmaya devam etti, ''El ele tutuşmuşlardı.'' 

   Bunu söylerken nedense gözlerimin içine bakıyordu. Devam etti. ''Biliyor musun daha bu sabah o çocukla konuşmuştum. Bana o kızı sevdiğini fakat açılamadığını söylemişti.'' 

   Gözlerini kaçırdı. ''Ölüm bazen hiç beklemediğin anda geliyor. Onlarda herkes gibi mutluluğu hak ediyordu.'' 

   Onunda gözleri doldu. Sonra tekrar bana baktı. ''Çocuğa çok geç olmadan kızla konuşmasını söylemiştim. İyice cesaretlenmişti. Konuşacaktı. Ama artık çok geç.'' devam edemedi. Sustu. 

   Bir iki dakika sessiz kaldık. Gözlerimin içine baktı ve sakince bana sarıldı. 

   ''Ben de çok geç olmasından korkuyorum.'' 

   Bunu duyduktan sonra düşüncelerim bana baskı yapmaya başladı. Neyin geç olmasından korkuyordu? Sormak istedim ama çekindim. Geri çekildi. 

   Göz yaşlarım akarken konuştum. ''Onlar için çok üzüldüm. Keşke...'' biraz durdum ve devam ettim. Konuşmak ve bu kelimeyi söylemek bana çok zor geliyordu. ''Keşke ölmeselerdi.'' Bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladım. Daha da sıkı sarıldı. Alnıma bir buse kondurdu.

   ''Sakin ol. Bak en azından artık birlikte ve mutlu olacaklar.'' O da bu sözleri söylemek istemiyordu fakat beni sakinleştirmek için söylüyordu. 

   Bana sarılınca biraz sakinleştim. Göz yaşlarımı elleriyle sildi. 

   Sonra ''Hadi gel diğerlerine bakalım olur mu?'' diye sordu. Masum bir çocuk gibi kafa salladım. 

   Belime elini doladı ve beraber diğerlerinin yanına gittik. Yanlarına gider gitmez bizi fark ettiler. Biz anlatmadan hemen Mehmet sordu. 

   ''Ne oldu? Arkaya niye gittiniz? Bir şeyiniz var mı, iyi misiniz?'' 

   Kaya ilk sorusuna hemen cevap verdi, her şeyi anlattı . İkincisini cevaplamadan koltuğa oturdu. Telefonundaki saate baktı. ''Saat dokuz. Bence uyuyup biraz kendimize gelelim.'' 

   Herkes hiç tereddüt etmeden kabul etti. Sırayla koltuklara yattılar. O sırada Zehra'nın Mehmet'in omzunda uyuduğunu fark ettim. Kaya da onlara bakıyordu. Yüzümüzde tüm acılara rağmen bir tebessüm oluştu. Sonra rahatça uyuyabilmek için arkaya yöneldim. En arkada yan yana koltuklar vardı. Orda rahat uyuyabilirdim.

   İlerledim ve tam yatacaktım ki arkamda duyduğum adım sesleri için döndüğümde karşımda Kaya'yı gördüm. Ne olduğunu sorgularcasına yüzüne baktım. Yanıma oturdu. 

   ''Bende burada kalabilir miyim?'' sesi masum bir çocuk gibi çıkıyordu. 

   Ağzım açık kaldı. Kaya'yı hiç bu kadar gergin görmemiştim. İlk önce gerginliğinin aklıma yaşadığımız olaylardan olabileceği gelmişti ama o zaman ne kadar sakin olduğunu hatırladım. Aklıma gelen ikinci fikir ise çok hoşuma gidiyordu fakat hayal kırıklığına uğramak istemediğim için kabullenemedim. Hemen düşüncelerden uzaklaştım ve sorusuna cevap verdim. 

   ''Tabi ki kalabilirsin.'' Yüzünde bir gülümseme oluştu ama hemen kafasını öne eğdi. Sonra üstüme kendi ceketini örttü. Gözlerimin içine baktı. İyi geceler diledi. Gözlerimi kapattım. Karşımdaki koltuğa yatacağını düşündüm ama öyle olmadı. Gece çok güzel geçecekti. Onun kollarında...

Hayat Geç OlmadanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin