Sonsuza Kadar Mutlu ve Beraber

18 5 0
                                    

   Sabah gözlerimi açtığımda saat öğlen ikiydi. Yorgunluğumu hemen hemen üstümden atmıştım. Karşı koltukta Kerem, Kaya ve Zeynep oturuyordu. Uyandığımı hemen fark ettiler. Diğerleri bir şey demeden Kaya atladı. 

   ''Günaydın aşkım, iyice dinlendin mi?'' Herkesin içinde ilk defa bana aşkım deyince biraz ateş bastı ama hemen kendimi toparlayıp gülümsedim. 

   ''Evet şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.'' 

   Kaya devam etti. ''Zeynep ve Kerem bize kıyafet getirmişler. Serumunu çıkarsınlar sonra üstünü değiştir. ''

    Zeynep kalktı. ''Ben Zehra'ya ve Mehmet'e kıyafetlerini vereyim.''

   Sonra Kerem kalktı. ''Ben sana odalarını gösteriyim. Bir de yemek getiriyim karnınızı doyurun.'' 

   Onlar odadan çıktı. Hemen arkalarından kapı çaldı. Gelen doktordu. Serumu çıkarmaya gelmişti. Serumdan kurtulunca daha da rahatlamıştım. Alçıyı bir ay sonra çıkaracaklarını ve bir iki saat sonra taburcu edeceklerini söyleyip geri çıktı. Kaya üstünü zaten giyinmişti. Bende giyinecektim ama kıpırdamak zor geliyordu. Kolum çok acıyordu. 

   Sonra Kaya ''Eğer utanmazsan sana yardım edeyim?'' dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Panikledim.

   Ben cevap vermeden yanıma yaklaştı ve kıyafetleri çıkarmama yardım etti. O kadar dikkatliydi ki kolumda hiç acı hissetmedim. Yavaş yavaş giydirirken beni utandırmamak için özen gösterdiğine çok emindim. O kadar düşünceli ki ona bu yüzden aşıktım. Her şeyi beni etkiliyor. Benim olduğu için çok şanslıyım. Bunları düşünürken Kaya'nın yüzüne bakıp gülümsedim. Kaya fark etti ve o da gülümsedi.

   ''Ne oldu? Hazır kıyafetlerini giydiren de varken iyice keyfe geldin demi?'' 

   Sonra ikimiz de kahkaha attık. Tam dudaklarına yaklaşıyordum ki yine  kapı çalındı. Kaya bana bakıp masum bir bebek gibi dudaklarını büzdü. Gelen Kerem'di. Yemekleri verdi. O kadar açtım ki tüm yemekleri Kaya'dan önce silip süpürmüştüm. İkisi de bakıp gülüyor, yavaş deyip duruyordu. 

   Sonra Kerem ''Bugün evlere gidip dinlenelim. Yarın da basketbol maçımız var. Okullar arası bir maç. Güzel olacak. Kendinizi iyi hissederseniz beni izlemeye gelin. Olur mu? Zehra, Mehmet ve Zeynep de gelecek.'' 

   İkimizde kafa dağıtmak için bunun güzel olacağını düşündük ve hemen kabul ettik. İki saat çok çabuk geçti ve hastaneden çıktık. Kerem; Zehra'yı, Mehmet'i ve Zeynep'i evine bıraktı. Kaya da beni evime bırakacaktı ama kendi evine davet etti. 

   ''Hastaneden yeni çıktın. Ne olur ne olmaz bugün bende kal. Evde tek başına kalma. Yarın da direk maça gideriz.'' 

   Ben cevaplayamadan evinin önüne geldik. Kaya'ydı bu, her seferinde dediğini yapardı. Yine yaptı. Akşama kadar oturup film izledik. Saat dokuzdu. Birden Kaya ayaklanıp beni bir yere götüreceğini söyledi. Hemen arabaya bindik ve yaklaşık yarım saat sonra vardık. Kaya hemen benim gözlerimi bağladı. Arabadan inmeme yardım etti. Biraz yürüdük ve durduk. Kulağıma fısıldadı. 

   ''Hazır mısın?'' Sonra gözlerimi açtı. O an en güzel gündü. Ortada büyük bir masa vardı. Çok özenle hazırlanmıştı. Her tarafta gül yaprakları vardı. Yıldızlar burdan çok net görünüyordu. Kocaman bir tablo vardı ve arkadaşlarımla olan en güzel anların fotoğrafları asılıydı. Yerde bir sürü hediye paketleri vardı. Ağaçlara asılmış rengarenk ışıklar ve bir de yazı vardı. İyi ki doğdun yazıyordu. Birden ağaçların arkasından Zeynep, Kerem, Zehra ve Mehmet çıktı. Zehra elinde kocaman bir pasta tutuyordu. O kadar şaşkındım ki bir süre kendime gelemedim. Onca şeyden sonra ben doğum günümü unutmuştum fakat arkadaşlarım hatırlıyordu. Hepsine teşekkür edip sarıldım. Sonra mumları yaktılar ve dilek diledim. Sonsuza kadar beraber ve mutlu olmayı.

Hayat Geç OlmadanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin