İt's time to say goodbye

33 4 0
                                    

Neyseki Godric's Hollow'a vardığımızda hızla James Pottera sordum

"Şu kahverengi malikane mi sizin yoksa ben mi öyle düşünüyorum?"

Malum aramız pek iyi değildi bu sebeple ortam hafif gergindi.Ama bu sorum ortamı yumuşatmaya yetmişti.Tebessüm ederek konuştu

"Evet doğru düşünmüşsün.Malikane değil de villa tipi iki katlı ev olarak düşünebilirsin."

Sen.benle.taşşak.mı.geçiyorsun?

Ev villa demek için fazla büyüktü bir kere!Evin içerisine geçtiğimizde ev cini elimdeki bavulu alıp kaybolmuştu.Bizi salona geçirdiğinde koltuğa yayılarak oturdum.Başımı yaslayıp gözlerimi kapatarak sorumu ona yönelttim

"Bay Potter?"

"Efendim Ophelia?"

İç çektim bu kararıma.Elinde sonunda barış anlaşması yapmak zorunda kalacaktık.En azından benim düşüncelerim bu yöndeydi.Gözlerimi açıp ona baktım

"Artık şu saçma gerginliği bırakmak istiyorum.Aynı taraftayız ve iyi geçinmek istiyorum."

Gülümsedi...Merlin benim cezamı Potter ailesinin kesmesinde uygun bulmuş olacak ki küçük Potter gözleri hariç her detayı babasına benziyordu.Tanımasaydım ve onlar ikiz kardeşler deselerdi inanabilirdim o derece yani

"O zaman bay Potter yerine James diyebilirsin."

Bu minik konuşmamızın ardından Weasley ailesi de gelmişti.Ayağa kalkıp Ginny hariç hepsine sarılırken arada orman yeşili gözlerde takılı kaldım.O bana bakarken ben bakışlarımı hızla çekip evin dışına çıkmaya yöneldiğimde kolumdan tuttu

"Kaçma artık Lia"

Sinirle kolumu hızla çekmiş olduğumdan bir adım geriye sendeledi

"Sen iyi alıştın benim kolumu tutmaya.Ne bu tavırlar Potter?"

Potter'ı sanki küfür ediyormuşcasına kaba bir şekilde tıslayarak söylemiştim.Yüzü düşerken kolunu havadan indirdi

"Ben-"

Alayla gülüp sözünün devam etmesine izin vermeyerek anlık bir cesaret ile gözlerine baka baka konuştum

"Sen ne Potter?Sana kim bana Lia diye seslenme hakkını verdi?Biz o kadar yakın mıyız diye hiç kendine sordun mu?"

Ard arda sorduğum sorularla gafil avlanmıştı.Böylesine saldırgan sorular beklemiyor olduğu şaşkın ördek bakışlarından belliydi.Bir yanım kıyamıyor olsada bir yanım onu bayıltana kadar dövmek istiyordu.İkisinide yapmaya gururum ve inadım izin vermedi.Ama dilimin ayarı olmadığından kendimi tutamıyordum işte.Yumruktan daha etkili ve akılda kalıcıydı.
Evde olan herkesin bizi dinlediğini farketmem çokta uzun sürmemişti.Aramızdaki gerilimin sebebini merak ediyor olsalarda istediklerini vermeyeceğim.Kısa bir sürenin ardından Profesör Dumbledore aramıza katıldı ve böylece toplantı başlamış oldu.Dumbledore söze girmeden önce eliyle gözlüğünü düzeltti

"Aramıza yeni üyelerin katıldığını mutlulukla sizlere takdim etmek istiyorum.İçeri gelin çocuklar."

Demesiyle kapı ardına kadar açıldı.Draco,Mirach,Luna,Astoria'nın yanımıza doğru gelmesiyle ben ve Profesör Dumbledore hariç herkeste şok etkisi yaratmıştı.Draco'ya yanımda boş koltuğu işaret etmemle bana doğru gelirken herkesin tekrardan ikinci bir şok dalgasını yaşatacak birşey oldu.Harry Ginny'nin yanından kalkıp hızla benim yanımdaki boş koltuğuğa oturmuştu.Bunu bende dahil kimse beklemiyordu bu yüzden gözlerimi istemsizce irileştirdim.Ama sonra aralarının kötü olması aklıma gelince hiçbirşey olmamış gibi ona bile bakmadan Draco'ya doğru yüzümü çevirerek onunla konuştum

"Pansy ve Zabini neden gelmedi Dray?"

O da mecburiyetten Ginny'nin yanına oturmuştu ama bu durum onu rahatsız ediyor gibiydi.Weasley ve Potter ailesinden olan hiçbir kimseyi sevmiyordu

"Risk almak istemediklerini ama ne zaman ihtiyaç olursa yardımcı olacaklarını söylediler."

'Anladım' dercesine başımı onaylar biçimde salladım.Dumbledore gergin duruyordu.Anlaşılan o ki zorlu bir görev alacaktık.
"Draco aileni ne kadar oyalayabilirsin?"

Draco bu sözlerle kaşlarını çatıp kollarını birbirine kavuşturdu.İç çekti
"En fazla bir ay...Neden diye sormaya korkuyorum Profesör."

Profesör Mirach, Draco ve bana sırasıyla baktı."Hortkulukları avlayacaksınız."
Profesörün bu konuşması toplantı salonunu susturmaya yetmişti.Harry bana endişeyle baktığını görünce tekrar Profesöre bakarak konuştum.
"Peki ne zaman başlayacağız?"

Profesör eliyle kayan gözlüklerini düzeltti."Bu akşam yola çıkacaksınız.Üçünüzün çantasını çoktan hazırlattım.Çantalarınız mutfakta duruyor."

Gerginlikle oturduğum sandalyeden kalkıp kendime ait olan çantayı kontrol etmeye gittim.
Birkaç parça giysi,kalıp sabun,diş macunu,diş fırçası, birkaç tane iksir,tarak,konserve yemekler vs...
Ben bunları kontrol ederken Harry yanıma geldi.Ona bakmadan konuştum.

"Neden yanıma geldin Potter?"
Çantamın fermuarlarını kapatırken Harry beklemediğim bir anda yanağımdan öptü.Onu ittim ve elimle yanağımı sildim.
"Salazar aşkına ne yaptığını sanıyorsun sen Harry?!"
Şaşkınlıkla ona bakıyordum.Bu hamleyi kesinlikle beklemiyordum.
"Gitmeden önce aklımı karıştırma."

Çaresizce ona konuştum.Elbette beni öpmesini istiyordum ama sevgilisi varken değil.Hele ki ben uzun süreliğine giderken yapmasını istediğim şeyler arasında değildi.
Harry sanki bana birşey söylemek istiyor gibi ağzını açıp geri kapatıyordu.O güzel zümrüt yeşili gözleri benim gözlerim gibi çaresizce bakıyordu.
Çantaları alıp mutfaktan çıktım ve Draco ve Mirach'a seslendim

"Hazırlanın akşam olmadan gitmemiz gerek."
Çantalarını onlara verdim.Onlar ise çadır ve uyku tulumlarını aldılar.Kapı önüne gittiğimizde Zümrüdüanka yoldaşlığı ve Harry bizleri bekliyorlardı.

İç çektim ve acı çekercesine ona baktım.Kahretsin o da öyle bakıyordu bana!Neden öyle bakıyorsun bana Harry!

The Chosen Girl - O.C.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin