merkezin otopark alanına çektiğim araçla son bir kez araba içini kontrol etmiş, anahtarı çekmemle arabadan ayrılmıştım. ıssız, sesten mahrum olan otoparkı adım seslerim dolduruyordu. merkeze vardığımda anında aklıma düşen kahve isteği, yönümü kolayca değiştirdi ve adımlarımı içecek makinesine yönelttim.
tek elimde tuttuğum kahvemi ara ara yudumluyor, eş zamanlı ilerleyen adımlarım odama yaklaşıyordu. johnny'den haber almak adına telefon açacaktım. şansın yüzüme güldüğü saniyelerde johnny'nin bedeni önümde belirdi. aklımdan geçen elimin altında varolunca ister istemez mimiklerime yön verememiştim.
"bu tepki nedir?" dedi alaylıca.
"tam seni arayacaktım, birden karşıma çıktın."
tek elimden tuttu, gözlerini benden ayırmayarak dudağını elime bastırmıştı. "kalplerimiz bir."
tek kaşım aynı alayla havaya kalkmış, yan ağız sırıtmıştım;
"seninle mi?"
"cilve denen şeyi ara sıra deneyimle. yararına olur bak." gözleriyle beni işaret ederek cümlesini devam ettirdi. "yalnızlıkta çektiğin küreğe dahil edersin birini."
gülmemi tutamamış, hafifçe omzuna vurmuştum. "senin yararına çalışmıyor mu bu taktik?"
suratında çoktandır yer edinmiş egoist tiplemesinin bozulmasını engelleyememiş, bu da benim onu keyifle süzmemi sağlatmıştı. bozuntuya vermemek istercesine kaşlarını kaldırmış, kafasını yavaşça sallayarak gülümsemişti.
"kişiden kişiye göreceli tabi bu tavsiye işleri."
"deneyimin başarısızlığını yazmış adamdan partner tavsiyesi mi alıyorum?"
"anladık tat kaçıracaksın, alttan alttan lafları bindirteceksin bize. senin de görürüz ofisinde ağlayarak dosya incelediğin günleri."
"çok beklersin." deyip gülümsemiştim. hemen sonrasında aklıma düşen soruyu johnny'e yönelttim. "neyse kim var? geldiler mi?"
"bi yarım saate buradalarmış. kahve almaya gidiyordum ben de. sen geç toplantı salonuna, geliyorum."
kafamı onaylarcasına sallamış, ortak salona doğru yürümeye başladım. dün geceden beri yaşananları sırasıyla düşününce; bir günden daha az bir gün için birçok olay gelişmişti. zihnimde beliren olay sıralaması çoktan karmaşanın yerini aldığında derin bir nefesle üstünü karaladım.
masaya geçip beklemeye koyulmuştum. ritim tutan bacaklarım sektikçe, zihnim her seferinde farklı bir soruya cevap aramaya çalışıyordu. zaten yeterince dosya ile uğraş verirken bir de böyle bir olay absürtlüğü tüm düzenimin içinden geçecek gibiydi.
geldiğini fark etmediğim arkadaşımı birkaç kere bana seslendiğini duyduğumda bakışlarımı ona yönelttim.
"dostum iyi misin? transta gibiydin." elinde kahvesiyle yanıma oturmuş, suratımı inceliyordu.
"değilim, geceden beri kafam çok bulanık."
"şu atanma konusu mu?"
konuşmak için ağzımı aralayacağım anda olduğumuz yerin konumunun buna müsait olmayacağını anladım, o konuda susmayı tercih ettim.
"onu takacak ne var? uyku tutmadı."
kafamı dikkat çekmeyerek çevirirken, daha çok gözlerimle kontrol etmiştim olduğumuz ortamı. johnny de anlamamış olacak ki büzüştürdüğü suratı ben ve baktığım yerler arasında gidip geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
for you cho | yumark
Mystery / ThrillerMark Lee işinin ehli olmaya çalışan bir polisti. İstemediği bir karmaşa içerisine girdi. Nakamoto Yuta ise işinin belki de ehli olan zeki bir adamdı. Mark Lee'yi o bataklıktan kurtaracaktı. -onlyformycho