~Kia
Kazutora hala bileğimi tutuyordu. Ben ise hala kurtulmaya çalışıyordum. Kazutora sırıttı ve "Kia, bırak direnmeyi. Bana, seni taciz edecekmişim gibi davranma!"
dedi.
Gözlerimi iri iri açıp baktım ve "Kazutora, bırak gideyim işte. Uyumak istiyorum. Beni rahat bırak. Uzak dur benden" dedim.
Bileğimi biraz gevşetti ve "Seni sikiceğimi mi düşünüyosun cidden?" diye sordu.
Ona sert bir bakış attım ve "Hayır tabiki de ama bırak işte! Gitmek istiyorum" dedim.
Bana sert sert baktı ve "Ama neden işte? Nedem gitmek istiyorsun, Kia? Bana güvenmiyo musun? Beni istemiyo musun? Yanımda rahat mı edemiyosun? Nedeni ne?!" dedi.
Vay canına bu kadar dolduğunu düşünmemiştim. Bakışlarım yumuşadı ve birden gözlerim dolmaya başladı. Ağlamamak içim kendimi çok zor tutup gözlerimi ondan kaçırarak cevapladım:
-Ben... Sana alışmak istemiyorum, Kazutora Hanemiya. Ben sana bağlanmak istemiyorum, ben sana değer vermek istemiyorum. Ben seni kaybetme korkusuna sahip olmak istemiyorum. Ben.. Seni sevmek istemiyorum... Ama sen beni bir türlü bırakmıyorsun ve senin yanında oldukça istediklerimin tam tersi olmaya başlıyor. Benden uzak dur ve lütfen ikimizin iyiliği için bana arkadaşlıktan daha ileri bir gözle yaklaşma, şimdi gidiyorum. İyi geceler, Kazutora Hanemiya.
Cevap vermesine izin vermedim ve neredeyse koşarak odadan çıkıp odamdaki banyoya gittim.
Çığlık atmamak için çok zor durdum. Sessizce ağlamaya başladım. Uzun süre banyoda ağladım ve sonunda gözlerim kurudu ve yanmaya başladılar. Uykumda gelmişti. Çıktım ve yatağıma gidip yattım. Üzerimi örtmedim bile.
Ama hava çok soğuktu. Hastalığa davet çıkarıyordum resmen.
Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Çünkü çok güzel kokular alıyordum. Kesin annem yine mis gibi yemekler yapmıştı. Kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittim.
Ama gördüğüm şeye çok şaşırdım.
Annem değil de Kazutora işleniyordu... Bu kadar şeyi o mu yapmıştı yani?
NEH!
NANİİİİİ!!
Kazutora masaya bir tava daha koydu ve o an kapıda duran beni fark edip ifadesiz bir şekilde "Günaydın, Kia" dedi.
Şaşırdım ve "Sana da günaydın , Kazutora" dedim.
"Hanemiya" dedi.
"Ne?" dedim.
"Kazutora Hanemiya diyecektin sanırım" dedi.
"Hayır, Kazutora diyecektim" dedim.
Gözlerini devirdi ve "Bence Hanemiya da eklemelisin, canım arkadaşım" dedi.
O an dank etti. Dünkü konuşmayı hatırladım. Sanırım kırılmıştı. En çokta Hanemiya dememe mi? Aman tanrım!
Çocuk gibiydi... Yoksa ben mi çok ileri gitmiştim? Bilemiyorum. Hiçbir şey bilemiyorum. Ona ayak uydurmaya karar verdim ve
-Eğer öyle istiyorsan öyle hitâp ederim, canım ARKADAŞIM!
dedim.
Hâlâ ifadesizce bakıyordu. Kurduğum cümleden sonra gülümsedi ve "Annen, sen kalkmadan biraz önce kalktı ve yemeğini yiyip dışarı çıktı. Seni de bana emanet etti. Hadi yemeğini ye. Sonra istediğini yapabilirsin." dedi.
Ona şaşın şaşkın baktım ve "Eee... Tamam" dedim.
Masaya oturdum ve kahvaltı yapmaya başladım. Kazutora da karşıma geçti ve bana bir kere bile bakmadan yemeğini yemeye başladı.