SECDEDE SON NEFES!

193 17 38
                                    

SECDEDE SON NEFES!

Sağa Sola Bakınarak apartman sakinlerine ne olduğunu öğrenmek istiyordum.

Sırtını yıkılmış bir duvara dayamış, kollarını çaresizce göğsünde birleştirmiş, kan çanağına dönen gözleriyle meçhul bir ufukta medet
bekleyen yaşlı bir amcaya yaklaşıp, kendimi tanıtarak:

- Bu evde benim talebem vardı, adı Mehmet'ti, dedim. Acaba kendisinin ve ailesinin akıbeti ne oldu? Bir bilginiz var mı?

İçine köz düşmüş bu gariban derin bir "ah" çekerek:

- Sorma hocam, dedi. O aile bizleri yaktı, geçti.

Daha fazlasını dinlemeye gücüm kalmamıştı. Beynime şimşek dalan bu acı haber, bütün vücudumu bir anda kaskatı etmişti. Kalbimi
acımasızca avuçlayan bu dram, beni saniyeler içinde bitap düşürmüştü. Daha fazla dayanamayıp, olduğum yere çöküp kalmıştım.

Yaşlı amca devam etmişti:
- Ben o aileyi iyi tanırdım. Yaklaşık üç-dört yıldan beri yazları, bir iki aylığına gelip, burada geçirirlerdi. İyi komşulardı. Hele Mehmet,
tam bir melek olmuştu, melek... Ama hepsi de bu enkazın altında can verdi. Cesetler çıkarılırken ben de başlarındaydım.

Yaşlı adamın gözleri bir anda bulutlanıp, o da dayanamayarak olduğu yere oturdu.

- Ah evladım, dedi içli ve yakıcı bir ses tonuyla... Bu yaşa geldim, böyle ibretli bir sahneyle karşılaşmadım.

- Ne oldu, der gibi yaşlı gözlerine baktım, karşımdaki gün görmüş ihtiyarın.

Açıklamasına içini çeke çeke devam etmişti:

- Cesetlere kavuştuk ki ne görelim! Yerde seccadeler serili... Bütün ev halkı namaz başında ve Allah'ın huzurunda... Aman Rabbim!
Meğer son nefeslerini seccadelerin üzerindeyken vermişler.

O da benim gibi ellerini yüzüne kapatarak sarsıla sarsıla ağlamaya başlamıştı.

- Böyle güzel bir ölüm görmedim, duymadım evladım, dedi, gözyaşlarını silerek... Böyle ölüm, sıradan insanlara nasip olmaz. O aile başkaydı, hele Mehmet daha başkaydı. Sanki o insan değil de aramazda yaşayan bir melekti. O Allah'ın yüce hidayetine ermiş birisiydi.

Buruşmuş yalaklarını yalayarak inen gözyaşlarını kurulayarak devam etmişti:

- Mehmet önde, imam olmuş, sırtında cübbesi, başında sarığıyla... Annesi, babası, kız ve erkek kardeşi de arkada cemaat olmuş...

Mehmet'in kucağında Bediüzzaman Said Nursî'nin Kur'an tefsiri olan Sözler isimli kitabı bulundu. Herhâlde namazı bitirmişler,
seccadelerinden kalkmadan Kur'an tefsiri okuyorlarmış.

Yaşlı amcanın anlattığına göre Mehmet'in elindeki kitap açık, Mehmet de kitabın üstüne düşmüş. Çok enteresandır ki kitabın açık
olduğu kısmın adı, Haşir Risalesi. Yani ölümü, eceli ve ahireti anlatan bir bölüm...

Âdeta o hane halkı, ölüme; namazla ve ahireti
anlatan Kur'an tefsiriyle gitmişler.

Allah'ım! Senin rahmetin, senin hikmetin ve senin inayetin önünde şaşırıp kalmamak, ibret almamak, eriyip akmamak ne mümkün. Aklı başındaki her insan, bu İlahî mesajı iyi okumalı, kendini bir kez daha sorgulayıp, hesaba çekmeli, diye düşündüm şaşkınlıkta pes etmek üzere olan aklımla...

DÜZCELİ MEHMET {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin