new enemy | 29

6.2K 631 225
                                        

"Ya anne, kaç paket süt alayım karar ver artık." dedi Jisung telefonla konuşurken. Annesi onu markete ihtiyaçları almak için gönderip eline bir de liste tutuşturmuştu fakat sürekli arayıp listedeki alınacakları değiştiriyordu.

"Anne un vardı evde, ne yapacaksın 2 paketi?" diye söylendi Jisung. Karşıdan annesi onu bir güzel azarladığında, yüzünü buruşturdu ve telefonu kulağından uzaklaştırdı. Biraz daha annesiyle tartıştıktan sonra telefonu kapattı. Birden canı ramen isteyince, ramenlerin olduğu reyona gitti. Elini en sevdiği ramene attığında, birden elinin üstüne bir el daha geldi. Jisung elin sahibine baktığında, bu kişinin Minho olduğunu gördü. Rameni bırakıp gidecekken Minho, Jisung'un kolundan tuttu.

"Jisung, konuşalım." dedi Minho. Jisung ona döndü ve "Ne söyleyeceksen söyle, fazla vaktim yok." diye karşılık verdi.

"Dışarıda konuşalım. Burada olmaz." dedi Minho. Jisung, kolunu Minho'dan kurtardı. "Sana neden güveneyim, Minho? Beni başka bir yere kilitlemeyeceğin ne malum?" diye sordu Jisung. O gün aklına geldikçe daha kötü oluyordu. O anın her saniyesini hatırlıyordu.

"Bu sefer öyle bir şey yapmayacağım. Yalvarırım, konuşalım." dedi Minho çaresizce. En sonki konuşmalarından sonra Jisung'la konuşmak istiyor ancak bir türlü cesaret edemiyordu. Şimdi eline böyle bir fırsat geçmişken, bunu kaçıramazdı.

Jisung, Minho'ya baktı. Şu an onunla konuşmayıp, çekip gidebilirdi ama yapmadı. Her insan ikinci bir şansı hakeder, diye düşündü ve onunla konuşmaya karar verdi.

"Tamam Minho. Konuşalım." dedi Jisung.

_________________

"Ne söyleyeceksen söyle. Çabuk ol." dedi Jisung. Şu an marketin yakınlarında bulunan bir sahile gelmişlerdi. Denizde hafif hafif kıyıya çarpan dalgalar, ortamdaki sessizliği bozuyor ancak huzurlu bir hale getiriyordu.

"Bak, tam bir aptal olduğumu biliyorum. Seni o gün tuvalete kilitlememeliydim, bunu da biliyorum. Ama o zamanlar gerçekten sağlıklı düşünemiyordum. Bu bir bahane değil, bunu da biliyorum. Ama hatamın geç de olsa farkına vardım. İğrenç bir insanım. Bunu farketmemi sağladığın için teşekkür ederim. İstersen affetmeyebilirsin. Keşke zamanı geri alabilseydim. Sen sadece pişman olduğumu bil, Jisung." dedi Minho çaresizce. Jisung, karşısındaki oğlana baktı. Gerçekten pişman ve çaresiz gözüküyordu. "Sana daha önce de keşkelerin benim için hiçbir şey ifade etmediğini söylemiştim, Minho. Keşke dediğinde hiçbir şey düzelmiyor. Evet, hata yaptın. Fakat sadece basit sözlerle bir yarayı kapatamazsın." dedi Jisung.

"Az önce söylediklerimin basit olduğunu mu düşünüyorsun?" dedi Minho şaşkınca. "Az önce söylediklerimi dile getirmek benim için çok zordu Jisung. O sözlerin altında benim haftalarım, düşüncelerin altında kaldığım her saniye, her gece seni düşünerek geçirdiğim dakikalarım var. Bunlar senin için gerçekten basit mi?" dedi.

"Sözlerin benim yaşadıklarımı değiştirmiyor Minho! O gün tuvaletteki her saniye benim hafızama kazılı. Evet, sözlerin basit. O kadar düşündün, aklından çıkmadı ama bunlar olması gereken şeylerdi!" dedi Jisung.

"İğrenç bir insan olduğumu yüzüme vurmaya devam mı edeceksin? Senin için basit cümleler olabilir ama benim için gerçekten bir yaşanmışlık. Kriz geçirmene sebep oldum fakat sonrasında en az senin kadar acı çektim. Her gece düşünceler beynimi kemirirken iyi olduğumu mu düşünüyordun? Ben de kriz geçirirsem, dediklerim senin için anlamlı hale mi gelecek?" dedi Minho. Jisung'un gözleri dolmuştu. Böyle bir yüzleşmeye hazır değildi ama deniyordu.

"Söylediklerimden bunu mu anladın Minho?" diyebildi sadece. Minho da "Söylediklerinden bunlar anlaşılıyor, Jisung. Ne anlamamı bekliyorsun?" diye karşılık verdi.

"Madem bu kadar pişmandın, neden daha önce özür dilemedin! Neden bu kadar bekledin, Minho?" diye bağırdı Jisung.

"Çünkü her şey daha yeniydi! Psikolojilerimiz berbattı ve ben geç farkına vardım. Ben, seni zaten yeteri kadar incitmişken bir de özür dileyemezdim. Seni tekrar incitemezdim, Jisung." dedi Minho. Minho, söylediklerinden sonra ağladığını farketti ancak bir şey yapmadı. Karşısındaki oğlana baktı. Onun da gözlerinden yaşlar boşanıyordu.

"Neden incinmemi bu kadar önemsiyorsun! Önceden canım yanmadıysa, tekrar mı canımı yakacaktın?" diye bağırdı Jisung. İkilinin ağlamaları daha da kötüleşmişti.

"Çünkü seni seviyorum tamam mı! Bu yüzden o kadar bekledim. Her şey iyice karışmışken bir de senden hoşlanmaya başladım. Ne sen bu sevgiyi, ne de ben reddedilmeyi kaldıramazdım, Jisung. Senin daha fazla yara almaman için bu kadar bekledim." diye çıkıştı Minho.

Jisung'un duyduklarıyla kafası daha çok karışırken, ağlayarak yere çöktü. Minho da hemen ardından yere çöktü ve ona sarıldı. Bir elini Jisung'un saçlarına attı ve okşamaya başladı. Bir yandan saçlarına minik öpücükler kondururken, kollarının arasındaki çocuğun kokusunu içine çekiyordu. Minik öpücüklerinden sonra, Jisung'un saçlarını okşamaya devam ederek ard arda özür dilediğini fısıldamaya başladı. Jisung, Minho'ya sıkı sıkı sarıldı. Ağlaması biraz da olsa sakinleşirken, Minho da biraz sakinleşmişti. Jisung, ona bu denli sevgiyle sarılan bedenin kollarında kendini huzurlu hissetti. Uzun zamandır kimse ona bu denli sarılmamıştı. Minho'nun ağzından kelimeler döküldü.

"Sana yemin ederim ki Jisung, bir daha seni asla incitmeyeceğim."

__________________

arkadaslae ben agladim galiba.

bu bolumu cok sevdim. icimdeki butun karamsarligi buraya doktugum icindir belki.

ve hepinize cok cok cok tesekkur ederim. fic 15k oldu ve siralamalar gercekten inanilmaz. ficin bu kadar buyuyecegini tahmin bile edemezdim.

uf cok depresif oldum ve yazar notu cok uzun oldu, ozur dilerim.

e o zaman gorusuruz, kendinize iyi bakin, stray kids ile kalin!!<3

e o zaman gorusuruz, kendinize iyi bakin, stray kids ile kalin!!<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
new enemy, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin