2. Bölüm

50 6 11
                                    

Söke söke aldım sevgiyi herkesin içinden,
Yetmedi bana.

**

Ciğerlerimdeki dumanı kafamı kaldırarak üfledim gökyüzüne.

Kafam dopdoluydu.

Bir trajedinin kötü karakteriydim ben. Başkahraman gelince sahneden inen, unutulan, atılan, yenilen..

Yetimhanede hayaller kurardık her zaman. Ailem beni kaybetmiş ama bulacaklar, pişman olmuşlar gelip alacaklar, durumları yokmuş bir gün paraları olunca gelecekler...

Kulesinde bekleyen bir prensestim ben. Hiçbir prenses çocukken kurtulmamıştı, önce beklerken büyümüş, büyüdükten sonra yakışıklı prensi kurtarmaya gelmişti onu. Benim babam ise prensim olacak gelecekti. Bense dedim ya, prenses.

Peki... Bu prensesin aklı sağlığı bozuktu işte. Kuleden hiçbir zaman çıkamamıştı. Saraydayken bile kafasının içinde kulede hapisti ve bekliyordu... Doğduğu günden beri yaptığı gibi. Aksi ya saraya da ait değildi işte.

Oturduğum yerde denizi izliyordum sadece. Bir de elimde sigaram... Ne yaptığımı söyleyeyim mi? Şaşırmayacaksınız. Ezelden beri aynı şey. Bekliyordum. Babamgil bensiz mi döndüler? Yokluğumu fark edecekler mi? Benim kimle gittiğimi düşünecekler? Beni biraz olsun merak edecekler mi?

Hayır, bu test değildi. Bu sefer gerçekten o küçük yetim kızdım yine ben. Ailesi var mı yok mu merak eden.

Sahi ailem var mıydı şimdi benim yok muydu?

Sigaram bitince paketi elime aldım. Bitmişti. İçim daraldı. Oksijen ciğerlerime fazla geliyordu, sigara istiyordum. Sahilin başındaki büfeye yeniden gittim. En azından kredi kartımı yanıma almıştım da tam anlamıyla ortada kalmamıştım. Kartı iptal etmeden para çekmem gerekiyordu. En azından bu kadarını hakediyordum bence. Kafamın bir kenarına yazdım bunu.

Bir paket daha aldım. Telefonumu kontrol ettim. Seslide olup olmadığıma baktım. Seslideydi... Tek bir bildirim bile yoktu.

Ne yapacaktım peki? Ahmet ile yaşayamazdım, geleceğimin bir garantisi yoktu onun yanında. Elif Hanım ise kararını vermişti. Bana nazikçe sorduğu sorunun bir samimiyeti yoktu gözümde, cevabını bile beklememişti. Peki annemle babam?

Annem... Babam...

İçim acıyordu artık.

Dayanamıyordum.

Aklıma gelenle Selma ablamın numarasını buldum telefonumda.

Yetimhaneden ablamdı kendisi. Ben 9 yaşımdayken 18 olunca çıkıp gitmişti çalışmaya, hayatını kuracak gelip beni alacaktı.  Ailem beni yetimhaneden alınca herkes çıkmıştı hayatımdan. Bu böyle bir şeydi... Birimizin ailesi olunca unutuyorduk birbirimizi. Zorundaydık. Yetim olduğumuz tüm anıları siliyorduk yeryüzünden. Sözsüz bir anlaşmaydı bu. Herkes bilirdi. Selma abla ise durumumu öğrenince ben 16 yaşındayken yani geçen yıl benimle iletişime geçmişti, bunca zaman yurt dışına gidip okumuş, çalışmış, evlenmişti. Bir kere oturup konuşmuştuk sadece. Ayrılırken numarasını vermişti bana. 'Görüyorum ki büyük bir ailen var. Senin adına ne kadar mutluyum bilemezsin. Olur da bir ihtiyacın olursa ara beni ablacım' demişti.

Tereddüt etsem de yapacak başka bir şeyim yoktu, Selma ablayı arayıp telefonu kulağıma götürdüm.

'Alo?'

Yorgun geliyordu sesi. Geç olmuştu saat.

'Abla..' dedim kısık sesle. Sigaradan sesim kısılmış.

Eski AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin