and I will miss you more than fire misses the air when it expires
tw! cinayet, ölüm
"24 Ekim gecesi winter caddesi akıl almaz bir cinayete tanık oldu. üzerinden çıkan yetimhane kimliğine göre 17 yaşında yetim bir çocuk olan l. f. sabaha karşı uzun caddenin ara sokaklarından birinde cansız bulundu." max gözlerini gazetenin küpüründen ayırıp loki'ye çevirdi. ince birkaç mum ışığının etrafında oturdukları odada oğlanın buz gibi bakan gözleri fazlasıyla net bir şekilde belli oluyordu. mavi gözlerini kıza doğrultmuş hiçbir duygu ibaresi taşımaksızın onu dinliyordu.
"ne oldu?" diye sordu max okumayı durdurunca.
"bunu sana daha önce hiç sesli okumadığımı fark ettim." dedi kız mahçup bir ifadesi vardı.
"evet ama durmana sebep olan şey bu değildi, değil mi?"
max oflayarak gazeteyi kapattı ve yan tarafına bıraktı. bacaklarını kendisine doğru çekip kolunu etrafına sardı ve çenesini de dizine yasladı. gözleri loki'nin üzerindeydi. ne diyeceğini bilmiyordu, ona sormak istediği bir soru vardı ve meraktan çatlıyordu adeta ama... emin değildi. kendisini onun yerine koymaya çalışsa da bu gerçekten zordu. sorduğu soru ona bir şey hissettirmeyecekti muhtemelen ama bir insan olarak oğlanın da bir zamanlar yaşadığını bilmesi işlerini baya zorlaştırıyordu.
"sen de bana hiç, senin gözünden bahsetmedin bu olaydan. sen anlatmazsan adaleti sağlayamam ki. en büyük tanığım sensin."
"senden başka kimse bunu bilmeyecek."
max dudak büzdü. "ikimiz bileceğiz. yetmez mi?"
loki gözlerini yere indirdi. "bana haberin hepsini okursan sana yanlışları söyleyebilirim."
max kendi kazdığı kuyuya düştüğünü hissetti ancak bu onu şaşırtmadı. loki muhtemelen bir hayalet olmadığı zamanlarda da ondan kat kat zekiydi. isteksiz de olsa yanına bıraktığı gazeteyi eline aldı tekrardan. loki'nin buna hakkı var mıydı, pek emin değildi çünkü sonuçta ölmüş insanlar kendileri hakkında yazılıp çizilen şeyler hakkında bilgi sahibi olmazdı. gerçi o ikisi arasındaki iletişimin kurallarını yine o ikisi koyabilir demekti bu aynı zamanda. gazete hışırtısı son bulup sayfayı açtığında max tekrardan çocuğa baktı. beklenti denebilirdi oğlanın gözlerindekine. hareketleri ve cümleleri hiçbir duygu barındırmadığında bile gözlerinde bazen, çok küçük anlarda bir şeyler gördüğünü seziyordu max.
sıradaki cümleye göz gezdirdiğinde yutkundu max. böyle haberleri okumak kalbine ağrılar saplanmasına sebep oluyordu, şimdi ise okuduğu haberdeki kurban tam karşısında dururken hissettiklerine bir anlam yükleyemiyordu. kalp ağrısı, sırt ağrısı, ağlama hissi, boğazına sıralanmış düğümler... hepsi tek bir koldan toplanmış tekmeler atıyordu bedenine. derin bir nefes aldı ve tekrardan yutkunup devam etti okumaya. "vücudunun 14 farklı yerinden bıçaklanan l. f.'nin üzerinde pek çok darp izine de rastlandı." gözlerinin ucuyla çocuğa baktı ve tekrar gazeteye döndü. "kaldığı yetimhane aile kayıtlarının olmadığını ve bir adli tıp raporu istemediklerini belirttikleri l. f.'nin naaşı kimsesiz mezarlığına gömüldü- yeri hakkında bilgi yok."
"beni gömdükleri yeri sonra da konuşabiliriz max ama sen okumayı tamamladıktan sonra."
max ona baktı. "tamamladım-" kaşlarını gerçekten mi der gibi kaldırdı loki. "bazen beynimi okuyorsun gibi geliyor."
"devam et max," sesi yumuşacık bir tondaydı. kendisine emir verilmesinden hoşlanmayan max onun bu devam et, söyle, anlat gibi tek kelimede bitirdiği taleplerine hiç ama hiç sinirlenmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
phantom pain "loki au"
Fantasybir gün öldüğünde cehenneme gideceğinden emindi. emin olmadığı hatta aklına bile gelmeyecek tek ihtimalse kendisini tozlu bir dolabın içinde bulmaktı. kimsesiz çocuklar mezarlığının kapıları yalnız çocukların dolaplarına açılıyordu.