Güçlü Kadına 'Merhaba'

165 6 2
                                    

Havanın çok güzel olmasına rağmen her defasında yaptığı gibi yine arkadaşlarının teklifini reddetmiş zengin evinde tabandan tavana kadar olan penceresinin karşısındaki tek kişilik koltuğuna oturmuş bir elinde sigarasını parlatıcı sürülmüş dudaklarına götürüyor diğer elinde ise Küçük İskender'in kitabını okuyordu Ada.

Seneler sonra bile babasının yaptıklarını unutamayıp sürekli aklında yenileyerek aynı satırı on beş kez okumayı başarmıştı. Kafasını dağıtmak için kitabı yavaşça kapatıp yerinden doğruldu. Ince ve uzun parmaklarının tuttuğu sigarayı içine çekti ve pencereye yaklaştı.

Her yer yemyeşil ve kadın yine yalnızdı.

Biraz rahatlamak için odasına çıkıp banyo hazırlığı yapmaya başlamıştı ki sessiz evinde bir sesle irkildi. Etrafına bakındı ve çalan telefonunu aradı. Saten yatak örtüsünün üstüne oturup telefonu açtı.
- Ada Hanım, nasılsınız bugün?

Ve o iğrenç ses. Sabah sabah bu sesi duymak zorunda mıydı?

- İyiyim. Ne istiyorsunuz?
-Aşk olsun Ada Hanım illâ bir şey istemek için mi arayacam?

Arayan üvey annesinin yeni kocası Tekin Bey'di. Babası öldükten sonra hem Ada'ya kalan mal varlığına hem de güzelliğine konmak için çabalayan iğrenç herifin tekiydi.

- Evet.
-Neyse lâfı fazla uzatmayacağım. Bugün çok güzel bir tiyatro gösterisi var efendim, bana eşlik edersiniz diye düşünmüştüm.

Tabii ki de eşlik etmek istemiyordu ancak eşlik etmeyip tüm gün kapısında nöbet tutması yerine yaklaşık iki saat yanyana oturup bu işkenceyi en kısa şekilde bitirmek istediği için kabul etti.

-O halde saat yedide evinizden alacağım sizi.
-Görüşürüz.

Telefonu kapatıp hazır olan banyosuna gitti ve ılık suyun altına bıraktı kendini.
Yaklaşık bir saat kadar suyun içinde kaldıktan sonra kalktı ve yatağa uzandı. Beyazlarla dekor edilmiş odasında çift kişilik yuvarlak yatağın mor saten örtüsüne bıraktı kendini. Çok geçmeden uyuyakalmıştı bile. Mavi gözlerini yummuş, ince bacaklarını, ince beline doğru çekmiş ve bakımlı ellerini yastığının altına koymuştu.

Baba yapma, yeter yapma. Bıktım sen ve senin metreslerinden. Annem bunların hiçbirini hak etmiyor ama sen! Sen her pisliği hak ediyorsun.

Kan ter içinde uyandığı uykusunun şokunu bir an atamadı. O günü. Her gün, o günü yeniden yaşıyordu. Annesinin ölüm sebebi olan, babasının ölüme 'merhaba' dediği o günü her gün yeniden yaşıyordu.
Yavaşça kalktı ve saate baktı. Saat altı olmuştu.
Hemen beyaz ve üç kapaktan oluşan, boydan boya aynalı gardrobunun yanına gelip giysilerine bakmaya başladı.
Siyah, dar ve hemen dizinin altında biten, göğüs kısmı kare şeklinde açık olan kalın askılı, sade elbiseyi alıp giydi. Altına siyah stilettolarını giyip saçını dağınık bırakmıştı. Kırmızı rujuna baktı ve sade makyajını hafif bir parlatıcı ile tamamladı. Kırmızı ruju süremedi. Annesinin sözü aklına gelmişti.

Eğer bir gün kırmızı ruj sürmek istersen aynaya bak kızım. Güçlü olup olmadığına bak. Güçlüysen sür, dolgun dudakların bağırsın karşındakine 'ben neler gördüm sen de kimsin' diye. Güçlü değilsen sürme kızım. Utandırma sessiz kalan dudağını.
Çünkü kırmızı ruj güçlü kadınların harcıdır.
Hazır olduğunu hissettiği anda dışarıdan gelen bozuk korna sesini duydu ve istemeye istemeye ama bir an önce bitmesi umuduyla hemen dışarı çıktı. Incelikten kırılacak olan naziklik abidesi(!) Tekin Bey, uzun boyu, kaslı göğüs ve kollarıyla Ada'nın karşısında duruyordu. Açık kahverengi gözleri ve pürüzsüz sıfatıyla Ada'ya bakıyordu. Evet, Tekin Bey hemen hemen her kadının istediği gibi bir erkekti ancak Ada, o lanet herifin nasıl bir mal olduğunu bildiğinden asla taviz vermiyordu.

Tekin Bey, Ada'ya yaklaştı ve nazik bir şekilde Ada'nın yumuşak bakımlı elini tutup, sağ ayağını hafif kırarak arkaya koydu ve sıcak nefesiyle küçük bir öpücük kondurdu. Ateşli ve içinde binbir fesatlık geçen gözleriyle Ada'ya baktı.

- Çok şıksınız âdeta gözlerimi kamaştırıyorsunuz.

Yılışık herif ne olacak.

- Gözleriniz kamaşırken araba kullanmanız pek sağlıklı değil efendim isterseniz gitmeyelim.

- Ah, Ada Hanım, yine çok şakacısınız.

Allahım bu herif ne kadar aptaldı böyle.

Ada, cevap vermeden arabaya bindi. Ve beklemeye başladı. Tekin Bey, tüm pişkinliğiyle direksiyona geçti ve saçma saçma gülümsemeye başladı.
Yollar bitmiyor, zaman geçmiyordu. Tekin Bey ise bu zamanı radyodan açtığı saçma müziklerle geçirmeye çalışıyordu.
Allahım bu nasıl bir işkenceydi.
Sonunda oyunu izleyecekleri sahneye gelmişlerdi. Ada, hemen indi ve oyun saati gelene kadar oyalanmak için bir sigara yaktı. Oyunun başlamasına on beş dakika vardı.

Allahım bu nasıl bir kadındı böyle. İncecik parmaklarındaki sigarayı görenin, tiryaki olma sebebiydi resmen. Parlatıcı ile parlayan dolgun dudaklarına götürüp sigarayı şehvetle içine çekişi.. Bu kadın. Onun olmalıydı. Hem güzel hem zeki hem zengin. Bu kadın farklıydı.

Oyun saati gelmişti ve anons yapıldı.
'Oyunun başlamasına beş dakika var. Lütfen tüm seyirciler içeri.'
Emir mi veriyor rica mı ediyor belli olmayan anonstan sonra içeri geçtiler ve beklemeye başladılar. Işıklar kapandı ve perde açıldı. Kadın oyunu, adam onu izliyordu.
Tekin Bey her fırsatta Ada'nın elini tutmaya çalışarak, Ada her seferinde kaçmaya çalışarak oyun bitti. Ada hemen kalkıp saatin geçtiğini ve eve gitmesi gerektiğini söyleyip başka bir teklifin temelini yıktı.

Sahneden çıkıp arabaya bindiklerinden beri tek kelime etmediler.

Bir dakika o da neydi öyle? Bu yol Ada'nın evine giden yol değildi ve neden durmuştu.

-Neden durduk?

Içindeki telaşı sesine yansıtmamayı başarmıştı.

-Ada, ben..

Ne oluyordu? Ne olacaktı? Bu seste neydi? Hey bir dakika bu adam kapıları kilitledi bu onun sesiydi.

Tekin Bey yavaşça Ada'ya döndü ve tek bir düğme ile koltukları yatırdı.

-Sen ne yaptığını zannediyorsun? Aç şu kapıyı hemen!

Korkuyordu. Belli etmemeye çalıştı.

-Lütfen bağırma, boşuna kendini yorma.

Aklına annesi gelmişti. Şimdi bu.. Neler oluyordu? Aynı şeyi kendisi mı yaşayacaktı?

Tekin Bey, gömleğini çoktan çıkarmış, kemerini çıkarmaya başlamıştı. Ada, kapıyı zorluyor bağırıyordu ama nafile. Issız bu yerde hiç kimse yoktu. Tekin Bey, Ada'ya iyicr yaklaşmış sıcak nefesini veriyordu. Ada'nın korkan titrek nefesini yüzünde hissettikçe ürperiyor erkekliği kabarıyordu. Ada, bunu her hissettiğinde ürkek bir kuş gıbı küçülüyordu. Iğrenç herif, Ada'nın tüm çırpınmalarına rağmen durmuyor Ada'nın boynunu emiyor, saçını dağıtıyor ve üstünden kalkmiyordu. Herif yetinemiyordu daha fazla daha fazlasını istiyordu. Ada'nın ustundekileri bir hamlede çıkarmıştı. Şimdi ise o bembeyaz pürüzsüz vücuduna ve aglamaktan makyajı akıp, gözleri kızaran yüzünde bakıyordu. Ne yazık ki hayvan durmadı.
Vücudunu yalamaya, öpmeye başladı. Son olarak iyice aşağı indiğinde durdu. Şuan sadece Ada'nın çırpınmaktan yorulduğunu belli eden hızlı nefes alıp verişinin sesi vardı. Herif iyice etkilendi ve son hamlesini Ada'nın 'hayır' çığlıkları içinde yaptı. Arabanın koltuklarına kan damlaları yerleşmişti. Iğrenç herif zevkinden dört köşe giyinirken Ada, utanç ve acıyla ağlıyordu.

KIRMIZI RUJUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin