Arden.

85 5 7
                                    

Evin verandasında babamı bekliyorum. Yine. Bu ev önceki evimize nazaran daha küçük. Bahçesinde köpek kulübesi görmem Maya'yı özlememe neden olmuştu. Maya köpeğimin ismiydi. Babam eşyalarla beraber geliceğini söylemişti ama Maya hala ortalıkta yoktu. Babamın merdivenlere bıraktığı kutulara göz atıp "DİLA" yazılı olanı kapıp arka bahçeye doğru yürüdüm. Babam arkamdan "Dikkatli ol!" Diye bağırdı. Annemin ölümü sonrası bana daha çok ilgi göstermeye başlamıştı. Benim de öldürürmemden korkuyorda olabilirdi.. Bende korkmuyor değildim. Annemin katilini aptal gibi İstanbulda polislere bırakıp gelmiştik. Polisler yakalayamayacak ve bırakacaklardı. Ve katilin eseri sozsuza dek toprak altında yatacaktı. Bahçeyi görünce elimdeki kutu düşüyordu ki , tek dizimi kaldırıp sabitledim. Küçük mü demiştim ben? Biz bu evde kocam ben çocuklarımın torunlarıyla bile birlilte yaşardık. Hava kararmaya başladığı için bahçenin ve havuzun içindeki lambalar yakılmıştı. Evin içini görmek için cama yaklaştığımda neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Diğer evimizi annem döşediği için sadece beyaz renkleri barındırıyordu. Ama bu ev daha çok kahve tonlarından ibaretti. Cam kapıyı çekerek içeri girdim. Salon kahve tonlarından ibaretti. Diğer odalara göz attıktan sonra kendimi "Oha." Demekten alıkoyamamıştım. Ne kadar böyle yerlere alışık olsamda , bu ev tam istediğim gibiydi. Yukarı kata çıkıp odamı aramaya başladım. Pembe kapılı bi oda gördüm. "Hadi ama baba . Şaka mısın ?" Diye homurdandım. Gerçektende pembe kapı neydi yahu? Kapının kolunu indirip odaya girmemle kutumun düşme zamanı eşdeğerdi. Duvarlarda annemin fotoğrafları , yerdede annemin kıyafetleri saçılmıştı. İçerisi annemin parfümü kokuyordu. "Dila hemen çık oradan! Derhal!" Babamın kükremesiyle yerimden sıçradım. "Baba? Bunlar ne ?" Sesimin kısık çıkmasına engel olamamıştım." Dila , dışarı çıkarmısın ?" Babamın daha fazla bağırmasına tahammül edemediğim için dışarı çıktım. Kapının sağına doğru yürüyüp yere çöktüm. O kadar uzun süre duvara baktım ki. Babamın yanıma oturduğunu farketmemiştim. "Sencede annemin ölümünü atlatamadan yeni bi şehire taşınıp yeni bir hayata başlamamız , çok saçma değilmi baba ?" Babam ilk başka takmadı gibi. Ama sonradan kafasını çevirip ayağa kalktı. "Yarın okula kaldığın yerden devam ediyosun seni uyandırırım." Oha artık! Bari 2 gün izin verseydi. "Ne ? Hemen okula başlamak mı ? Annem öldü benim baba annem!" Merdivenlere doğru yürürken söylendi. "Benimde karım öldü Dila. Umurumda değilsin."
-
Sabahın 7'sinde babam tarafından kaldırılmak yerine , iğrenç alarmla kalkmayı tercih ederim. Yorgan çekmek nedir ya ? Kalkıp işlerimi hallettikten sonra üzerimi giyindim. Geleli 2 gün olup (!) hemen okula başladığım için kıyafet alamamıştık. Babamla muhattap olmadan uzama umuduyla yere yatıp mutfağa kafamı uzattım. Mutfakta 6 tane ayak vardı. Ve sanırım 4'ü patiydi! Koşarak mayayı kucakladım. Mayayı alıp salona geçtim. Çok özlemiştim 2 günde. Aslında İstanbul'daki herkesi özlemiştim. Tam maya mayışmış uyuyacakken , tabiki herşeyi mahveden yine babam oldu. Mayayı öpüp babamın yanına gittim. Ceketini giyiyordu. "Baba , kahvaltı ?" Babam yakasını düzelttikten sonra ayakkabılarına uzandı. "İlk günden geç kalmanı istemeyiz değilmi ?" Kahvaltı yapmadan dışarı çıkınca kendimi boş hissediyordum. Ve babamda bunun oldukça farkındaydı. "Ama baba kahvaltı yapmadan dışa-" Sözüm yarıda kesildi. "Dila , arabana geçip GPS'ini ayarla ve beni takip et." Cevap vermeden arabama ilerledim. Okul evimizden 20 dakika uzaklıkta falandı tahminen. Babam çıkışta eve gitmem gerektiğini , geç geleceğini söyleyip basıp gitti. Okula girip müdürün odasını aramaya başladım. İlk katta okulun reklamları ve memur odalarından başka birşey yoktu. 2. Kata çıkıp etrafıma bakındım. Herkes dersteydi. Kantinin yan tarafında yere çökmüş tavana bakan garip (!) bir çocuk vardı. Yanına gitmekle kararsız kaldım. Sonra kaybolmak istemediğimi hatırlayıp çocuğun yanına ilerledim. "Merhaba , ben Dila. Birşey rica edebilir miyim?" Çocuk ilk başta sağa baktı , sonra sola bakıp beni gördü. "Git başkasıyla uğraş , çömez." Çömez mi ? Ciddi misin ? "Çömez mi ? Senden pek küçük olduğumu sanmıyorum. Ve yeni olmam , herneyse. Müdürün odasını gösterip okulu gezdirmeni isteyecektim . Barzo!" Çocuk bana bakıp yaklaşık 1 dakika boyunca güldü. Yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum. Gözleri o kadar kısıktı ki , gözlerinin rengini ayırt edememiştim. "Barzo mu?   Küçük olduğun yada yeni olduğun için sana çömez demiyorum. Çömez demeyi seviyorum , çömez." İlk günden kavga etmek istemediğimden ters yöne doğru yürümeye başladım. Tam köşeyi dönecekken , adını bilmediğim çocuk seslendi. " Arden." Arden mi ? Neyden bahsediyordu bu ? Arkamı dönüp hafif sesimi yükselterek konuştum. "Yine ne diyorsun ya ?" Kafasını kaldırıp bana baktı. "İsmim Arden. Ve şuan tam müdürün odasının önündesin çömez."

Kimsin Sen ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin