0.2

34 4 0
                                    

"Pekala..."

Doktor son kez çantasını kontrol etti, bölüme adepte olabilmek için okuduğu kitapları gözden geçirdi, sonrasında aynanın karşına geçti.

"Bunu yapabilirsin, Haruno. Her zaman yaptın!"

Yanaklarını tokatladı, saçını eliyle bir kez daha taradı ve en güzel gülümsemesini takındı.

"Harika olacağım."

Saygı duyduğu adamdan paragöz damgası yiyince, akıllanmıştı Sakura. Adamın yerine girdiği ameliyatları, sadece onun hastaları için kaldığı mesaileri hatırladıkça küfrediyordu. Hem o palavracıya, hem de kendi saflığına.

Onuru kırılsa dahi, bir kaç hafta daha idare etmişti, hastaları önemliydi genç doktor için. Bu süre zarfında gece gündüz çalışmış, varını yoğunu ortaya koyarak uzmanlık sınavına girmişti. Kariyer değiştirmek her ne kadar zoruna gitse de, sonuçta uzun zamandır anjiyoda çalışıyordu, kabullenmesi gerektiğini biliyordu.

Hastaneye varana kadar metroda süründü, ve şansı onu yüz üstü bırakarak doğru düzgün uyumadığı bir haftanın hıncını aldı. Uyumak o an düşündüğü son şey olsa dahi, ineceği durağın üç durak ilerisine kadar ölü gibi uyumuştu. Kalkar kalkmaz sinirle lanetler okudu uykunun tatlı kollarına. Üç durak geri koştu, hastaneye geldiğinde bitikti.

Hızlıca geldiğini bildirmek için kartını okuttu, sonrasında aldığı uykunun onu canlandırdığını umarak yeni bölümüne yürüdü.

.

"Hayır, kahveni öğütmek için bıçak kullanamazsın..."

Sıkıntıyla iç çekti doktor. Saatine baktı, ardından meslek hayatında ilk defa molasının bitmesi için Tanrı'ya yalvardı. Ne yazık ki, bugün onun günü değildi.

"Saçların ne güzelmiş kızım, ne diye boyuyorsun? Eskiden benimkiler de gürdü böyle, bir güzel ördürürdüm. Şimdi bak halime!"

Sakura kadına hafifçe gülümsedi, bekleme salonundakiler neden bu kadar konuşkandı? Kadına sert bir şekilde saçlarının boya olmadığını söyleyeceği sırada asistanı yanında belirdi.

"Sakura-san, Tsunade-sama sizi çağırıyor!"

Doktor hızlıca doğruldu, içinden zafer nidaları atmak gelse de sakince baktı asistana.

"Odasında mı?"

"Evet efendim, odasında."

Koridorun başına kadar yavaş yavaş yürüdü. Ardından derin bir nefes alıp koşmaya başladı. Sarı saçlı doktorun gözdelerinden olduğunu biliyordu. İki aydır çalışıyordu, ancak defalarca kez odasına davet edilmişti! Kadın neşeli biriydi, biraz fazla içiyordu ancak ikili gayet iyi anlaşmıştı. Tsunade, başhemşire olabilecek potansiyele sahip olsa dahi, bölümünü sevdiği için pek sıcak bakmıyordu buna. Kim bilir, belki gözü daha yükseklerdeydi. Sakura o yaşlı adam yerine bu cazibeli kadının yükselmesi gerektiğini düşündü.

Odaya varınca durup soluklandı biraz. Ne için çağırılmıştı? Hasta mı getirilmişti, yoksa sohbet için miydi? Belki de sarışın kadın sadece içmeye çağırmak istemişti. Sakura yavaşça kapıyı çaldı.

"Gir!"

Doktor içeri girip yavaşça kapıyı kapadı. Ardından bölüm başkanının önündeki koltuğa oturdu. Orta yaşlı kadın sake bardağını bırakıp gülümsedi.

"Günaydın, Tsunade-sama."

Kadın dudağını bükmeden önce elini sinek kolavar gibi salladı.

"Boşver sen günaydını, şu zırdeli yine mi bıçak istedi?"

Sakura güldü. Elini saçlarına atıp biraz karıştırdı.

"Evet, kahve öğütmek içinmiş bu sefer. Öyle dedi yani."

Tsunade güldü, bardağına biraz daha sake koyarken kısa bir sessizliğe neden oldu. Doktor bir yandan konuya girmesini beklerken, bir yandan sake dolu şişeye bakıyordu. Hastaneye sokuluyor muydu böyle şeyler? Kendi kendine gülümsedi, bu kadın tuhaftı. İyi anlamda.

Bardaktakini yudumlarken bakışlarını genç doktora döndürdü sarışın. Sonrasında boştaki eliyle masanın altından bir dosya çıkarıp masaya koydu. Sakura dosyaya boş boş baktı bir süre, sonrasında daha yaşlı olana döndü. Almak için izin bekliyordu.

Sarışın kafasını onaylar anlamda sallayınca dosyayı aldı.

"Hyuuga Hinata?"

"Dün getirildi, intihar girişiminde bulunduğu için gelmişti ancak Shizune'yle yaptığı seanstan sonra tek sorunun bu olmadığı anlaşıldı."

Sarışın, bardağı bırakarak ciddi bir şekilde doktora döndü. Sakura gergince yutkundu, kadını daha önce böyle görmemişti.

"Kız kardeşiyle görüştüm, annesi kısa zaman önce vefat etmiş. Babasının geri kafalının teki olduğunu söyledi. Onu buraya getirmeye pek sıcak bakmıyormuş, sadece deli hastanesine kapatılması gerektiğini düşünüyormuş."

Sarışın sıkıntıyla başını salladı. Sakura dosyayı inceledi, Hyuuga Japonya'nın prestijli klanlarından olmasına rağmen yöneticilerinin pek hoş insanlar olmadığını biliyordu. Ancak klan şirketinin parlak zekası öldüğünden beri, gölgede kalan bu klanın yöneticilerinin daha yumuşak olduğunu duymuştu. Her söylentiye inanmaması gerektiğini düşündü. Sarışına bakarak devam etmesini bekledi.

"Ailesiyle sorunları var, özellikle babasıyla. Şirketin başı Hiashi, kızından hiç haz etmiyor."

Dişlerini gıcırdatarak sakesinden bir yudum daha aldı, sonrasında doktora eğilerek kulağına fısıldadı.

"Hyuuga Neji'nin ölümünden onun sorumlu olduğunu savunuyor."

Gencin yeşil gözleri irileşirken geriye yaslandı, ardından devam etti.

"İşin kötüsü, o da babası yüzünden böyle düşünüyor. Kardeşi hariç klan ona sırtını dönmüş durumda. Rahatsızlığı ve ölüm ile alakalı bilmen gerekenler dosyada."

Dosyayı işaret ederek boğazını temizledi, hafifçe gülümseyerek pembe saçlıya döndü.

"Artık senin hastan, senin bu işi en iyi şekilde yapacağına eminim. Bir arkadaşın ricası o yüzden ona iyi bak, olur mu?"

Sakura kadının gözlerinin içine baktı, katil olduğu düşünülen birine doktorluk yapması mı gerekiyordu? Ona beklentili gözlerle bakan kadını gördükçe bedeninin soğuduğunu hissetti. Sertçe yutkunarak bakışlarını kaçırdı.

"Pekala, Tsunade-sama."

"İşte benim kızım!"

Kadın gereksiz bir heyecanla bağırırken ellerini coşkuyla salladı.

O sırada Sakura nasıl bir belaya bulaştığını düşünuyordu.

__

𝗺𝗿𝘀. 𝗱𝗼𝗰𝘁𝗼𝗿 - 𝘀𝗮𝗸𝘂𝗵𝗶𝗻𝗮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin