3- Seni Hiç Bırakmıcam

366 32 32
                                    

Ertesi Gün

Doktorun odasındaydım. Dumana çok fazla maruz kaldığım için burada dinlenmem gerektiğini söylemişlerdi. Yangının nasıl ve neden çıktığını hala kimse bilmiyordu. Kapının yavaşça açıldığını fark ettim. Geleni gördüğümde şaşırmıştım. Bu Carl'dı. Elinde bir buket çiçek vardı. Kapıyı kapattı ve bana doğru adımlarını attı. Öylece bana bakıyordu. Anlam vermeye çalışıyordum bu bakışlara. Diğer yandan da onunla yakın olmak istemiyordum çünkü artık başka birisini seviyordu. Buna rağmen elinde çiçekle odama gelmesi sinirlerimi bozmuştu. Uzun bir bakışın ardından "Selam" dedi. "Selam" diye karşılık verdim. İki yabancı gibiydik. "Sana bunları getirdim. Papatya seviyorsun diye. Geçmiş olsun." dedi ve yanıma yaklaştı. Yatağıma oturdu. Öylece onu izliyordum. Çiçekleri başucumdaki sehpaya koydu. Birden beklemediğim bir hamle yaptı ve yatağın üzerinde duran elimi yavaşça kendi eliyle tuttu. Şaşkın bir şekilde ona baktım. Daha fazla içimde tutamayarak "Carl senin sevgilin var." dedim ve elimi çektim. Bana baktı. Başını aşağıya eğdi. Yavaşça yataktan kalktı ve hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp gitti.

Masaya koyduğu çiçeklere baktım. Elime aldım ve onları burnuma götürdüm. Koklarken kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Onu ne kadar özlediğimi fark ettim...

Anı

Carl elimden tuttu ve ormana doğru yol aldık. Ne zaman bunalsak gittiğimiz yer orasıydı. Yıkılmış bir ağacın ucuna oturduk ve sırtımızı ağacın gövdesine yasladık. Carl kenarda duran papatyalardan kopardı. Onlarla birşeyler yapmaya başladı. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Gülerek "Carl ne yapıyorsun?" dedim. "Sabırla beklee!!" dedi ve işine devam etti.

Elinde tuttuğu taca birlikte bakıyorduk. Elimden tutup beni ayağa kaldırdı. Nazik bir hareketle tacı başıma taktı. Gülümsedim. Ellerini yanaklarıma koydu ve dudaklarımızı birleştirdi. Huzur içindeydim. Uzun bir süre öyle kaldık. Dudaklarımızı ayırdıktan sonra birbirimize baktık. Gülümsedi. Okyanus mavisi gözleriyle bana bakıyordu. Başparmaklarıyla yanağımı okşadı ve daha sonra "Prensesim." dedi. Çok hoşuma gitmişti. Tekrar güldüm. "Seni hiç bırakmıcam." dedi.

------------------------------------------

"Seni hiç bırakmıcam..."

O gün söylediği söz kulaklarımda yankılanıyordu. Çiçeğe sarılarak ağlamaya devam ettim. O sırada camda birisinin hareket ettiğini fark ettim. Gözlerimi oraya odaklamaya çalışırken o kişi gitmişti. Fazla umursamadım ve yavaşça yatağa kıvrılıp Carl'ın bana getirdiği çiçeğe sarılarak uykuya daldım.

1 hafta sonra

Neredeyse iyileşmiştim. Carl ile aramız olduğu gibiydi. O gün elimi tuttuğundan bu yana birşey değişmemişti aslında. Hala mesafeliydik ve ben sarılmamızı, kokusunu, gözlerini, öpüşmemizi herşeyden çok özlemiştim. Her akşam onun için ağlasam da bu birşeyi değiştirmeyecekti. Ben onu sevmeye devam edecektim o da Chloe'yi.

Kahvaltı için Rick'in sesini duyduğumda toparlanıp onun yanına gittim. Bana bakıyordu. "Bu akşama doğru uzun bir keşif için Nate, Glenn ve ben 4 günlüğüne buradan ayrılacağız. Nate kızını burada bırakmak istemediği için Chloe de bizimle gelecek. Sen daha tam iyileşmediğin için seni götürmeyeceğim. İtiraz etmeni de istemiyorum ve güzelce dinlen lütfen." dedi. Yanıma yaklaştı ve bana sarıldı. Ben de ona sımsıkı sarıldım ve "Tamam baba. Lütfen dikkatli olun." dedim. Başını salladı.

Güneşin batmasına az kalmıştı. Onları yolcu etmek için kapıya yöneldiğimde Carl'ın da orada olduğunu gördüm. Carl'a dikkatli baktığımda boynunun etrafının çizgi şeklinde hafif kızarmış olduğunu fark ettim. Rick'e tekrar sarıldım. Benden sonra Carl da ona sımsıkı sarıldı. Daha sonra da Chloe Carl'a yapıştı. Dudağına uzun bir öpücük kondurdu ve "Görüşürüz sevgilim." dedi. Carl ise hiçbir şey söylemeden sadece ona baktı. Bu manzaraya daha fazla katlanmak istemediğim için başımı başka tarafa çevirdim. Resmen gözlerim önünde Carl'ı öpmüştü. Eskiden olsa bu ben olurdum.

Rick ve ekip gideli 1 saat olmuştu. Yatağımda oturmuş bir vaziyette gözyaşlarıma boğulmuştum. Yine Carl'ı düşünüyordum. Tam o sırada kapının zilini duydum. Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Gözlerim şişmişti. Umarım gelen Daryl değildir diye geçirdim içimden çünkü milyon tane soru soracaktı beni bu halde görürse. Kapıyı açtığımda çok şaşırdım. Gelen Carl'dı. Şaşkın bir vaziyette sulu gözlerimle ona bakarken "İyi misin? neden ağladın?" dedi. Cevap vermedim ve öylece bakmaya devam ettim. Cevap vermeyeceğimi anlayınca "İçeriye girebilir miyim? konuşmak istiyorum." dedi. Yine cevap vermedim. "Lütfen." dedi. Geriye doğru çekildim ve içeriye adımını attı. Kapıyı kapattım. İçeriye doğru ilerledi ve koltuğun önünde durdu. Karşılıklı bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Gözlerimin içine bakıyordu. Ben de onunkilere. Ellerini yavaşça yüzüme götürdü. Yanaklarıma yerleştirdi ellerini. Başparmaklarıyla sildi gözyaşlarımı. Gözlerimi kapattım. Birden bedenlerimizin birleştiğini hissettim. Bana sarılmıştı. Kolları sımsıkı bir şekilde belimdeydi. Burnunu omzuma, saçlarımın olduğu kısma gömmüştü. Ben ona kollarımı sarmamıştım fakat huzur içerisindeydim. Tüm gün böyle kalabilirdim.

Uzun süre o şekilde kaldık. Bedenlerimiz ayrıldıktan sonra bana baktı ve birden "Artık dayanamıyorum. Herşeyi anlatıcam." dedi. Merakla onu izliyordum. Hiç duraksamayacak bir şekilde birden konuşmaya başladı.

"7 Mart günüydü. 2 yıl önceydi. Sen de hatırlarsın. Zaten ikimiz de nasıl unutabiliriz ki? Gözümden vurulduğum an bilincim gitmişti. Gözlerimi başka biryerde, senden uzakta açmıştım. Bir kolum yattığım yatağın başlığına bağlıydı. Olayın şokuyla etrafı inceledim. Aynı zaman da bir gözümün artık görmediğini, olmadığını fark etmiştim. Sana bir daha gözlerimle bakamayacak olmak beni yakmıştı. Bunların şokunu daha atlatamamışken odaya bir adam girdi. Yanıma oturdu. "Selam çocuk." dedi. Kendimi hırpalayarak "Bırakın beni hemen!" dedim. Yanınıza gelmem lazımdı. Ne durumda olduğunuzu bile bilmiyordum. Seni bulana kadar tek düşündüğüm ne yaptığındı.
Sonunda izini bulmuştum. Bu adam Nate. Kızı bana aşık olmuştu. Benim ise tek sevdiğim kadın sendin. Senden başkasını düşünemiyordum bile. Nate beni tehtit etti. Eğer kızı ile sevgii olup hayatımın geri kalanını onunla geçireceğimi kabullenmezsem seni ve Rick'i öldüreceklerini, Seni de bir daha asla göremeyeceğimi söylediler. Kabul etmek zorundaydım. Ya ben ölücektim, ya sen, ya da birbirimizden uzak ölecektik. Tabiki de bunu kabul ettim. Çünkü 2 yıl sonra seni görebilecektim ve kokunu, yüzünü,gözlerini, saçlarını, dudaklarını, seni çok özlemiştim. Size anlatmak için basit bir hikaye uydurdular. Bu pislik oyuna seninle kavuşabilmek için uymak zorundaydım Jess. Seni gerçekten çok özlemiştim ve sensiz geçen her günüm daha da acı verici oluyordu. Sensiz nefes dahi alamıyordum artık.
Nate buraya geldiğimizden beri beni tehtit etmeye devam etti. Sana yaklaşmama asla izin vermiyordu. Senin önünde o kızla birlikte olmak, onunla öpüşmek, senin dudaklarından başka dudaklara değmek inan bana beni 10 yerimden bıçaklıyordu. Dayanamıyordum artık. Dün gece Nate'e gidip sana olanları anlatmak istediğimi, daha fazla dayanamadığımı söyledim. Benim boğazımı sıktı ve eğer böyle birşey yaparsam Hilltop'u ateşe vereceğini, beni, seni ve tüm diğer sevdiklerimi yaşatmayacağını söyledi. Ben senin için bu riski göze almaya hazırdım ve doğru zamanı bekledim. Şuanda burada değiller fakat eğer öleceksem sana bunları anlatmadan ölmek istemiyordum.
Her geçen gün yüzünde bana karşı olan nefretini izlemek bana acı veriyordu. Beni ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Yine de birbirimize kavuşamamak, dudaklarımızın birbirinden uzak kalması dünyanın sonu gibiydi adeta. Seni çok özledim Jess. Seni çok özledim sevgilim. Beni affedebilecek misin? sana yaşattığım her geçen günün acısı için."

Söyledikleri karşısında adeta ruhum ve bedenim birbirinden ayrılmıştı. Ben böyle birşeyi hiç beklemiyordum. Dayanamayıp güçlü bir şekilde ağlamaya başladım. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Birden ona sarıldım. Birlikte o vaziyette yere düştük. Sarılmaya devam ettik. Yüzünün her zerresini öpüyordum. Özlem duyduğum o kokusunu içime çekiyordum. Ağlamaya devam ederken "Ben de seni çok özledim sevgilim." dedim. Saçlarımı okşarken o da benimle birlikte ağlamaya devam etti.

The Walking Dead- Carl x Jessie 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin