beş

445 50 66
                                    

soobin işten yorgun bir şekilde evine doğru gidiyordu. arabasını kendisi sürüyordu. ailesi ona bir şoför tutmasını söylemişti ama soobin bunu reddetmişti. o kadar da züppe gözükmek istiyordu. kendi eli ayağı vardı. rahatlıkla arabayı sürebilirdi.

arabayı sitenin özel garajına park ettikten sonra büyük çantasıyla binaya doğru girdi. asansör beklerken üst komşusu huening kamal kai gelmişti. bu sefer kai bir farklılık yapmış, kendisi siyahlara bürünmüştü. soğuktan donmuş ve kızarmış burnuyla içeriye girdi.

"selam, bay choi." diye soobin'i güler yüzle karşıladı kai. hafiften titremesi vardı. üzerindeki siyah montunun uçları kar olmuştu. "havalar bugün oldukça soğuk, öyle değil mi?"

soobin kai'nin tatlı suratını görünce gülmeden edememişti. sevimliydi. çok sevimliydi. "evet. haklısınız."

"işten mi geliyorsunuz?" kai merakla sordu. soobin'in elindeki çalışma çantasını ve üzerindeki montun takım elbiseyi görünce sordu. yüksek katlı bina olduğu için asansör amma geç geliyordu. bu sırada sohbet etmek çok kolaydı.

"evet." diye cevapladı soobin. ne üşümüştü ne de üzerinde bir kar tanesi vardı. "peki ya siz, bay huening? nereden geliyorsunuz?"

"uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımla buluştum."

"bu soğukta mı?"

"evet." kai kıkırdadı. "bazen arkadaşlıklar için böyle şeyler göz ardı edilebilir."

"böyle umursamamazlık yapmayın. soğuğa delikanlılık taslanmaz." dedi soobin. "kendinize dikkat etmelisiniz."

kai daha çok kıkırdadı. bu tatlı flörtleşme hoşuna gidiyordu. "hasta olursam bana bir kase çorba yapar mısınız?"

"çorba fabrikası bile satın alırım." soobin'in verdiği cevapla kai yüksek sesle kahkaha attı. birden çok kötü güldüğünü düşünüp elleriyle ağzını kapattı. utanmış bir şekilde soobin'e bakıyordu. soobin gözleri kısılana kadar gülümsemişti. asansör gelince soobin yana geçerek kai'ye yol verdi.

"çok centilmensiniz." diyerek asansöre bindi. ve 25. kata bastı. soobin için de 24. kata basmıştı. soobin gülümseyerek teşekkür etti.

"bu arada," diye döndü soobin uzun şişme montuyla gözlerinin yanları parıldıyordu. biraz makyaj yapmış gibiydi. minik parıltılar soobin'in gözlerini güzel göstermişti. geriye atılan saçlar soobin'i oldukça harika gösteriyordu. "geçen gün yayınınızı izledim."

kai aniden kırmızıya döndü. gözlerini büyüttü. "nasıl buldunuz?" kekeleyerek sordu. bay choi'nin fikirleri oldukça önemliydi.

"güzeldi." diye yanıtladı soobin. sanki basit bir şey hakkında konuşuyorlar gibiydi. "bu işte yetenekli olduğunuzu belirtmem gerekir. suratınızı göstermeme eyleminiz başarılı. taktir ettim."

"peki ya diğerleri?"

"diğerleri?" soobin tekrarladı. soruyu pek fazla anlayamamıştı. "diğerlerinden kastınız nedir? anlayamadım."

"ben." diye cevapladı kai. "ben nasıldım?"

yavaşça soobin'in katına yaklaşıyorlardı. "seksi ve güzel görünüyordun."

kai'nin yanakları daha da pembeleşti. dudaklarını ısırdı. aynı şu anki gibi seksi ve güzeldi. "teşekkür ederim." ve soobin'in katına gelmişlerdi. soobin iyi akşamlar deyip asansörden iniyordu ki kai tekrardan seslendi. "bay choi, yarın akşam boş musunuz? sizi evimde ağırlamak isterim." kolunu asansör kapısının arasına koydu.

"olur tabii." diye gülümseyerek cevap verdi soobin. "dokuzda?" kai'nin daha önce istediği saati söyledi. kai gülümsedi. "on buçuk nasıl?" soobin'in önceden önerdiği saatti. bu soobin'in gülmesine sebep oldu. "harika."

kai kolunu geri çekti. tekrardan iyi akşamlar diyecekti ki soobin konuştu. "son olarak, bence sizli bizli konuşmayalım. bey'i atabileceğimizi düşünüyorum."

"elbette." kai dudaklarını yaladı. "nasıl istersen."

camboy. sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin