Hayatımızda çoğu zaman gerçeklerden kaçmak ve hayallerimizi yaşamak isteriz. Herkes hayatında belirli dönemlerden geçer. Kötü, sıkıcı, çekilmez ve daha da fazlası.Bazılarımız bu durumlardan kaçarken, bazılarımız da aksine bunu yaşamak ve deneyimlemek için sabırsızlanırlar. Bu kişiler; duygularını yaşamaktan çekinmezler ve bundan gurur duyarlar.
Elimde akşam inceleyeceğim dosyalarla birlikte gelecek olan metroyu bekliyordum. saate baktığımda bir sonrakinin gelmesine on dakika olduğunu fark ettim. çok fazla kişi yoktu. metronun gelmesine daha vardı bu yüzden ileride oturan teyzenin yanına oturdum. fazla durgundu. boş bakıyordu etrafa ve çok yorgun görünüyordu. omzuna dokundum ve "iyimisiniz?" diye sordum. Dokunduğum an onda ki negatif elektirik o kadar hisssedilirdi ki, refleks olarak elimi çekmiştim. Bana cevap vermeden ayağa kalktı ve raylara doğru ilerlemeye başladı. Şaşkın bir şekilde teyzeyi izlerken telefonuma gelen bildirim sesi ile odağımı telefonuma cevirdim.
Aniden gelen metronun sesi ile başımı telefonumdan kaldırdım. tam o sırada teyze raylara atladı. Hemen oturduğum yerden kalktım ama her şey için artık çok geçti. insanlar çığlık atmaya ve metroyu terk etmeye başladı. Anın şokuyla dona kalmıştım.
"olay nasıl gerçekleşti?"
"yanımda oturuyordu, kalktı atladı." Neyi sorguluyordu anlamadım. sıradan bir intihardı.Polis memuru bir kaç soru daha sorduktan sonra olay yerine geri döndü. Tek eve gidebileceğim araçta şuan iptal olduğu için Aras'ı, beni almasını rica etmek için aradım. Beş dakikaya geleceğini söyledi. Bende o gelene kadar internette gezinmeye başladım. İntihar eden teyzenin videosu çoktan internete düşmüştü. Medyanın bu kadar hızlı olması bizim için iyi değildi. Buna ne kadar engel olmaya çalışsakta, çoğu zaman bu mümkün olmuyordu.
"Seni de yordum ama kusura bakma."
"Saçmalama lütfen. Bende kahve almaya çıkacaktım aslında istersen gel beraber bir kahve içelim, sonra bırakırım ben seni." Çok yorgundum ve bir kahveye ihtiyacım vardı. Bu yüzden, bu teklifi tereddüt etmeden kabul ettim.Kahlerimizi aldiktan sonra yürümek için sahile gittik. Gece yarısına yaklaşıyorduk ve çevrede ki insanlar azalmıştı. İkimizde konuşmuyor, suyun sesini dinliyorduk.
"Ne düşünüyorsun?" Aras; şakacı, hareketli, pozitif biriydi. Ama sanki kafasına bir şey takılmıştı ve bu onu huzursuz ediyordu.
"Klasik, davaları düşünüyorum." Evet Aras işine düşkün bir adamdı. Ama sanki onun kafasını kurcalayan başka Bir şeyler vardı.
"Yeni evin nasıl? Alisabildin mi?"
"Evet. Alıştım."
Aras ile biraz daha sohbet ettikten sonra eve geri döndüm. Uyumadan once biraz daha dosya inceledim.Sabah adliyede işlerim olduğu için erkenden kalktım. Üzerime kırmızı bir takım elbise, altına beyaz topuklu bir ayakkabı giyindim. Hazırlandıktan sonda büroya uğradım ve eksik dosyaları aldım.
Çağırdığım taksinin gelmesini bekliyordum. Sabah saatleriydi ve işe gidenler dışında kimse yoktu. Sarhos olduğunu tahmin ettiğim bir adam, kendince bir şeyler soylerek bana doğru gelmeye başladı. Savunmasız bir haldeydim ve etrafta kimse yoktu. Umursamamaya ve o yokmuş gibi davranmaya çalıştım ama üzerime gelmeye devam ediyordu. Daha fazla dayanamadım ve yürümeye başladım. Korkuyordum çünkü kendimi koruyabilecek bir konumda değildim.
Sesi kesilmişti. Gittiğini düşünerek arkamı döndüm. Tam o sırada beni kendine çekti ve elindeki bıçağı boynuma dayadı. Elimdeki dosyalar ve telefonum yere düşmüştü. Anlaşılmayan bir şekilde kulağıma bir şeyler fısıldadı. Korkudan dilim tutulmuştu.
bir el silah sesinden sonra adam beni bıraktı. Arkamı dönüp ona baktığımda baska bir adamın onu vurduğunu gördüm. Saniyeler içerisinde olmuştu bunlar ve neden ben bunlara şahitlik ediyordum.
Nefesimi düzenleme çalıştım. Sarhoş adam kolundan vurulmuştu, o yerde kıvranırken; diğer adam da yere düşen bıçağı uzaklastırmış, adamı bir nevi esir almıştı. Şok içerisinde onları izlerken adam bağırmaya başladı
"Polisi arasana kızım! Neye bakıyorsun, film mi çeviriyoruz burada?" Bence bu yaşananlardan sonra donup kalmam gayet normaldi. Adam daha fazla sinirlenmeden yerdeki telefonumu alarak polisi aradim.
Çok geçmeden polis gelmişti. Sarhoş adamı polis götürürken biz de polis ile birlikte ifade vermeye karakola gittik. Polis aracının icerisinde sessizce yolun bitmesini bekliyorduk. Adam o kadar rahattı ki sanki her gün ifade vermeye gidiyordu.
Saatler sonra karakolda işim bitmişti ve adliyede ki işlerimi tamamlamam gerekiyordu. Bunlardan once o adam gidip teşekkür etmeliydim. Karakolda görevli olan bir polise soracakken onu gördüm. Karakoldan çıkıyordu. Ona yetişmek icin hızlı adımlarla yürüdüm.
"Bakar mısınız?" Diye seslenince durdu. Ya gerçekten çok hızlı yürüyordu ya da ben yavaştım. Sessizce bana döndü. Nefesimi toparlayıp konusmaya başladım
"Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardınız."
"Mesleki olarak yapmam gerekeni yaptım. Önemli değil."
Ben cevap vermeden arkasını döndü ve gitti. Peki, zoru oynuyordu. 'ben zor biriyim. Havalıyım, mükemmelim!" Diyordu kendince. En nefret ettigim erkek profili!
Adliyede işlerimi hallettikten sonra büroya döndüm. Bilgisayarda eksikleri tamamlarken telefonum çaldı. Arayan Gökçe hanımdı. Kendisi eşinden boşanıyordu ve bende onun avukatıydım. Son duruşmadan önce konuşmak, bilgi almak istediğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ GELECEK
Teen Fiction"Gitme. Beni bırakma burda. Kendimi savunamam." "Bir yere gitmiyorum. Buradayım. Seni koruyacağım güzel kızım. İnan bana."