• pedri •
"ansu ayaksız mısın kardeşim? düzgün at diyorum az daha yamuk vursan xavi'nin suratına gidecek top." alejandro sitem ederek konuştuğunda ansu gülmüş ve bir kez daha topu onun ayağının yetişemeyeceği bir köşeye atmıştı. alejandro küfürler ederek topu almaya giderken ansu ile aramızda ufak bir bakışma geçmiş, daha sonraysa kahkaha sesleri doldurmuştu sahayı.
"sizle eş olmuyorum ben, ikiniz benimle dalga geçmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. gevşekler." sahte mi gerçek mi olduğunu pek de anlayamadığım bir kızgınlıkla ansu ile beni tek bırakıp lewandowski ve raphinha ikilisine katılmıştı. yaşça ikimizden küçük olduğundan onunla alay etmek eğlenceliydi, biz de hiçbir fırsatı kaçırmıyorduk bu nedenle.
saha kenarından yeni bir top alıp ansu'ya pas vermeye hazırlandığım sırada xavi ellerini çırpmıştı. bu herkesin işini bırakıp onu dinlemeye başlaması gerektiğinin işaretiydi. yanında teknik ekipten birkaç kişi daha vardı. bilmediğim ya da unuttuğum bir şey mi var diye teyit etmek için ansu'ya baktığımda bilmiyorum dercesine omuz silkmişti. xavi herkesin onu dinlediğini gördüğünde boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"bugün altyapı oyuncularıyla beraber antreman yapacaksınız. biz dikkatimizi çeken birkaç oyuncuyu a takımla birlikte izlemiş, siz de sakatlıktan dolayı katılamayan oyuncuların eksikliğini çekmeyerek haftanın son antrenmanını tamamlamış olacaksınız." dediğinde içten içe olayın çok da önemli olmayışıyla rahatlamıştım.
eski yerime doğru adımlarken topu ansu'ya paslamıştım. o da aynı şekilde karşılık vermiş, bunu birkaç kez tekrarlamıştık. birkaç dakika sonra xavi'nin bahsettiği, yaklaşık yedi kişiden oluşan takım da gelmişti. tanıdığım isimler vardı, ilk kez gördüklerim de.
"jules hiç şaşırtmadı, yakında kadroya girer." ansu gülerek söylediğinde katıldığımı belli edercesine başımı sallamıştım. en sonda, etrafına ürkek bakışlar atan beyaz tenli çocuk dikkatimi çekmişti. heyecanlı gibiydi, fakat aynı zamanda biraz çekindiğini düşünüyordum. yanılıyor da olabilirdim. başını bizim bulunduğumuz yere çevirdiğinde direkt göz göze gelmiştik. o endişeli ifadesi yavaş yavaş dağılırken istemsizce dudaklarımı bir tebessüm kaplamıştı.
"gavi, bizdesin!" ansu çocuğa doğru bağırdığında gülmüştü. tam o an hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemenin ona sahip olduğunu düşünmüştüm. çünkü bugüne dek iki küçük dudağı arasından bu kadar içten gülümseyen birini görmediğime emindim.
başımı hafifçe iki yana sallayarak düşüncelerimi dağıtmaya çalışıyorken adının gavi olduğunu öğrendiğim çocuk çoktan yanımıza gelmişti bile. ayağındaki topu sektiriyor, çenesi kapanmak bilmeyen ansu'nun söylediklerine gülümsüyordu. nasıl adını yeni öğrendiğimi sorguluyordum içimde. xavi'nin beğendiği birinin adının takımda yayılmaması tuhaftı. veya yayılmıştı fakat ben hiç duymamıştım.
"bundan sonra sık sık bize dahil olursunuz diye tahmin ediyorum. bence pedro ile çok iyi anlaşacaksınız." ansu, gavi'den aldığı topu bana paslarken söylemişti. gavi'nin bakışlarını yüzümde hissettiğimde gülümsedim ve başımı sallayarak onayladım.
"kesinlikle. iyi anlaşacağımızdan hiç şüphem yok." dediğimde sıcak gülümsemesini göstermişti tekrardan. antreman boyunca pek kendinden bahsetmese de ansu birkaç soru sorarak muhabbet açmıştı. sanırım konuşmayı seven biri değildi ya da ilk kez yan yana geldiği insanlarla konuşmakta zorlanıyordu. her ikisi de gayet normal durumlardı, o yüzden yadırgamamıştım.