Evine girdiğinde çantasını kapının kenarına bırakmış ve sessiz adımlarla yatak odasına ilerlemişti José Pedro. Güneş'in doğmasına henüz daha çok vardı, sevgilisinin sakince uyuduğunu ve sabah uyandığında kendisini yanında görmeyi beklemediğini biliyordu.
Koridorda ilerlerken ceketini çıkartarak rastgele yere bıraktı. Yorgundu, saatler süren uçuştan ve ikinci ayında oldukları setten bıkmıştı. Tek istediği burnunu sevgilisinin saçlarına gömüp uyumaktı.
Yatak odasına girdiğinde olduğu yerde durup, yatakta geldiğinden habersiz uyuyan sevgilisini izledi birkaç saniye boyunca. Üzerindekileri çıkarıp pijamalarını giymeye bile üşendiği için yaptığı tek şey kemerini çıkarmak ve Mariam Tilda'nın yanındaki yerini almaktı.
Yorganın altına girip başını yastığa yasladığı sırada kolunu sevgilisinin beline doladı adam. Kadının sırtı, kendi göğsüne değerken burnunu saçlarına gömmüş ve derin bir nefes doldurmuştu ciğerlerine.
İkisinin de sabaha mutlu uyanacağını biliyordu. Sabah uyandığında ne yorgun olacaktı, ne mutsuz ne de özlem dolu. Yalnızca, bir aydır ayrı kaldığı sevgilisine kavuşmanın mutluluğunu taşıyacaktı.
Sevgilisinin elini, beline doladığı elinin üzerinde hissettiğinde geniş bir tebessüm yerleşti yorgun yüzüne. Tilda'nın gece karası saçlarına bir öpücük bıraktı ve gözlerini kapattı.
Yalnızca birkaç günlüğüne olsa da sevgilisinin yanında olmak, ait olduğu yerde hissettiriyordu.
❄️
"Matilda?" diye mırıldandı yaşlı adam. Yaptığı sıcak çikolatayı yine her gece olduğu gibi kendisini çatı katına atan genç kıza uzatmıştı.
Yine aylar öncesine geri dönmüş gibi hissediyordu Mariam Tilda. Arkadaşı kalmamıştı, Tek yaptığı müşterilerin kahvelerini hazırlamak, okul ve staj arasında mekik dokumak haline gelmişti. En son ne zaman birisiyle oturup sohbet ettiğini bile hatırlamıyordu.
"Teşekkür ederim Abed." dedi genç kız artık patronundan çok bir baba figürü olarak gördüğü adamın uzattığı kupayı alırken. Yüzüne bir gülümseme yayılmıştı ama gülümsemenin içindeki kalp kırıklığı okunuyordu.
Hava ne kadar buz gibi olsa da Black Cat'in çatısında oturmayı seviyordu.
"Onu özlüyorsun, biliyorum." dedi Abed. Mariam Tilda bakışlarını kaçırıyor olsa bile Abed onun ruhunu okuyabiliyordu.
"José iyi bir çocuktu, onu ben de sevmiştim. Ama senin sevdiği gibi değil tabii."
"Abed, yanlış anlıyorsun." diye araya girdi Mariam Tilda. Bakışlarını Abed'e çevirmişti, sözlerinde inkar olsa da bakışlarında yakalanmış olmanın suçluluğu vardı.
"Neredeyse elli yaşındayım Matilda, tahmin ettiğinden daha çok şey yaşadım. Yanlış anlamadığımı biliyorum." dedi Abed. Uzanıp genç kızın elini ona destek olurcasına tutmuştu.
"Bu söylediğim belki canını sıkacak, belki seni rahatlatacak. Hangisi bilmiyorum, sen karmaşık bir genç kadınsın. Benim güzel Matilda'm eğer José'ye duygularından bahsetseydin gitmeyebilirdi."
"İşte bu yüzden söyleyemezdim." diye mırıldandı genç kız. Parmakları soğuktan kızarmaya başladığında sıcak çikolata kupasına daha sıkı sarılmıştı. Abed'in söyledikleri canını sıkmıyor ama onu rahatlatmıyordu da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seasons|pedro pascal
Fanfiction"Seni hatırlamayacağımı düşünmene inanamıyorum, bu çok kırıcı." dedi adam. Kadın güldü. Masanın diğer ucundaki adama bakarken zihnini eski anılar dolduruyordu. "Konu hatırlayıp hatırlamaman değil, sadece tekrar karşılaşacağımızı ummuyordum." "Ama...