İlkler

6 1 0
                                    

Alarmın çalmasıyla homurdanarak yataktan kalktım hızlı bir duş alıp üstüme siyah bir t-shirt altıma ise gri eşofman altını giydim. kahvaltıda hızlı ve sağlıklı olması adına yulaf yapmıştım. yemekten sonra dişlerimi fırçalayıp üstüme siyah paltomu geçirdim evden hızlıca çıkarken makyaj malzemelerimi de almayı unutmamıştım ehh evde yapacak pek vaktim olmuyordu hızlı adımlarla arabama ilerlerken güvenliğin seslenmesi ile durdum "Işıl hanım size kargo geldi" neden evime bırakmamışlardı ki? "Tamam Samet Bey çok teşekkürler" sahte bir gülüş sunup kargoyu aldım her ne kadar merak etsemde hızlı bir şekilde işte olmam gerekiyordu bu saate, bundan dolayı hızlıca arabaya geçtim.

Radyoda haberleri açmıştım Türkiyenin durumu bu gidişatla hiç iyiye gitmeyecekti. hastaneye geldiğimde hızlıca soyunma odasına girip steryel kıyafetlerimi Üstüme geçirip makyajımı yapmıştım tam bu sırada kapı çaldı. Benim "Gir" komutumla stejyerim Aslı girdi içeri "noldu Aslıcığım" Dememle "hocam acil çocuk hasta geldi durumu çok kritik ateşleme olayı, ambulansta kalbi iki kez durmuş ama geri çevirmişler." demesiyle birlikte hızlıca kendimi odadan attım acile doğru koşarken iki kez düşme tehlikesi atlatsam da umursamadan koştum bu kadar endişelenmemin asıl nedeni küçük çocuklara karşı zaafım olmasıydı aslında. Acil kapısına girdiğim anda küçüğe ambu yaptıklarını gördüm yaşımın genç olmasına rağmen burada ki neredeyse en iyi doktorlardandım hızlıca küçüğün yanına geldiğimde Işık istedim ve göz bebeklerinde hareket olup olamdığına baktım tanrıya şükür ki vardı. Hızlıca hemşirelere yapmaları gerekenleri söylerken gözüm camın arkasına takıldı bir adam...bir adam orada durmuş çaresiz gözlerle içeriye bakıyordu hemşirelere küçüğü amleiyathaneye almalarını söyleyip acil kapısından çıktım ve "Beyefendi iyimisiniz?" diye sordum adam bana baktı ve bir süre öylece durdu "o-o benim çocuğum o ölemez o daha çok küçük" demesiyle birlikte kendini duvara yaslayarak destek aldı "ne olur ne olur onu kurtarın görmüyormusunuz ne kadar çaresizim bana sadece siz yardım edebilirsiniz" sonlara doğru sesi titremişti. İçim yanmıştı bu hikaye mutlu sonla bitmeliydi bu tedavi iyi bir sonuç göstremeliydi. sertçe yutkundum "Çocuğunuzun herhangi bir ilaca alerjisi var mı?" "Evet ağrı kesiciye var" Oooo işler baya karışacaktı bu küçük ağrı kesici olmadan nasıl atlatacaktı bu ağır hasarı? "Tamam, tamam teşekkürler ben ilgileneceğim" adamın cevap vermesine gerek kalmadan hızlıca amliyathaneye girdim.

Elimi son kez yıkayıp içeri girmiştim. "Evet arkadaşlar bu ameliyat diğer yaptığımız ameliyatlardan bin kat daha titiz olacak, tek bir hata dahi olsun istemiyorum. Hazırsanız başlayalım."

Yaklaşık beş saatir ameliyattaydık her ne kadar yorucu olsa da oldukça yavaş çalışarak tüm komplikasyonların olma ihtimalini sıfıra indirmiştik.ve sonunda dikiş atıp yarayı kapatıcaktık normal bir hasta olsa bu işi Aslıya bırakırdım ancak her hangi bir hataya karşı kumar oynamak istemiyordum. hızlı ve dikkatli bir şekilde dikişleri attıktan sonra küçüğün yoğun bakıma alınmasını söyleyip çıktım. Genç adamın yanına gidip ona mutlu haberi verecektim. hemen ameliyathanenin karşısında öylece duruyordu ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş gözlerini görünce içim yandı. Hızlı adımlarla yanına gittim "korkulacak bir şey yok çocuğunuz gayet iyi durumda" dolu gözerle bana baktı ve bir anda kahkahalarla gülmeye başladı. "Ç-çok çok teşekkür ederim size ne kadar teşekkür etsem az" ve bir anda hiç beklemediğim bir şekilde boynuma sarıldı açıkçası pek umrum da olmadı çünkü zaten bir çok hasta yakını bu şekilde sevincini gösteriyordu. geri çekildiğinde mahcup bir ifadeyle ensesini kaşıdı " şey özür dilerim yani ben-" " sorun değil, eğer bir sıkıntı olursa adım ışıl lütfen beni anons ettirin" bir şey demesine fırsat tanımadan arkamı dönerek gittim.

İlgilenmem gereken bir kaç çocuk hasta daha vardı ben çocuk acildeydim. sıra Emir adında bir ufaklıktaydı kendisi biraz yaramaz olduğu için oyuncak yutmuştu ayrıca oldukça da mızmızdı onu ikna edene kadar canım çıkmıştı.

saat akşam 8'e geliyordu normalde bugün nöbetim yoktu ancak ben kendime kendi ofisimde mesai yaptırmıştım. aniden açılan kapıyla kahvem üstüme döküldü ben homurdanırken gelen kişinin kim olduğuna baktım. Genç adamdı. "Bir sorun mu vardı" "kusura bakmayın öyle hızlı bir giriş yaptım ancak Ediz'in tansiyonu yükseldi" Siktir! Tansiyon yükselmesi normalde bu kadar tehlikeli olmazdı ancak kurşun yiyen ve yoğun bakımda olan küçük bir çocuk için oldukça tehlikeliydi hızlıca ayağa kalkıp koşar adım yoğun bakım ünitelerinin olduğu yere gittim. hızlıca içeri girdiğimde nöbetçi hemşirenin olması gereken yerde olmadığını fark ettim. iyice tepem atmıştı. Telsizimden nöbetçi hemşireye olduğum yeri söylediğimden 2 dakkika geçmişti ancak ne gelen vardı ne giden ben bu iki dakkikada ise tansiyon düşürücü iğne yapmıştım ama olmuyordu düsmüyordu bir türlü tansiyonu.
Tam tamına 3. Dakkikanın sonrasında hemşire gelmişti "nerdesin" diye bağırdım "nerdesin kaç dakkika oldu haberin varmı geç damar yolu aç serumu tak" diye bağırdım ben de serum takabilirdim ancak bunu nöbetçi hemşirenin yapmaması takdirinde işten atılırdım.  

Edizin tansiyonu düşmüştü çok şükür ki "hocam ben çok özür dilerim kahve almaya gitmiştim telsizde cebimde kapanmış" ona sadece dalgasına gülümseyerek bakıp gittim evet kahve almaya gitmiş olabilirdi ancak telsizine bakmaması büyük bir sorundu ya kalbi durmuş olsaydı ne yapacaktı? kapıdan çıktığım anda öylesine , tepkisiz bir şekilde yerde oturan adamı gördüm "beyefendi? iyimisiniz?" bana yavaşça kafasını kaldırıp baktı. "öldü dimi koruyamadım dimi onu yapamadım nasıl hiç bir halt yapamıyorsam yine yapamadım değil mi?" yüksek sesle konuştuğunun farkında olmadığını biliyordum bu yüzden sesimi çıkarmadım " aslındaaa " gözlerimi kısıp yere çömeldim, dudağımı büktüm "pek öyle söylenemez yani yaşıyor ve durumu gayet iyi " gözleri sanki bir asrın yorgunluğunu taşıyormuşçasına düştü " Allahım çok şükürr" gülümsedim "ben çıkıyorum iyi akşamlar. Ha unutmadan numaramıda veriyim bir aksilik olursa haberleşiriz" gülümsedim "eee isterseniz ben bırakabilirim arabanız yoksa " "yok teşekkürler arabam var."  " pekala iyi akşamlar o zaman" 

soyunma odasından hemen günlük kıyafetlerimi giyip çıkmıştım. bu sırada telefonum çalınca yürürken telefonu açtım. arayan annemdi hemen açtım. "Alo sultanımm"  "yavrumm nasılsın minik kuşum benim özlettin kendini bize. " sultanım kusura bakma çok yoğunumbu aralar. Bu arada ben seni eve geçince arayım mı? şimdi arabaya geçiyorum da " "tamam annem eve geçince mutlaka ara ama merak ederim sonra bak."  "Tamammm" telefonu kapattıktan sonra yüzümde aptal bir sırıtş vardı annemle küçüklükten beri çok iyi anlaşırdık. tek bir eksik vardı o da babam...

Eve geldiğimde rahat bir nefes aldım biraz daha hastanede kalsam delircekmişim büyük ihtimalle. makyajımı silip. garfieldlı pijamalarımı giydim. koşar adım salona geçp kendime bir filim seçtim daha sonra ise mutfağa geçip kendime meyve kokteyli hazırladım. salona tekrar geçtiğimde annemi aramayı unuttuğumu hatırladıım ve mesaj yazdım.

I: Sultanımm geç oldu uyumuşsundur diye aramadımm. iyi gecelerr.

S: tamam kızışımm yarın konuşalımm.

annemle konuştuktan sonra izlediğim filmi bitirmiştim. Yüz bakımımı yapıp odama geçtim ve kendimi uykunun eşsiz sıcaklığına bıraktım.


Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Jun 25, 2023 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Son NefesimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora