Hallederim

33 5 0
                                    

***
Uyandığımda çadırımda yatıyordum.
Etrafıma baktığımda gece olduğunu
gördüm.

En son Changbin ile bir yere
oturmuş konuşuyorduk....
Changbin....
Her şey rüya mıydı?

Düşüncelerimden kurtulup saatte
baktım. Saat gece yarısı olmuştu.

Çadırdan çıkıp etrafa baktım.
Changbin odunların üstüne oturmuş
dallarla oynuyordu.

Yanına gidip oturdum.
Hiçbirşey konuşmuyorduk.
Artık canına tak etmişti.
Gördüklerim ve duyduklarım
gerçekmiydi yoksa rüya mı?

"Changbin ormanda yaşananlar gerçekmiydi yoksa ben mi rüya gördüm?"

Changbin kafasını salladı
"herşey gerçekti"

O zaman biz şimdi sevgili mi oluyorduk?

"evet"

Her şey çok hızlı olmuştu ama bir
yandan da onunla sevgili olmak
istiyordum. Aklım cidden çok karışıktı.

Changbin bana sarıldı
"Eğer istemiyorsan anlarım"

Changbin ile sevgili olmak gerçekten
çok istiyordum. O vampir olsa bile.

Ben de ona sımsıkı sarıldım
"hayır, seninle sevgili olmayı gerçekten istiyorum, senden hoşlanıyorum"

Changbin önce dudağımdan sonra da boynumdan öptü.

Gözlerim uykusuzluktan kapanıyordu. Changbin bunu anlamış olacak ki beni kucağına alarak çadıra götürdü. Beni yatağa yatırarak üzerimi örttü. O da benim yanıma yatıp bana sarıldı.

"iyi geceler"
deyerek burnuma bir öpücük kondurdu.

Bende
"iyi geceler"
dedikten sonra uykuya daldım.

***

Uyandığımda Changbin'in üstünde
yüz üstü yatıyordum.
Tek sorun, erkekliğim onunkinin
üstündeydi.

Hemen üstünden kalktım.

Changbin şaşkına bana baktı.
"sorun ne sevgilim?"

Onunkine baktığımda hafif
kalktığını fark ettim. Yutkunarak
ona baktım.

"sorun değil. Geçer. Hallederim."

Cidden nasıl halletmeyi düşünüyordu? Salak mı bu?
Lan! Ya beni kullanırsa? Yok ya
olmaz. Dime lan!

Changbin'e baktığımda bana sırıtıyordu. Çok gerilmiştim.
Dudağıma tatlı bir öpücük kondurup
kalkmamı istedi.

İkimizde çadırdan çıkıp Seungmin'in
yanına gittik. Kahvaltı zamanıydı
ama Seungmin kahvaltı yapmıyordu.
Normalde Seungmin hep kahvaltı
yapan biriydi.

Onun için endişelendiğimden
yanına gittim.

"bir sorun mu var Seungmin?
Neden kahvaltı yapmıyorsun?
Zaten bu gün kamptaki son gün"

Seungmin hayır dercesine kafasını
salladı. Hayır demişti ama illa
bir sebebi vardır. Herşeyin bir
sebebi vardır.

Elimi Seungmin'in sırtına attım ve
"bir şey olduğu çok belli. Bana anlatabilirsin" dedim.

Seungmin bu tavrıma gülümsedi
"az önce saatimden annem aradı
ve Minho'nun buraya Seul'e geleceğini söyledi."

-E bu güzel bir haberdi Seungmin
için. Neden bu kadar üzülüyordu
ki? Sonuçta onu hayata bağlayan
tek kişi kuzeniydi.

"bu iyi bir haber neden üzüldün?"
"evet, iyi bir haber ama sadece 1
hafta kalcakmış. Sonra Busan'a
geri dönecekmiş"

Seungmin'in üstüne çok fazla gitmek
istemediğim için ona sarıldım ve
üzülmemesini söyledim.

Seungmin sağkinleştikten sonra
onu oturduğu yerden kaldırıp kahvaltı etmesi için diyerlerinin yanına götürdüm. Seungmin yanağıma bir öpücük kondurduktan
sonra bende çadırıma gittim.

Kahvaltı zamanı bittikten sonra Changbin'in yanına gittim.
Kahvaltı etmemişti. Toktur diye
düşündüm.

Geldiğimi fark etmemişti bile.
Bir de kendine vampir diyor.
Vampirler çok iyi duyar.

"nabıyon lan şerefsiz?"
diyerek Changbin'e sarıldım.

Sanırım bir yere dalmıştı. Ona sarıldığımda irkilmişti.

"neden dalgınsın?"
"hiç, öyle dalmışım işte"

***

THE VAMPİRE [CHANGLIX] ver. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin