15: Birader

872 75 58
                                    

bu arada kissten beri 2 hafta fln gecti. haberiniz ola.

medya feride.

"Kemal?" şaşkınlıkla konuştuğunda ikisi de birbirine kurbağanın bulaşık deliğinden baktığı gibi bakıyordu.

"Lan, Kemal!" Kemal ona bir süre ifadesizce bakıp koşmaya başladığında Murat dişlerini sıktı. "Dur bir, göt!" Kemal'in adımları Mert'in gittiği tarafın aksi yönde hızlanırken Murat da yol boyunca peşinden koştu.

"Lan dur, konuşacağız sadece!" yeşil gözlü olan söylediklerine inansa mı inanmasa mı düşünürken dikkati dağılmıştı. Bir süre daha koştuktan sonra ayağı yerdeki taşa takılıp düştüğünde çenesi sertçe yere çarptı, başını refleksle yan çevirdiğinde sürüklendiği için yanağı yere sertçe sürtünmüştü.

"Ah!" acıyla inledi, çenesi o kadar kötü sızlıyordu ki.

"Kemal!" 

Konuşacakları, konuşmaları gereken her şey Murat'ın zihninde geri itilirken hemen Kemal'e doğru atıldı Murat. Yanına çöküp onu omuzlarından kaldırırken bakışlarını sıyrık içindeki yüzünde gezdirdi, çenesi hafifçe kanıyordu.

"Ulan Güzellik..." deyip çenesine hafifçe dokunduğunda Kemal göz kapaklarını sıkıca indirdi. Canı çok acımıştı. Sık nefesler alırken doğrulmaya çalıştı. 

"Biraz korkutacaktım kardeşini, bir şey yapacağım yoktu." diye konuştuğunda hareket ettikçe sızlayan çenesine küçük bir küfür savurdu Kemal. "Çakıyı da söylemiştir, ürksün diye tişörtümü kaldırıp gösterdim sadece. Veletin tekini deşeceğim yoktu." başını kaldırıp sarışına baktığında onu dinlemediğini fark etti. Bakışları yaralarında geziyordu.

"Kalk." ayağa kalkıp elini uzattı Kemal'e. Kemal yanağının içini dişleyip kendine uzatılan eli sıkıca tuttuğunda Murat onu yukarı çekti. Elleri normalden uzun bir süre birleşik kaldı, bu süre boyunca ikisi de bulundukları durumu değiştirmek için bir hamlede bulunmadı.

"Feri'ye gidelim, pansuman yapayım sana." Murat elini sıkıp onu önüne doğru çekiştirdiğinde Kemal onu ikiletmedi. Bahsettiği kızla onu birçok kez görmüştü Kemal. İçine aniden anlamsız bir sızı dolduğunda anlamlandırmaya çalışmak için çok acı doluydu o an.

"Çok uzak mı?" titrek çıkan sesiyle konuştuğunda Murat kalbinin acıdığını hissetti. Bir ay öncesine kadar bu çocuğa acımadan vurduğunu düşündüğünde içi ürperdi zira şu an yüzündeki sıyrıklara bakmak bile canını acıtıyordu.

"Değil. Endişelenme acısı da geçecek hemen." dediğinde Kemal'in yanakları al al oldu. Saçmalıktı, bu yaşına kadar özellikle karşısındaki herifle bin tane kavgaya karışmıştı sonuçta. Bundan beter bin tane darbe almıştı yüzüne. Şimdi neden küçücük sıyrıklar ve bir yara için bu kadar sızlandığını anlamlandıramıyordu.

Ellerinin hala birbirine kenetli olduğunu fark eden ilk Kemal olmuştu. Fark ettiği gibi çekmek yerine parmaklarını saran parmakları önce sıktı, sonra yavaşça bıraktı. Murat boş kalan avuç içine bakıp derin bir nefes alırken önden gitmeye başlayan çocuğu arkasından izledi.

******************************

"Ah- Orospu çocuğu!" Kemal yarasına bastırılan pamuk acısını katladığında acıyla inleyip çenesinin altını tutan bileği sertçe sıktı. Murat gülmesini tutamazken bileğini sıkan parmakları hissetmiyordu bile. 

"Amma nazlısın ya." pamuğu çenesinde nazikçe gezdirirken mırıldandı sarışın. "Hayır tekme tokat dalmamış olsak narin bir çocuk diyeceğiz, yok. Herifi kaç kez dayak manyağı yaptık bir kez eyvallah demedi." Feride bir pamuk daha hazırlayıp Murat'a uzattığında sarışın sırıtarak kahve gözlü güzel kızın yanağından makas aldı.

"Yavrum benim, sağ olasın." 

Kemal'in gözlerinde ve aynı zamanda göğsünde kızgın bir ateş harlanmaya başladığında Murat her şeyden habersiz ona dönüp işine devam etti.

"Acıyor mu?" diye sorarken siyah saçları karışmış çocuğun sağlam yanağına dokundu hafifçe. Kemal aldığı derin nefesleri düzene sokmaya çalışırken sarışının elini öfkeyle ittirip ayağa kalktığında ince kaşları çatılıydı. Demek ki Murat herkese böyle hitap şekilleri kullanıyordu. Kendine özel bir şey değildi.

"Acımıyor birader, eyvallah." deyip deri ceketini bıraktığı koltuktan aldı. Acıyordu. Deri ceketi omuzlarından geçirirken hala sızlayan çenesini görmezden gelmeye çalıştı.

Hitap şekli Murat'ı dumura uğratırken sarı kaşları hafifçe birbirine yaklaştı. 

"Ne demek, birader, her zaman!" diye seslenirken sesi sinirliydi Murat'ın. Kapı Murat'ın seslenmesiyle eş zamanlı çarpılırken Kemal hemen binanın duvarına yaslanıp derin nefesler almaya devam etti. Çenesindeki acıyı tamamen unutmuştu.


BUGUNUN İKİNCİ BOLUMUUUUUUUUUUUUU1 

DUSUNCELER?!?!?!?

güzellik (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin