"Bir yıl sonra rötarlı da olsa erkek olayım dedin, ha?"
"Erkeklik ne zamandır ona buna havlamak oldu kardeşim?"
kimin bu saçlar isimli hikayemdeki murat ve kemal'in hikayesidir.
XxMurat_xX: Tmm zaten beş dk mesafem var sana dkdkdk
XxMurat_xX: Yer aç yatakta tavşancık
XxMurat_xX: Yorganı kaldır şimdiden
kema1yildirim: Allah seni var ya
(görüldü 01:59)
XxMurat_xX: Geldim güzellik aç kapıyı
XxMurat_xX: Zili çalmıyım şimdi
Kemal derin bir nefesle yatağından kalkıp odasından çıktı ve telefonunu cebine tıkıştırarak, çok ses çıkarmamaya çalışarak girişe yöneldi. Babasının uykusu derindi ama kardeşi kolayca uyanabilirdi bu yüzden çok yavaş ve sessiz olmalıydı.
Küçük adımları dış kapıya gelip durduğunda yutkundu ve elini kilide götürüp takdir edilesi bir yavaşlıkla açtı ve kapıyı çok ses çıkarmadan içeri doğru çekti.
Bakışları Murat'a kaydığı anda kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Murat'ın saçları üçe vurulmuşken Kemal de kalbinden vurulmuştu adeta. Ben de iyice Murat'a bağladım aq.
Murat ellerini kısacık saçlarından geçirdi. Sarhoş değildi, sadece hafif çakır olmuştu o kadar. Yani arıza çıkaracak bir halde değildi. İçeri Kemal'in az önceki titizliğine gölge indirmeden sakin sakin girdi ve yerini bildiği odaya adımlamakta gecikmedi.
Odadan girip sevdiğinin kokusuyla çevrelendiğinde gözlerini sıkıca yumdu ve derin bir nefes aldı. Kemal onun tıraşlı ensesine hayranlıkla bakarak onu takip etti. O da içeri girip kapıyı kilitlediğinde Murat gözlerini açıp onu aniden belinden tuttu.
"Cennete mi geldim lan ben?" dudaklarını eğilip tüm odaya hakim olan kokunun en yoğun olduğu noktaya, Kemal'in boynuna değdirdi. "Yok yok, senin kokun cenneteki çiçekleri kıskandırır anasını satayım..."
Kemal duyduğu sözlerden etkilendi ama utanmadı. Belindeki kollar sıkılaşırken o da sarışının boynuna sarıldı. Elleri kısa da olsa yumuşacık olan sarı saçları okşamaya başlamıştı.
"Allah'ın kekosu..." Murat, Kemal'in hafif peltek konuşması kulağına ulaştığında kıkırdamamak için dudaklarını ince bir çizgi olacak şekilde birbirine bastırdı. "Söylediği laflara bak..."
Sarışın, duyduğu son cümle üzerine dudağını büzerek baktı sevgilisine. Ama oyuncu ve sahte bir üzüntüydü yüzündeki. Kemal bunu görünce hafifçe sırıttı ve Murat'ın büzülü dudağına hafifçe vurdu.
"Kekoşum benim." ensesinde kalan eliyle saçları okşamaya devam ediyordu.
"Hadi madem, uyutsun bu kekoş güzelliğini..."
"Uyutacak mısın beni?"
"Uyutacağım tabi, bebeğim değil misin?"
Kemal "bebeğim" hitabına alışkın olmadığından gecenin başından beri ona uğramayan utangaçlık o anda bastırıp yüzünü pembeye boyamıştı. Alnını sarışının omzuna yasladı ve derin bir iç çekti.
"Murat ya..."
"Bacaklarını belime sarsana güzelim." Murat tane tane fısıldadı elinin altındaki beli okşarken. Yeşil gözlü alnını daha sıkı bastırıp gözlerini de sıkıca yumdu bu sözlerin üstüne. Öyle bir ses tonuyla konuşmuştu ki kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.
Kalbini dizginleyemeyeceğini bilerek Murat'ın dediğini yaptı ve bacaklarını onun da desteğiyle beline sardı. Kemal iri bir adamdı ama onun kolları arasında küçücük kalıyordu sanki. Murat onu üst bacaklarından sıkı sıkı tuttu ve yatağa doğru yürürken dövmeli boyuna sayısız öpücük kondurdu. Dizleri yatağa çarptığında Kemal'i yatağa yavaşça uzandırdı ve eğilip alnını kocaman öptü. Kemal çok beğendiği kısacık saçlara elini atıp okşadı ve diğer eliyle de Murat'ın tişörtünü çekiştirdi.
"Uzan." Murat sevgilisinin sözünü dinleyip hemen küçücük yatakta yerini aldı. İç içe geçmiş gibiydiler. Küçücük yatakta iki iri beden. Ama bu kadar yakın olmak onlara o kadar güzel hissettiriyordu ki hiç rahatsız olmadılar. Bir süre birbirlerini izlediler sessiz sessiz. Dövmeli parmaklar durmadan kısa saçları okşuyordu.
"Murat." dedi titrek ve uykulu bir sesle.
"Söyle gülüm." sarışın boynundan geçen kolu başını çevirip öptü.
