Canavar | Lee Felix

🚨3🚨

—Anlat bakalım: Kızı neden öldürdün ve kaydı niye getirdin? Bu arada, söylediğin her şey kayıt altında olacak.

—B-b-ben, gerçekten ben yapmadım! O benim nişanlımdı! Neden ona zarar vereyim?!

—Kıskançlık?

—Neden kıskanan bir adam, "Nişanlısının alnına canavar yazıp elini boğumlarından doğrasın ki?" diyecekti ama kızın o hâli aklına gelince konuşmaya devam edemedi ve sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.

—Siz polissiniz, yakınlara böyle mi davranmanız gerekiyor? Ben şüpheli değil yakın listesinde olmalıydım! Bir kişi bile bana başın sağ olsun demedi! Üstelik katil zanlısıyım!

—Ahh, pekâlâ, tamam ağlamayı kes. Zanlı olmanın sebebi bir zarf içinde güvenliğe verdiğin kamera kaydı. Hadi buna da bir şey bulsana, aklın başında mı değildi? İçmiş miydin?

—Hayır, o zarfın içinde ne olduğunu bilmiyordum.

—Tabi efendim, hep öyle olur zaten, derken sinirlenip elini masaya sertçe vurdu Changbin.

—Yemin ederim, onu bana Hye Su'nun kuzeni Ho Sook verdi. Tehdit ve takip edildiğini ve karakola gelemeyeceğini söyledi. Bu zarfta o adamın adının olduğunu söyledi ve benden zarfı buraya getirmemi rica etti. Ben de onun iyiliğini düşünüp getirdim.

—Sen şu Ho Sook'un adresini versene bakalım bize.

—Tabii, ama ondan şüpheleniyorsanız, bu imkânsız. O kız karıncayı bile incitemez.

—Bırak da ona biz karar verelim.

Changbin sorgunun bittiğini haber verdi ve Felix'e kızdan bahsetti.

—Tamam, kızı alın gelin. Ortalık karışıyor, sorgusuna ben giricem.

—Emredersiniz komiserim.

Changbin, Jeongin ve birkaç kişi daha arabaya binip Ho Sook'un adresine doğru yola çıktı. Ho Sook'un evinin önüne geldiklerinde Changbin Ve Jeongin kapıyı çaldı. Changbin polis kimliğini göstererek:

—Bizimle büroya kadar gelmeniz gerek, zorluk çıkartmayınız, zorlaşırız,dedi sert bir sesle.

—Tabii memur bey, bir dakika anahtarımı ve montumu almama izin verir misiniz?

—Bekliyoruz.

Ho Sook anahtarı ve montu alıp polis arabasına bindi.

—Hyung, sence de bir tuhaflık yok mu? Neden hiç zorluk çıkarmadı ve kendi isteğiyle bindi, dedi Jeongin şaşkın bir şekilde arabadaki kıza bakarken.

—Onu Felix komiserim sorar, hem işimize geliyo oğlum, niye sorguluyorsun, deyip şoför koltuğuna oturdu.

Büroya gittiklerinde Felix'in yanına uğrayıp kızı getirdiklerini söyledi. Oturduğu sandalyesinde kalkıp sorgu odasına geçti.

—Eveeet, Park Ho Sook. Niye burada olduğunu biliyorsundur herhalde, diyerek kızın karşısındaki sandalyeye ters oturdu.

—Evet, yani sanırım.

—Sürekli sormam mı gerekiyor yoksa sen anlatacak mısın?

—Neyi anlatmamı istiyorsunuz tam olarak?

—Kuzenin Jin Hye Su'yu nasıl öldürdüğünü anlatmanı mesela.

—Ne!? Bunu nasıl düşünürsünüz!?

—Düşünmüyoruz, bu sonuca varıyoruz! Jin Hye Su öldürüldü, Bir adam zarf içinde güvenliğe kamera kaydı getirdi, bu adam maktulün nişanlısı çıktı ve senin adını verdi. Biz kayda baktık ve orada katilin bir kadın olduğunu gördük. Daha fazlasına gerek var mı?