Bölüm 1

41 2 5
                                    

Siyahın bu tonu saçlarımdan kurtulmam lazım... Neye boyasam? Tenim bir melek gibi pürüssüz. Ne yakışır ki? Soracak biri de yok... Her neyse. Okul saat 9:55'te başlıyor.
"Zaman kavramımız neredeyse insan âlemine eşit..." Tarağı nereye koymuştum?
"SEAN!"
"Ah anne, bir şe-" ağzıma gelen ekmekle sustum... Bu ne harbiden?
"Okula geç kalacaksın! Hadi hadi!!"
"Sakin o-"
"YA TEKRAR ZORBALIĞA UĞRARSAN?!" O ben beyaz kanatlarına o kadar çok imreniyorum ki... Neden sana benzemedim?

"Tamam... Çıkıyorum ben o zaman."
"Ekmeğini tekrar kuşa falan verme! Bi deri bi kemik olmuşsun zaten..."
"Anne sorun yok!"
"Peki... D-dikkatli git!"
"Anladım anladım!" Kapıyı kapattım, yurumeyecektim zaten. Kendimde daha bir kaç gün önce kesfettim bunu, sessiz bir yere geçiyorum... Sonra gözlerimi kapatıyorum, biraz canım yansa da istediğim yere gidiyorum! "Hehehe!"

Okulun kuçuk bir koşesine geldim ama neyseki kimse yok... Okulun agaçlarının orada sonuçta. Kimse gelmez buraya~

Ders neydiki? Hm... Kontrol dersi sanırım... "UGHH İNSAN ÂLEMİNDE YAŞMAK İSTİYORUM!!" Ağcaın yanına çokmuş umutsuzca ağlayacak raddeye gelmiştim bile... Orası daha güzeldi!  Eh... İnsanlar çok boktan ama, "yemekleri çok güzel..." Kaburga yemek istiyorum... Ama burada keçi kavurması var ve çok iğrenç!

Ayağa kalktım ve okulun arka bahçesinden yürüdüm. Kuçuk güclenememiş iblisler uçuyordu gökte... Tabii burası insan alemi değil ama bitkimiz, güneş yerine başka bir büyük yıldızımız, ay yerine samanyolumuz, yıldız yerine gezegenler var. İnsan alemi çok şanslı... Gecemiz gündüzümüz de var zaten.

"Uf!" Bu ne lan... Kim bu... Oh yo has
"OHAAA ULAN BU BİZİM SEAN DEĞİL Mİ?!"
"HAHAHA!! NOLDU BEBECİK UYUYA MI KALDIN?!"
kolumun acıdığını onlardan biri tutunca fark ettim, yine ışınlanma gibi bir şey yaptığım için her halde. Tanrı yardımcım olsun...
"Gitmem gerekiyor..."
"Ha?! Nerde bizim harçlığımız babacığım?"
"Benden para alacak ladarfakir olmamalısınız... İşte şu kadar yeterli olur mu?" Gidin artık...
"Bir tanesin be Sean!"
"Ödeyeceğiz!! Söz veriyoruz! Hadi gidelimde bi ot alalım lan bu yeter bize!"

Kendilerine zarar, tanrı yardım etsin onlara. Sınıf kalabalık biraz, ama olsun. Yeni dönem sonuçta... Olur böyle şeyler.
"Ah Sean, gelmişsin."
"Evet Bay Paul. Günaydın."
"Günaydın oğlum. Yine çok şefkatli davranıyorsun herkese. Kimdi o senden para alanlar?"
"Hm? Hayır isteyerek verdim."
"Ah Sean... Bu dönemki ders programı ve sıra düzeneğini belirledim. Bakmadan önce ben değil müdür yaptı, özür dilesem yeridir."
"Bay Paul ayıp oluyor he!!"
"Kes sesini. Bir susmadın derste. Şunun yanında oturacaksın, şu adı neydi bunun..."
"Sanırım William Jones, geçen sene son sınıf diye hatırlıyorum..."
"Bu mu sana zorbalık yapan melek?"
"O ayrı ama sürekli profesör adını bağırıyordu, bu arada sizden revir için izin sitiyecektim."
"Peki oğlum, çabuk gel."
"Sağolun Bay Paul..."

Revire indim, o da bir melekti. Güzel kanatları, pürüssüz teni, güzel eller, ipek saçlar genel özellikleri zaten. Kolumu sardı
"Sean, bu sefer ne oldu?"
"Ben yapmadım. Kimse yapmadi Mrs. Smith..."
"Cidden Sean, eğre biri yaptıysa söyle. Bilirsinki müdür yardımcısı elbet bir sey yapacak. Sen iblissin diye sana ayrımcılık yapmaz!"
"Biliyorum Mrs. Smith, ama hayır. Bu sefer cidden ben ye da biri yapmadı, iyiyim ben."
"Peki, sen öyle diyorsan. İşte ders için kağıt. Zil çalacak ama haberin olsun, hızlı git."
"Sağolun Mrs. Smith!" Hızlıca yürüdüm, ilk başta tuvalete girdim. Karnımda bir çizik vardı onun kanını almam gerekti. Peçeteyi çöpe attım ve sınıfa girdim.

"İşte izin kağıdı Bay Paul."
"Aferin sana hemende geliyrosun! Otur bakalım."
Biraz utanç verici olsada sırama oturdum. İnce bir vicudum vardı, yemekte yemezdim pek. Yanımdaki melek bana eğildi
"Ne kokuyon oğlum sen?"
"Lütfen dersi dinle."
"Vanilya falan mı bu? İnsan âlemi gibi kokuyorsun."
"İltifat olarak alacağım, ama ders. Lütfen."

Biraz göz kestirdim. Beyaz ipek büyük ve kalın kanatlar, sarı ipek saçlar, çekici ve yakışıklı bir yüz, iyi fizikli bir vücut. Bir üniversiteliye göre iyi bir vicut. Bu sene derslerimiz çakışıyor ha? William Jones. Tanrı bana yardımcı olsun. Geçen sene yaptıklarını Tanrı affetse bile ben affetmeyeceğım.

"Ders bitti. Dağılın."
Hızlıca toparlandım. Karnımdaki cizik derin bile değildi, neden hala kanıyordu?
Kampüsten biraz uzaklaştım.
"5 ders kaldı, dayan Sean..."
"Neye dayan?" O ses.. "ne fetişin var senin? Bdsm mi seviyorsun yoksa? Sana hakaret eden züppelerden mi hoşlanırsın?"
"Sizi ilgilendiren bir durum değil, izninizle."
"Haa?? Gidiyor musun şimdi? Yanımda daha çok çekeceksin sen. Alış bu duruma da ıslak sikini bir indir."
"Dostum doğru konuş çocukla-"
"Öğretmen gelecek b bsakin ol William."
Tiksinç bir insan.

"Ne kadar da tiksinc bir insanmıssınız, Bay William. İğreniyorum sizden." Ne diye öyle bakıyorsun? Patlatsana suratıma bir tane. Okuldan atılamazsın sonuçta. "Atılmazsın okuldan, paran yok mu? Kendi ağzınla söyledin züppe olduğunu. Geçir bir tane."

"Ne yapıyorlar?" "Kanpüs kavgası mı?"
"Oha William Jones mi o?" "Tekler bu arada."

Bir süre durdu, arkadan gelen topuklu ayakkabı sesleri tam konuşacakken kesi onu.
"Sean! Ben geldim." KRALİÇEM!! EN GÜZEL MELEK!!
"Oh- hoş geldin Ji-a. Dersin neydi?" Kahve saçlarıyla arkasına döndü, William'a baktı bir süre
"İy bu kim?"
"Boş ver onu, nereye gitmek istiyorsun?"
"Ah~ hmm... Gece Kulübü?"
"Tanrı aşkına..."
Arkamı döndüm, Ji-a da yanımdaydı. William ise konuşmadı bir daha.

Bahçede oturduk, ben su o gazoz içmeye başladı.
"Bir ara insan âlemine gidelim! Tabii dönmek için uğraş gerekiyor..."
"Ölene kadar birkaç insanla bir daha yapmak istemiyorum... Zevk çok zor bir şey..."
"Hohoo! Ne zaman böyle kirli konustun sen?"
"Sonuçta ilk aşkımda orada, beni böyle kabul eder diye düşünüyorum."
"Hmmm... Benimki etmemişti..."
"Sabaha kadar icmiştik o gün! Daha doğrusu sen içmiştin, 3. Turda eve gitmek istedim."
"Ulan! Hatırlıyorum!"
"Hahaha!"

Günümün diğer tarafını Ji-a ile geçridim.

 𝑰̇𝒕'𝒔 𝒏𝒐𝒕 𝒘𝒉𝒂𝒕 𝒊𝒕 𝒔𝒆𝒆𝒎𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin