bölüm 15

5 1 0
                                    

Bayan Venny yanaklarımı çekiştiriyordu. "İlk defa bir iblise bu kadar yakınlık duydum! Ne kadar da tatlı~ William'ın seni silahla tehtit etmistir! Seni pislik.. tatli cocuga ne yaptin oyle!"
"Huweu-"
"Sacmalama! Ben mi tehtit edicem!! Sen anca nişanlını tehtit edersin."
"Konuşan kişi kafamda vazo kırıyordu! Seni sikik. Kafanı kırmadan bebeği boynuz tatlısına ver." Boynuz.. neyi?
"Sean, Anaisi tut lütfen." Bekle ne?
"William be-"
"Şimdi ebeni ters çevirdim lan SİKİK!"
"KALTAK SENİ!!" Birbirlerinin saçlarını tutan iki melek, kucağımda ağlamk uzere olan yavru bir melek... Küfür edip birbirlerini öldürmeye kalkan iki 'melek' ?! Patlamak uzereydim..
"YETER! DURUN ARTIK!" kucağımda ağlamak üzere olan bebek bile sustu. Elleri saçlarına dolaşan iki kişide durdu.

"Bayan Venny lütfen kendinize gelin! William sende ablana el kaldıramazsın! Bebek ağlarsa ne yapacaksınız?! Sustura bilir misiniz ki!! İki yetişkin olarak artık olgunlaşın ve kardeş gibi geçinin!" Gözlerimi geri açtığımda hazır ol pozisyonunda duran iki meleğe baktım. Biraz utanmış birazda kızarmışlardı "hadi barışın artık. Özür dileyin!"
"Sean be-"
"Özellikle sen, William."
"Özür dilerim Venny..."
"Hmm..."
"Bayan Venny, lütfen. Siz büyük ablasınız."
"...özür dilerim William..."
"Hah.. açsınız değil mi? Hadi gidelim.."
"..." "..."

Bebek kucağımda kendi elini kemirirken koridordan dikkatli gitmeye çalıştım.
Bir süre sonra.. William'ın bile özenerek giğindiğini ve benim sadece eşofman takımı, dağnık saçlarla oraya çıkacağım aklıma geldi.
"William, bebeği tut!"
"Ne, nereye?"
"Bari saçımı düzelteyim!"
"Bekle bir dakkika.." bebek kucağımda aldı ve kendi iki elleriyle saçımı düzeltti "bak işte böyle daha iyi, gördün mü?" Nedense... William'a böyle bakınca kalbim yanıyor gibi hissediyorum... Sanki be-

"Yuuuuuuhhhh!! Oda tutun kendinizee~"
"ULAN!!-"
"Ah~ Canım uyandın mı?"
"A-aah... Bayan Yasemin!"
"Senin sevdiğin börekten yaptım~ ne diye orada dikiliyorsunuz?" Dağnık topuz saçları ve renkli çicekli elbisesiyle adeta ışıldıyordu...
"Bizde geliyorduk Mama ama Venny, Sean'nın önünde beni rezil etti..."
"Hii!! Venny!"
"İlk o tehtid etti! Manyak rezil melek seni!"
"Kes sesini! Pembe manyağı!"
Derin bir nefes aldım. Tekrardan bağırmaya başlamışlardı.

Bayan Yasemin, Anais'i kucagımdan aldı ve içeri girdi. Adimi sesli bir sekilde soylediginde gelmek zorunda kaldım.
...sofra beyaz kanatlarla dolu...

5 kardeş sofrada but için savaşırken.. kanat çırpıyorlardı... Birden bayan Yeo ayağı kalktı ve bağırdı "ULAN! HAYVANLAŞMAYIN! OTURUN OTURDUĞUNUZ YERDE!!" birden herkes yerine çöktü.
Birden herkes oturunca, açık kahve saçlı hafif koyu tenli iblis dikkatimi çekti. Bana bakarken ağzının kulaklarına vardı

Bayan Yeo gülümsedi ve bana döndü. "Bu gün soframıza yeni bir kişi daha oturacak, Sean masanın en üst kısmında sandalye var orası bu günden itibaren senin yerin!~" ne oluyor.. tanrım..
"Çocuklar kalkın! Sean ve William yarlerine geçsinler" İlk başta Yun-jin ondan sonra sanırım Yohan ve Yosef kalktılar... Mahcup hissetim be hızlıca yerime geçtim

Az önce göz göze geldiğimiz iblis'le karşı karşıya oturduk.
"Sean, bunu tabağına al!~"
"Tatlış şey bak bunuda al! Bu çok güzel~"
"Boynuz tatlısı~ ayy ne ladar da tatlı şuna bakın! Hemde yakışıklıda! Mavi ateş kızartması al! Ben yaptım~"
"Sean abi! Su alır mısın?"
"Ah evet lü-"
"Sakura abinin önüne şişeyi koy rahat alsın"
"Peyki mama~ Seyan abi sunuda al"
"Ah teşekkür-"
"Sean, tatlı olarak bunu al."
"Teşekkür ederim Will-" herkes bir yandan gelirken, tabağım ve karnımın doğduğunu anladım.

Birden karşıdan bir kıkırdama geldi. "Jones ailesi hiç değişmiyor! Nesıl hissetiğini anlıyorum Sean. Yoshiro beni ilk tanıştırdığı sıra 3 günde 7 kilo almıştım~"
"Ne?! Harbiden mi?"
"Malesef ki... Ama tatlıyı es geçme! William çok güzel tatlı yapıyor~" yanındaki (en büyük olduğu belli olan kardeş) eşiydi sanırım. Biraz yüzü buruştu ve iblise yaklaştı
"Hey.. ben güzel yapmıyor muyum?"
"Ve alıngan oluyorlar bazen~ tabiki de güzel yapıyorsun ama senin baharatlı yemeklerin güzel oluyor, Yoshiro"
"Eh öyle diyorsan~"

Birden içeri koşan iki yavru melek ve arkadan yavaşça yürüyen 1 iblis geldi
"Anne! Anne! Jemma boynuzunu kırdı!"
"Amanın! Dur! Ayh gelemiyorum!"
"Bişiyim yok anne! Ben iyiyim!!" Çok ciddiye benzemiyordu ama yardım etmek gerekirdi... "Jemma, değil mi? Masanın altından yanıma gelir misin?" William birden şaşırdı. Bende boynusumu bir kere kırmıştım ama sadece bir çatlaktı. Bu da William'la kavga ederken olmuştu.

"Sean, bir şeyi var mı?"
"Hayır Bayan Yasemin... Sadece çatlak..." Baş barmağımı ısırdım ve hafifçe gelen kanı çatlağa sürdüm.
"AMAN SEAN! NE YAPTIN??"
"NE YAPMIŞ?! NE YAPTI??"
"YOSEF BEZ GETİR HEMEN!"
"Bir şey yok!! Sakin olun~ bu bir tedavi yöntemi~" Karşımdaki iblis biraz şaşırdı

"Ben hiç..."
"Duymamış ola bilirsiniz, banada babamdan kalma bir şey zaten..." Jemma
Anlını ovuşturdu "abi... Burada uf olmuş.." en az 5-6 yaşlarındalardı sanki
"Hm bakalım~" hafif bir morluk vardı teni acık olduğu için görünüyordu "kücük bir morluk, bir şey değil~"
Açık kahve uzun saçlarını toplamıştı. Birden sırıtarak masanın altından geri çıktı

"Sean, tıpa yönelmeyi hiç düşünüyor musun?"
"Ah hayır Bayam Yeo... Ben oyun alanlarıyla ilgileniyorum."
"Anladım~ o zaman bir babanla görüşelim bu kan mevzusunu incelemek isterim doğrusu!"
"Bu benim büyük dedemin geliştirdiği bir DNA çalışmasıydı... 2 nesildir kanımızda böyle bir özellik var ve bu yüzden melez evlilikler aile sırrını paylaşmak gibi oluyor."
"Oh anladım! Ama annende bir sorun çıkmadı değil m- AY! AYAĞIM!! AYAĞIMM!!" William tabağıma bir tane daha tatlı koydu "bunuda ye."
"A-ah peki.." jole kıvamında üstü çukolatalı altı vanilyaya benzer bir şeyle kaplıydı

"Beğenmedin mi?"
"Çok güzel! Ama aşırı doydum bu yüzden bitiremeye bilidim..."
"Sorun değil, istediğin kadar ye."
Biraz dalgın görüyordu, ama direkt gözlerimin içine bakıyordu... Sanki-
"Ee? Sean, okul nasıl"
"Aaah! Okul, okul iyi! Bu günde gidemedim maalesef... Ah evet William sen neden gitmedin?"
"Ah be-" birden durdu "sonra açıkalrım tamam mı?"
"Ah peki... Bu arada hanımefendi sizin isminiz neydi? Bir türlü soramadım"
"Ah benim adım Hulta, dumussmusundur bilmem ama.."
"İnan aleminde Filandiya ismi! İli defa Fince bir isim duyuyorum! Anlamı ne?"
"Ah Sadık ve zarif"
"Ne kadar da hoş! Cidden çok güzel!"
"Teşekkür ederim! İnsan alemine çok gidip geldim... Cidden orayı çok seviyorum!"

"Bende! Özellille yemekleri... Ah resmen ölüyorum onalarla!"
"Bizim yemeklerimizle çokta bir farkı yok ama orada yemek bir başka... Ayrıca insan formum dahada çok hoşuma gidiyor~"
"Bunu arkadaşlarıma söylediğimde resmen linç yiyorum! Bende insan formumu çok seviyorum!~"
"O boynuzların ve kuyruğun verdiği gıcıklık hissi birden yok oluyor ya~"
"Kesinlikle! Neden insan alemini sevmiyorlar anlamıyorum... Çok hafif bir yer gibi geliyor!"
"Ahahaha~" ikimizde masada sadece bizim konuştuğumuzu duyunca sustuk.

"Öhöm.." Venny birden çaprazına yani bana doğru eğildi "duğunume gelmezssen affetmem!"
"Düğün?" Birden yanındaki melek kızarmaya başladı
"Ahaha! Gene utandı~
"Saha benim selamlaşamadığım birine düğünden bahsediyorsun!"
"Ah daha tanışmadınızmı~"
"Özür dilerim benim kabahatim, bay.."
"Ha-joon. Lütfen saygı eki kullanma~ aramızda 2 yaş var"
"Ne"
"Ben Venny'den 1 yaş küçüğüm ve william dan 1 yaş büyüğüm... Sende Williamdan 1 yaş küçüksün değil mi?"
"A- ahh eve-t?"
"Ha-Joon~ tatlışın aklını karıştırma!"
"Hehe~" bir dakkika ne-

 𝑰̇𝒕'𝒔 𝒏𝒐𝒕 𝒘𝒉𝒂𝒕 𝒊𝒕 𝒔𝒆𝒆𝒎𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin