Mahalle kurgusudur, klişeler olacaktır, kafa dağıtmak için yazılmaya başlanmıştır.
İyi okumalar dilerim🥹💖🥹💖
02.04.2023
20.30*
Gökyüzünden yeryüzüne akmaya başlayan yağmur damlaları pencereye şiddetle vuruyordu. Aslında mart ayının sonlarındaydık, ilkbahara geçmeyi ve havanın güzelleşmesini beklerken şiddetli yağmura maruz kalmak pek de beklenilen bir şey değildi.
Ya da beklenilen bir şeydi ve ben sadece hava durumuna bakmayı es geçmiş olmalıydım.
Düşüncelere dalmış bir şekilde pencerenenin önünde dikilmiş, yağan yağmuru izlerken, havanın gittikçe kararmasına şahit oluyordum. Elimde çevirip durduğum telefona baktığımda saatin sekizi geçtiğini ve artık eve gitme vaktim geldiğini anlamıştım.
"Balım," arkamdan gelen sesle aniden irkildim. "Kalmayacak mısın bu gece?"
Dikkatimi pencereden çekerek bana seslenen arkadaşıma doğru döndüm. Esra, yeni duştan çıktığı için başında havlu, elinde tarak ve kremlerle duruyordu. Tam karşımda duran koltuğa bağdaş kurarak oturdu.
"Biliyorsun," dedim kısık bir sesle. "Annem evimiz dururken başka bir yerde kalmamı pek hoş karşılamıyor."
Esra, bunu hep duymaktan bıkmış bir şekilde iç şekti. "Semra teyze ya," dedi umutsuz bir sesle. "İki sene oldu hala ikna edemedik."
"Ben de pek sevmiyorum evim dışında bir yerde kalmayı, rahat edemiyorum. O yüzden sıkıntı olmuyor," koyu kahverengi, dalgalı saçlarımı arkaya doğru attım. Ela gözlerimi, saçlarını taramaya başlayan Esra'da gezdirirken, "Gideyim artık," diye mırıldandım.
Esra, saçlarını taramaya devam ederken bana kısa bir bakış attı. Yeşil gözlerinde hüzün ve merak vardı. "Bu halin," dedi aniden, bu ses tonunu ve arkasından ne söyleyeceğini biliyordum. Yine de devam etmesini bekledim. "Hiç hoşuma gitmiyor, Balım."
Esra, mahallede yakın olduğum iki arkadaşımdan biriydi. Genellikle günümün çoğunu onun yanında geçirirdim. Günümüz her zaman çok güzel geçer, eğlenmesini de bilirdik. Ancak son zamanlarda bir his, çok tuhaf bir his yüzünden mutlu olamıyordum.
O hissi tarif edemiyordum.
"Hangi durum?" diye sordum yine de bilmezlikten gelerek. "Gayet iyiyim Esra."
"Salak mı var senin karşında?" Eline aldığı kremden biraz avucuna döktü ve saçlarına yedirmeye başladı. Bu sırada bana laf yetiştirmeyi de bırakmadı. "Konu o değil mi?"
Durdum. Kimden bahsettiğini gayet iyi anlamıştım ama ismini söyleyecek cesareti kendimde bulamamıştım.
"Geç oldu, yağmur da dindi sayılır. Gideyim artık, yarın zaten işimiz vardı, buluşuruz."
"Yine kaçıyorsun." dedi Esra bıkmış bir şekilde. Üzerine giydiği krem rengi tayt ve siyah sweatshirt ile her zamanki gibiydi. Siyah saçlarını geriye doğru attı ve tepede dağınık bir topuz yaptı. Saçlarını kurutmaktan hoşlanmazdı. Kendi kendine kurumasını severdi. Ben onun aksine fön makinesine yapışık bir halde gezerdim, onun yaptığı gibi yapıyor olsaydım, anında hasta olacağımı bilirdim. Zayıf bir bünye ve birçok hastalık.
Esra'ya cevap vermedim. Koltuğun üstüne atılmış olan siyah kabanımı elime aldım, Esra'ya bakmadan giyinmeye başladım.
Bir anda, "Cihangir," dediğinde olduğum yerde kaldım. Kalbimin atışı birden o kadar çok hızlanmıştı ki, kendimden nefret ediyordum. Kendimden gerçekten nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE REÇELİ
Romance"Yapma, Balım." dedi, Cihangir kısık sesiyle. "Kendi kendinin canını yakıyorsun." Başını olumsuzca iki yana doğru salladı. "Lütfen, yapma." "Ne yapayım peki, Cihangir?" dedi Balım, buğulanmış gözleriyle. "Söyle bana, seni böyle çok severken, kalbim...