1.Bölüm. "Cihangir'in Kalbi."Keyifli okumalar💗
🖇
Kalp doğru kişiyi bulduğunda mı delicesine atmaya başlardı yoksa doğru kişinin kalbimize vereceği hasarı önceden kestirebildiğinden dolayı mı öyle hızlı atardı?
Heyecan ve aşktan mı yoksa hayal kırıklığı ve korkudan mı?
Kalbimizi ne attırırdı?
Bulaşıkları yıkarken düşündüğüm şeylerle yüzümde umutsuz bir bakış peyda oldu. Biraz daha bulaşık deterjanı ekleyerek iyice köpürttüğüm süngeri tabağın üstünde iyice gezdirmeye başladım.
Bu bir çeşit terapi yöntemiydi. Bulaşık makinesi olmasına rağmen elimle yıkamayı seviyorum çünkü beni rahatlatıyordu.
Derin bir nefes aldım. Dün gece Cihangir'i görmek bana hiç iyi gelmemişti.
Hayır az da olsa iyi gelmişti, yalan söylüyorsun.
Tamam azıcık iyi gelmiş olabilirdi.
Bu beni gurursuz bir insan yapar mıydı? Reddedildiğin, yüzüne karşı gitmeni söyleyen kişiyi hala seviyor olmak, tek dokunuşuna kalbini veriyor olmak, onun için atan kalbim, bunlar ve daha fazlası beni gurursuz bir kadın yapar mıydı?
"Balım," diyen annemin kızgın sesiyle elimdeki tabak tedirginliğimden dolayı düşecek gibi oldu. Son anda kaygan ellerimle yakalayınca dudaklarımın arasından derin bir 'oh' sesi çıkmıştı.
Annemin yemek takımı setleri onun en değerli varlıklarıydı.
"Bulaşık makinesine koy diyorum hala ellerinle yıkıyorsun. Su buz gibi. Kendinle zorun mu var yavrucuğum?"
"Sevdiğimi biliyorsun anne," dedim sıkıntıyla bir nefes vererek. "Benim için sıkıntı değil."
Annem 1.65 boylarında, biraz etine dolgun bir kadındı. Her zaman fiziğine önem gösterir, sabahları Ayten teyze ve Cemile teyzeyle yürüyüş yapmayı eksik etmezdi. Yağmurlu ve soğuk günlerde aksıyordu tabii, ancak yaz aylarında her gün o sabah yürüyüşü yapılırdı. Saçları gözleriyle orantılı olarak kahverengiydi, saçları arasında beyaz teller vardı, ancak annem sürekli boya yaparak o beyaz telleri götürürdü. Yaşlanmaktan biraz korkuyordu sanırım. Bize o korkuyu belli etmeyi çok istemese de.
"Aman," dedi annem, masanın etrafında olan sandalyelerden birini kendine doğru çekerek. "Babası kılıklı, ne yaparsan yap."
"Yine konu nasıl babama geldi anne ya," sitem edişime güldü.
"Kız ne öğrendim," dedi annem bir anda konuyu değiştirerek. Bunu söylediği anda kaşlarımı çatarak ona döndüm. Bunu diyorsa arkasından kesinlikle bir dedikodu geliyor olurdu.
"Ne oldu?"
Annem, "Cihangir var ya," belli etmemeye çalışarak yutkundum, adı bile beni nasıl böyle etkisi altına alabilirdi? Bu bir şaka olmalıydı! "Evlenecekmiş diyorlar valla."
Elimde tuttuğum bardağın aniden elimden kayarak yere düşüşüne engel olamadım. Duyduğum şeyi algılayamadım ya da algılamak istemedim. Suyu kapattım, hızlıca yere eğilerek cam kırıklarını toplamaya başladım. Bir anda tüm dünyanın yükü üstüme gelmişti sanki.
"Balım dur, elini keseceksin yahu."
Cihangir evlenecekmiş.
"Balım, süpürgeyi getireceğim bırak kızım. Kesilecek elin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE REÇELİ
Romance"Yapma, Balım." dedi, Cihangir kısık sesiyle. "Kendi kendinin canını yakıyorsun." Başını olumsuzca iki yana doğru salladı. "Lütfen, yapma." "Ne yapayım peki, Cihangir?" dedi Balım, buğulanmış gözleriyle. "Söyle bana, seni böyle çok severken, kalbim...