3

726 49 14
                                    

Arkadaslar ufak bir taktik degisimi yapiyorum... Oy degil de yorum yapsanız nasıl olur? Bence çok güzel olur 🤭 çünküüü yorum yapilinca daha cok bildirim geliyor ve daha cok motive olup bölüm yazıyorum

Vee sizinle yorumlardan konusmak da çok eğlenceli 💞💞

Neysem fazla dırdır etmeyeyim... Son olarak, sizi seviyorum!

**

Kafeteryada yaşanan olaydan sonra fazla uzun süre beklemeyip eve dönen üçlü, kafalarında ayrı ayrı senaryolar kurmuştu. Baha neden araları bozuk diye düşünmüş, bir sonuca varamamıştı. Bertan ne yaparsa yapsın onlar her zaman affederdi çünkü. Ulaş ne yalan söyleyeceklerini, Aras ise doğruyu nasıl anlatabileceklerini kurgulamıştı kafasında. Fakat eve vardıkları gibi bütün bu senaryolar boşa çıkmıştı çünkü Ulaş'ın babası karşılamıştı onları. Çocukları kısa bir selamlaşmanın ardından odaya yollamış, Baha'yı ise yanına çağırmıştı.

"Ne oldu enişte?" Baha hissettiği huzursuzluğun sesine yansımasını önleyememişti. Salondaki çift kişilik koltukta yan yana oturuyorlardı. Kendisi ne kadar huzursuzsa amcası da o kadar meraklıydı.

"Baban aradı." Dediğinde çocuğun kırışık duran kaşları düzeldi, bakışlarını kaçırdı. Nefeslerinin hızlandığını ve kalp atışlarının yükseldiğini çok net hissediyordu. "Bir hafta oldu neredeyse ama hiç açmamışsın aramalarını."

Sesini duymak istememişti. Buraya gelinceki özgürlüğü tatmış, o adamdan bir kez daha nefret etmişti. İçten içe yine babasına öfkelenir ve 'eğer açmıyorsam niye zorluyorsun?' diye geçirirken ne bahane uyduracağını düşündü. Bunun bir bahanesi yoktu, olanı söylemeliydi ve bunu da yapamazdı. İşe yarayacağını pek de düşünmediği bir yalan söyleme girişiminde bulundu.

"Gelmeden önce kavga ettik. Sinirli olduğum için açmadım."

"Bir haftadır geçmedi mi sinirin?"

Eniştesinin muzip çıkan sesiyle dudaklarını büzdü. Bu adam da her yalanını yakalıyordu!

Adam yeğeninin sıkıntılı suratına bakarken sesli bir nefes verdi. Karısının kardeşi öldüğünden ve yurtdışına taşındıklarından beridir ki Baha'nın durumu gitgide kötüleşmişti. O da bunu fark edip ufak bir araştırma yapmıştı ama tam her şey çözülecekken seri cinayetler hakkında bir olay ile başbaşa kalması sebebiyle yarım bırakmıştı o işi. Sonrasında ise dönüp bakmaya fırsatı olmamıştı. Çocuğu fazla zorlamak istemiyordu şu an için, daha sonra yarım bıraktığı meseleye tekrar bakar ve anlardı neyin ne olduğunu.

"Bugün ara onu, tamam mı? Zaten burada olmanı istemiyor gelip almaya falan kalkar."

Baha isteksizce kafasını salladı ve kısa birkaç konuşma sonrası dış kapıya yürüdü. Ne kadar erken konuşursa o kadar iyiydi ona göre, diyeceği tek şey ise 'beni bir daha arama' olacaktı. Onun evde değil de dışarıda konuşması eniştesinin tuhafına giderken bundan bihaber evden çıktı. Telefonunu eline alıp istemeye istemeye kayıtlı olan bir avuç numaradan birini aradı ve kulağına götürdü. Her geçen saniye daha da stresi artıyor ve göğsü sıkışıyordu.

O sırada evinde bilgisayardan işlerini halleden adam, telefonunun çalması ile kaşlarını çattı. Sessize aldığını sandığı telefon titreyip dururken onu masadan aldı ve kimin aradığına baktı. Dudağının kenarı, gördüğü isimle beraber kıvrılmıştı. Bir süre bekleyip aramayı yanıtladı.

"Efendim oğlum?"

Genç çocuk dişlerini sıkıp konuşmak için kendine zaman tanırken adam onun aksine sabırsızdı. Saniyeler sonra "Alo?" Diye tekrar yokladığında çocuk derin bir nefes aldı.

Doe// GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin