4

661 60 64
                                    

Arkadaşlar düzeltmeden atıyorum olur da mantık hatası veya hızlı geçişler görürseniz ve rahatsız olursanız söyleyin ara olaylar eklerim oralara

İkinci olarak da yeteri kadar yorum gelirse yeni bölüm atarım. Bugün beş veya altı tane falan yorum attı biri -çok teşekkür ederim- buna bile bölüm atasım geldi. Kısacası eğer bölüm istiyorsanız yorum yapın lütfen 🥺

Siz bölümü okuyun ben de diğer kitabın bölümünü bitireyim...

*

Kalbi ağzında atıyordu, gözleri alabildiğine açıktı ve o kadar sık nefes alıyordu ki başı dönmeye başlamıştı. Yeterince uzaklaştığına kanaat getirince bir duvar kenarına çöktü. Eli göğsüne gitti, her nefes aldığında canı acıyordu koşmaktan. Ağzına dolan tuzlu, iğrenç tat ile suratını buruşturdu. Ne zaman böyle olsa sanki bir daha asla düzelmeyecekmiş gibi hissediyordu.

Beş dakika öncesine kadar her şey normaldi. Kafeteryaya gidiyordu Ulaşları beklemek için. Ama tam kapıdayken yanından geçip giden erkek sürüsü, onlardan aldığı koku beynini bulandırmıştı. Vücudu korkuyla kasılmış, kimsenin duyamacağı kadar kısık bir sesle ağzının içine mırıldanmıştı. Kendine geldiği ilk an, titreyerek koşmaya başladı. Nereye olduğunu bilmeden, kimseyi umursamadan. Oradan eldiğinden geldiğince hızlı bir şekilde uzaklaştı.

"Babam bu parfümü Almanya'dan aldı, hediye." Lafı ise onu kendine getirip koşmaya başlamasına sebep olan şeydi.

Duvar kenarında, bir başına, ayaklarını kendine çekmiş ve kollarını başına sarmış bir şekilde ağlıyordu şimdi. Tabiri caizse ödü kopuyordu. İğrenç ötesi hissediyordu. Ağlamasını kesmek için elini ağzına dayadığında, aklına doluşan görüntüler daha da sesli ağlamasına sebep olmuştu. Elini hemen geri çekti ve biraz daha kendine sarıldı.

Elini kolunu nereye atsa o anlar hatırasında canlanıyordu. Kendini sarınca kaçmasın diye ayaklarını, ağzını kapatınca sussun diye ağzını bağladıkları... O anlardaki gibi acı çekiyordu sanki, teni o anlardaki gibi cayır cayır yanıyordu. Çok güçsüz hissediyordu, yine.

"Arabaya alın, kriz geçiriyor."

"Tamam abi."

İki tarafından tutan eller ile neye uğradığını şaşıran Baha, ayağa kaldırılması ile çığlığı basmıştı. Götürüyorlardı onu, hem de siyah bir arabaya. Etrafına bakınıp deli gibi çırpınırken hâlâ ağlıyordu, iki yanında duran adamlara tekme atmaya çalışıyordu.

"Bırakın beni! Benim eniştem polis, döver sizi! Bırakın!"

Bağırıp çağırmaları adamlara etki etmiyordu. İki adam da biliyordu ki patronlarının amacı çocuğu hastaneye götürmek falan değildi. Başka biri olsa umursamazdı, demek ki bu çocuk özeldi. Bu sebeple ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar bağırırsa bağırsın yine de onu arabaya tıkıp kapıyı kapatmışlardı. Çocuk, anında kapı koluna atıldığında arkadan koluna sarılan el onu geri çekti. Korkuyla inledi, nefesi kesildi. Sadece elleri değil, bütün vücudu bariz bir şekilde titriyordu.

"Bırakın ne olur..." Bağırması işe yaramayınca yalvarmaya başlamıştı şimdi de. Kafasını önüne eğmiş, içli içli ağlıyordu.

Tuttuğu ince kolu bırakan adam, çatık kaşlarıyla ağlayan çocuğu izliyordu. Bu kadar ağlanacak ne vardı ki? Bir sussa anlatacaktı neyin ne olduğunu. Gerçi, kendisi de tam olarak bilmiyordu ya. Onu yolun kenarında gördüğü an, o şekilde gördüğü an içinden bir şeyler kopup gitmişti. Anında arabayı durdurmuş, adamlarına onu içeri almaları için emir vermişti. Tek istediği yardım etmekti ama biraz abartmıştı sanırım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doe// GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin