Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına ittirdiğimde yanağıma değen ellerimin soğukluğu beni ürküttü.Heyecanlanınca , sinirlenince ve garip bir şekilde mutlu olunca ellerim buz keserdi.Şuan ki ellerimin soğukluğu büyük ihtimalle endişedendi.Son kez lüks ve abartı bahçeyi süzüp zile bastım.Zilin sesi evin içerisinde yankılanırken bakışlarımı siyah botlarıma indirdim.Neden burada olduğumu bilmiyordum açıkcası.Bayan Alerice okuduğum üniversiteden bir hocaydı.Üçüncü sınıfa kadar derslerime giriyordu ama bu sene okuldan ayrılacağını söylemişti.Çok üzüldüğümü söyleyemezdim.İyi bir öğretici olmasına rağmen biraz sert ve otoriter bir öğretmendi.Sınavdan sonra beni yanına çağırmış ve iş aradığını duydum , evde birisine ihtiyacım var gibisinden bir şeyler zırvalamıştı.Tabiki de hizmetçi olmak gibi bir niyetim yoktu ama söylerken ki gergin tavrı ve göz teması kurmamak için direnmesi bende biraz merak uyandırmıştı.Zaten hizmetçi olmayacağımı bilecek kadar tanıyordu beni.
Birkaç dakikalık bir bekleyişten sonra kapıyı sıcak gülümsemeli bir hizmetçi açıp kenara çekildi.Refleks olarak geri gülümserken evin içinin fazlasıyla sıcak olduğunu fark ettim.Deri ceketimi çıkarıp çıkarmamakta tereddüt etsemde sonunda çıkarıp yüzüne yapışan gülümseyle hareket eden hizmetçiye uzattım.Şimdiden kendimi besleme gibi hissetmeye başlamıştım.
Bayan Alerice beni lüks salonunda ki deri koltukların tekinde bacak bacak üzere atmış kahvesini yudumlayarak karşıladı.Öğretmenim olduğu için saygı duymaya çalışsam da , saygı duyulamayacak birisi olduğunun farkındaydım.Kadında beni iten birşeyler vardı ama ne olduğunu asla öğrenemeyecektim sanırım.Parası olunca kendisini insanların efendisi sananlardan nefret ederim.Babamında onlardan birisi olması hayatın bana attığı alaycı gülüşlerden birisi olmalıydı.
Samimi olmayan gülümseyişine samimi olmayan gülümseyişimle karşılık verdim.Ayağa kalktığında zahmet etmeseydin diye homurdanmamak için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.Normal bir hareket yapıyor olsada hareketleri o kadar yapmacıktı ki insanın sinirini bozuyordu.Uzun kollarını etrafıma doladığında üç yıldır değiştirmemekte direndiği parfümü tekrar burnumu doldurdu.Güzel bir kokuydu ama fazla gencimsiydi.Yinede altında deri pantolon üstünde gömlek ve hatta kırmızı ojeleri olan bu kadının üstünde sırıtmıyordu.Üniversitede ki ilk yılım Bayan Alerice'yi gördüğüm her yerde sen kırklı yaşlardasın kadın kendine gel diye bağırmamak için direnmekle geçmişti.Sonradan ister istemez alışıyordu insan.
"Harley , hoş geldin canım.Kolay buldun mu evi?"
Gerizekalı mıyım ben?Niye bulamayayım?
"Evet , arkadaşım bıraktı zaten."
"Kusura bakma canım , yordum seni de buraya kadar , ama inan yardımına ihtiyacım var."
"Hangi konuda?"
Umursamaz davranmaya çalışsam da meraktan ölüyordum.Haklıyımda , hergün öğretmenim tarafından durdurulup evime gel diye bir teklif almıyorum.Aslında hayatım boyunca böyle bir teklif almadım.Far görmüş tavşana dönmem fazlasıyla doğal bence.
"Otur konuşalım biraz.O konulara girmek için henüz erken."
Gülümseyerek söylesede cümlenin içerisinde gizli bir emir hissettim.Belkide hocam olduğu içindir ama kendimi otururken buldum.Ben bu kadından korkuyorum galiba?Ama uzun kırmızı takma tırnaklarına bakınca korkmamak elde değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say something
RomanceArtık konuşmasını , zehrini akıtmasını beklemekten yorulmuştum.Yeşil gözlerine son kez baktım ve onun sessizliğine katılarak kelimelerimi acıttım.