"Neden konuşmuyorsun?"
Dedim artık pes etmiş bir ses tonuyla.
Yeşil gözleri karaladığı kağıttan bir saniye olsun ayrılmamıştı.
Bu umursamazlığı beni deli ediyordu. Karşısında sinirden titriyordum ama umurunda bile değildim.
Aniden gelen sinir dalgasıyla yanına yaklaştım ve çizimine bakmak için eğildim.Yanlış olduğunu bildiğim şeyi ısrarla yapıyordum , onun gibi.O kağıda çizdiği şey her neyse , onu tüm dünyadan soyutluyordu ve onu dünyaya getirmenin vakti çoktan gelmiş hatta geçmek üzereydi.
Eğildiğimi fark etmesi ile kağıdı hışımla kapatması bir oldu.Sinirle sandalyeden kalktı ve bileğime yapıştı.Dejavu hissiyle titredim.Bileğim parmaklarına alışmıştı resmen. Bu sefer beni kovmasına izin vermeyecektim.
"Hayır , hiçbir yere gitmiyorum.Bu sefer değil."
Bakışları aynı sertliğini koruyordu.İçim titredi ama bakışlarımı çekmedim.
Kapının hemen yanına geldiğimizde her zamanki gibi kapıyı açıp beni dışarı atmak yerine sertçe duvara itmişti. Canım acısada sadece dişlerimi sıktım.Aniden üstüme eğildi ve dudakları kulağıma değecek kadar yakınıma geldi.Nefesini hissettiğimde içimde bir şeyler çığlık çığlığa ayaklandı.Bakışlarımı dolgun dudaklarına çevirdim ve aylardır yaptığım gibi kafamda ses tonunu bir kere daha hayal ettim.Hayalimde ki ses ne kadar etkileyici olsa da Axel için yeterince mükemmel olamıyordu.Dişini dudaklarına geçirdiğinde bakışlarımı tedirgince gözlerine kaldırdım.Gözlerini kapatmış , derin nefesler alıyordu.Yutkunmasıyla oynayan adem elmasına hayranlıkla bakarken tüm hücrelerimin sesini duymak için can atıyordu.
Lütfen bir şey söyle.Uzun zamandır kafamda olan bir kurgu, sonunda yazmak için zaman bulabildim ve tanıtım bölümü ile karşınızdayım.Umarım beğenirsiniz.
Vote'larınızı esirgemeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say something
RomantizmArtık konuşmasını , zehrini akıtmasını beklemekten yorulmuştum.Yeşil gözlerine son kez baktım ve onun sessizliğine katılarak kelimelerimi acıttım.