Dört arkadaş kantinde hiçbir şey konuşmayarak oturuyorlardı. Nefes alma
sesleri haricinde hiçbirinden bir ses gelmiyordu. Seokjin kafasını sevgilisinin
omzuna yaslamış oturuyor, Taehyung elindeki pet şişenin neredeyse canına okuyarak oynuyordu. Yoongi ise en
vahimi hoseok'dan gözlerini ayıramıyordu.Dün gece olanlardan hiçbirine bahsetmemişti ama onun mutsuzluğu herkesi etkilemişti. Okula geldiğinden beri tek laf etmemiş, Her zamankinden daha huysuz ve çekilmez biri olmuştu.
Taehyung en sonunda dayanamayarak
elindeki şişeyi masaya fırlattı. "Yeter artık Yoongi neyin var?"Yoongi hoseok'tan gözlerini çekip Taehyung'a baktı "Efendim?"
"Neyin var diye soruyorum, sabahtan beri somurtuyorsun, bir de şu feromonların yüzünden bayılmak üzereyim."Yoongi Taehyung'dan özür dileyerek "Bir şeyim yok her zamanki halim." diyerek cevap verdi. Tabii ki hepsi Yoongi'nin bir şeyleri sakladığını anlamışlardı. Seokjin
yoongi'nin elinden tutarak "Lütfen anlat Yoongi dün gece bir şey mi oldu?" son sözlerini söylerken hoseok'a doğru bakıyordu. Hoseok ile aralarında bir şeyler olduğuna emindi."Önemli bir şey olmadı sadece hoseok'u
neyin korkuttuğunu buldum." Yoongi'nin sözleriyle hepsi heyecanlanmıştı. Namjoon merakla "neymiş o?"diye sordu.
Yoongi ilk başta cevaplamakta tereddüt etti "Benmişim." gözlerinde bunu söylerken bir parlaklık belirivermişti ama bu öyle sevinçten değildi. Sanki kalbinin kırıklığı gözlerine de yansımıştı.Hafifçe de sırıtıyordu. Namjoon ağzı açık şaşkınca ona bakıyordu "Nasıl yani neden senden korkuyormuş? Bu çok saçma. Sen asla bir omegaya bu kadar kibar davranmazdın."
"Feromonlarım çok ağırmış, bir de bakışlarım korkunçmuş." Yoongi'nin
yaptığı itiraftan sonra hepsi tekrar eski sessizliklerine döndüler. Sonra da zilin çalmasıyla sınıflarına gittiler. Bir tek
Yoongi koridordaydı. Hoseok ile son kez konuşabilmek için hoseok'un dolabının bulunduğu koridora ilerliyordu. Meraklı arkadaşlarını başından savmayı zor olsa da başarmıştı.Gece boyunca hoseok'u düşünmüştü. Ona olan hislerinin ne olduğunu düşünmüştü ve şimdi bunun ne olduğunu anlıyordu. O aşık olmuştu hem de çok fena. Hoseok'u gördüğünde adımlarını yavaşlattı. Onu hala fark etmeyen hoseok'a bakıyordu.
Zarif elleriyle kitaplarını çıkarıyordu.
öylesine güzeldi ki tek bir bakışıyla Yoongi'nin kalbini yerinden çıkarabilirdi. hoseok'a yaklaştı. Hoseok onu görünce siyah gözleri büyüdü birkaç adım geriledi "Neden buraya geldin?" Sesi aynı bir ceylan gibi titrek ve masum çıkmıştı.Yoongi kendini toparladı. Ne söyleyeceğini hiç düşünmemişti. "Sadece seninle konuşmaya geldim." dedi.
"Seninle konuşmak istemediğimi söylemiştim."
"Biliyorum ancak son bir kez konuşmak istiyorum, bu ricamı reddetmezsin diye umarım."
Hoseok bir an düşündü "eğer seninle son kez konuşursam peşimi bırakır mısın?"
Yoongi kafasını salladı ve gülümsedi "Evet bırakırım." Bu kadar kolay olacağını düşünmemişti.
"Sana teşekkür etmek istiyorum hoseok, çünkü seninle tanıştığım günden itibaren ilk defa yeni hislerle karşılaşıyorum. Her ne kadar sen kendi değerini bilmesen bile benim için çok değerlisin."
Hoseok Yoongi'nin karşısında duvara yaslanmıştı ve yüzünü yere eğmişti. Yoongi onun sessizce "teşekkür ederim." diye fısıldadığını duydu ama bir şey demedi.
"Bakışlarımın seni korkuttuğunu biliyorum ama ben sana her zaman hayranlıkla baktım. Çünkü sen gördüğüm en güzel omegasın..."
Hoseok kesik kesik çıkan sesiyle Yoongi'nin lafını keserek "lütfen hızlı olur musun derse geç kalacağım." dedi.
"Seni seviyorum hoseok hem de tahmin edebileceğinden daha çok." Hoseok yaşla dolan gözlerini Yoongi'den kaçırarak omzunu silkti ve koşarak oradan uzaklaştı. Delta ise yalnız başına orada bekliyordu.
Hem hoseok'a aşkını itiraf ettiği için rahatlamıştı hem de asla hoseok ile beraber olamayacağını bildiği için mutsuzdu. Ağlamak istiyordu ama gözünden yaşlar gelmiyordu.
Orada öylece beklerken gözüne bir şey takıldı. Yerde sarı bir not vardı ve hoseok'un dolabının önüne düşmüştü.
Merakla notu eline aldı ve okumaya başladı.***
Hoseok gözyaşları ile birlikte bahçeye çıktı. Yoongi'yi unutmak isterken birden karşısına gelmiş ve ona âşık olduğunu söylemişti. Hoseok ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Sadece bahçede oturmuş ağlıyordu. Delta ona değerli
olduğunu bile söylemişti. Hoseok kendinden utanıyordu. Kendisini seven birini üzmüştü. Aslında Deltanın onu sevmesi bile gerçekçi gelmiyordu. O kimdi ki yüzyılın en güçlü insanının sevgisine layık olabilirdi?
Hoseok ona doğru yaklaşan bir kedi gördü ve yavaşça kedinin kafasını okşadı. İsyankar bir tavırla "Neden her şey yoongi'ye benzemek zorunda?" diye ağlamaya devam etti...
Öyle işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Omega [Sope]
Fiksi PenggemarHoseok kendinden nefret eden bir omegaydı Yoongi ise onun mandalina feromonlarına aşık bir delta