Young, Dumb, Stupid

"Sorun cinsiyette değil"

Keyifli okumalar...

💛🐥

"Gay"

Derin bir sessizlik..

Nefes almaya dahi korktukları saniyeleri farklı bir ses bölmüştü bahçedekilerin.
Herkes refleks olarak sesin sahibine dönerken üstündeki bakışları farkederek yarım bırakmıştı sözlerini kahverengi saçlı olan.

"3. Dünya savaşının Kore'de başlayacağını bilmiyord-"

Changbin bu anı fırsat bilip hızla kendini toparlamış ve Jisung'u içeri sokmaya çalışırken aceleyle konuşmuştu.

"Arkadaşım çok sarhoş, lütfen kusura bakmayın"

Chan konuşmak için ağzını açtığı sırada önüne geçen bedenle susmak zorunda kalmıştı.

"Bu o!"

Changbin, Minho'nun işaret ettiği arkadaşına ölümcül bakışlar atarken Jisung net görebilmek için gözlerini birkaç kez açıp kapatmıştı.

"Pis sapık! Bir de takip etmiş beni!"

Minho kontrolünü kaybetmiş gibi bağırırken Felix kendine gelip büyüğünün yanına ulaşmıştı.

"Hyung sakin ol, neden bağırıyorsun?"

Felix, Minho'yu kolundan tutup çekiştirirken Jisung bir nebze olsun netleşen görüntüsüyle gülmüştü.

"Sen kafedeki hasta çocuk değil misin?"

Minho duyduğu şeyle ileri doğru atılırken bu defa Chan gelmişti Felix'in yardımına.
Aralarında sadece birkaç metrelik bir mesafe varken Minho'nun yanlarına ulaşması pek de imkansız durmuyordu.

"Bırak beni Chan! Ağzını yüzünü dağıtacağım bu sapığın!"

Chan'ın kolları arasında çaresizce debelenen Minho'nun sakinleşmeyeceğini anlayan Felix, Changbin'e dönmüştü.

"Changbin, arkadaşını götür buradan!"

Changbin duyduğu şeyi algılamaya çalışırken Felix'in saygı eki kullanmadan konuşmasına karşı ne tepki vereceğini şaşırmıştı.

"Sizin gibi güzel bir beyfendinin ağzına hiç yakışmıyor bu sözler"

Jisung'un ağzını yayarak kurduğu cümle ipleri kopartırken bu defa Hyunjin öne geçip Jisung'u kolundan tuttuğu gibi eve sokmuştu.

"Minho eve gir!"

Chan'ın da Minho'yu çekiştirerek içeri sokmasının ardından Changbin ve Felix bahçede yalnız kalmıştı. Changbin suçluluk duygusu ile boğazını temizlemiş ve çitlere yaklaşıp konuşmuştu.

"Arkadaşımın kusuruna bakmayın lütfen, normalde de çok patavatsızdır"

Felix'in dikkati karşısındaki bedendeyken istemsizce tebessüm etmişti.

"Sorun değil"

Changbin yüzüne yayılan tebessümle komşusuna bakarken kalbinin bu duru güzellik karşısında ne kadar hızlandığını farketmişti.

Gecenin bu vaktinde, doğru düzgün bir aydınlatma bile yokken ne kadar kusursuz göründüğünü düşünmüştü Changbin; gözlerini hala ısrarla Felix'in üzerinde gezdirirken.
Sanki biri eline kalemi alıp yüzünü özenle çizmişti. Minik burnu, kalp şeklindeki dudakları ve yıldızları andıran çilleri onu gören her insanı kendine hayran bırakacak kadar güzeldi.

"Çok güzelsiniz"

Changbin sarhoşluğun verdiği etkiyle rahatça konuşurken kendine tamamen geldiğinde bu sözleri yüzünden kafasını bir yerlere vuracağından bi haberdi.