sky.11

75 9 12
                                    


skybin: Merhaba gökyüzüm.

Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?

cloudbang: Biraz uykuluyum ama henüz uyumak istediğimi sanmıyorum.

Unutmaktan korkuyorum Bin.

skybin: Doktorlar sürenin uzamaya başladığını söylememiş miydi?

cloudbang: Evet, ama biliyorsun ki yeni kavuştuk.

Bugün unutacağım, yarın tekrar hatırlatacaksın ve bir gün...

Bir gün hiç hatırlamamaktan çok korkuyorum.

Ya da yanımda olup bana hatırlatan kişinin sen olmamasından.

skybin: Merak etme Chanie.

Ben depresyonumu def edeli çok oldu. Artık sen varsın onun yerine.

Kendim bir zarar vermeyeceğim.

cloudbang: Söz ver bana.

skybin: Söz veriyorum.

Kendime herhangi bir zarar vermeyeceğim.

cloudbang: Tamam, sözünü tutacağını biliyorum.

Sanırım uyuyacağım Bin.

skybin: Uyumana bak güzelim.

Ama ondan önce sana dediklerimi yap, olur mu?

cloudbang: Tamam, onlar neler?

skybin: Önce yarın için kendine yazlık şeyler seç ve bir not kağıdı alıp üstüne yarın onları giymen gerektiğini yaz.

Daha sonra sana konum atacağım parkı bir kağıda not alıp görebileceğin bir yere as ve saat onda orada olman gerektiğini yaz.

Ve son olarak en çok kullandığın eline gökyüzü yazmayı unutma. Hepsini yaptıktan sonra uyuyabilirsin.

cloudbang: İyi de bunların hepsi ne için?

skybin: Yarın piknik yapacağız, gökyüzünü seyretmek istiyorum.

Yanımda sen varken.

cloudbang: Seni seviyorum Bin.

İyi geceler.

skybin: Ben de seni seviyorum Chanie.

İyi uykular.

-

Changbin, depresyona girdiği her günde ne kadar çok bataklığa battığını hatırlayabiliyordu. Elinden tutacak kimsesinin olmadığını ve her an daha fazla boğulma tehlikesiyle baş başa kaldığını. Ama bunu denediğinde annesi onu bulmuştu. O günden beri gittiği rehabilitasyon merkezine tekrar yazılmıştı. Tek farkı bu sefer başka bir yerde olmasıydı.

Yeni ve güzeldi. Birçok genç çocuk vardı. Yine de Changbin hiçbirinden zevk aldığını hissetmiyordu. Onu görene kadar. Her zaman bakışları farklı olan o çocuk. O kadar güzeldi ki! Gözlerinde yıldızları barındırıyor, gökyüzüne benziyordu. Changbin hiç durmadan onu izledi.

Her ona baktığında aşık olduğunu hissediyordu. Bu yeni duygu iliklerine kadar hissediyor ve garipsiyordu. Ama ona yaklaşmaktan alıkoyamadı kendini. Daha doğrusu bunu yapmak istemedi. Bir gün bu kaçışmadan bıktı ve kendisini ona bıraktı. Gidip konuştu, gülümsemesini gördükçe daha fazla sevgi doldu içine.

Bir sonraki gün çocuk onu tanımadığında hayal kırıklığına uğradı. İyi anlaştıklarını düşünmüştü. Ama çocuk ona gülümseyip hastalığını açıkladığında ve yeniden tanışmayı teklif ettiğinde güneş üzerine doğmuş gibi hissetti. Sonra Changbin kendisini her zaman Chan adındaki çocuğun yanında kendini yeniden tanıştırırken buldu.

Ailesiyle tanıştı. Ve annesiyle babasına her zaman tanışma işini kendisine bırakmalarını tembihledi. Çünkü Changbin bundan bıkmazdı. Gözlerindeki gökyüzüne bakarken nasıl bıkabilirdi ki? Sonraki günler böyle geçti ve bir gün... Bir gün Changbin ondan hoşlandığını söyledi ve karşılık buldu. Ama Chan korkuyordu. Kırılmaktan ve bırakılmaktan. Herkesin ondan bıkacağını düşünüyordu. Oysa Changbin kendisinden bıkmayan bu çocuktan bıkacağını sanmıyordu.

Bu yüzden vazgeçmedi. Bugüne geldi.

Şimdiyse  bir bankta oturup karışık kafasıyla elindeki yazıya bakan çocuğa ilerledi. Elinde tuttuğu ağır sepet ve yüzündeki gülümsemeyle rehabilitasyon merkezinde ilk tanıştıkları gündeki kıyafetlerine baktı. Kıvırcık saçları asi bir şekilde her tarafına saçılıyordu. Changbin aşık olduğunu hissederken yanına adımlayıp ona bakmaya başladı. Chan başta epeyce bir şaşırdıktan sonra bir gülümseme gönderdi yabancıya. Daha sonra ürkek bir şekilde merhaba dedi.

"Merhaba gökyüzü. Yeni günümüze hoş geldin."

      «────── « ⋅⁺ ☁⋆⋅ » ──────»

duygusalım baya ha... jasşdlıfjasdoıfsa

şaka bir yana bu kitap da bitti.. vay be

 vay be

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sky: sorry, i love u [binchan]✓️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin