Not : egik yazilar Lix'in ic sesi.
...
- Felix
Telefonu masanın üzerine bırakıp pişirdiğim pankekleri tabaklara koyuyordum. Hyunjin birkaç saate evde olurdu. Pankekleri iki ayrı tabağa koyduktan sonra çikolata sosunu tabaklardan sadece bir tanesine dökmüştüm.
Çünkü Hyunjin tatlı seven biri değildi.O daha çok americano gibi acı ve şekersiz şeyleri tercih eden bir tipti yani benim tam zıttım. Şekerle arası olmasa bile ona yaptığım brownileri yemeği seviyordu ya da seviyormuş gibi davranıyordu...
Ocaktaki yemekleri kontrol ederken zilin çalmasıyla kalbim deli gibi atmaya başladı. Saat altıya geliyordu. Garipti çünkü Hyunjin bu kadar erken eve gelmezdi hatta çoğu zaman eve bile gelmezdi.
Ancak kaçırıldığım günden beri akşam yemeği saatinde eve gelmiş oluyordu. Ve bundan hiç şikayetçi değildim sonuçta akşam yaptığımız o sohbetler, genelde hep ben konuşsam da, günümün en güzel zamanlarıydı.
Elimdeki kepçeyi tezgaha koyup kapıya doğru yürümeye başladım. Ellerim titriyordu hatta bacaklarımda beni taşımakta zorlanıyordu. Heyecanlanmam normaldi sonuçta her gün biri benden hoşlandığını söylemiyordu. Kapının önünde beklerken heyecanım daha da artmıştı. Umarım karşısında kekelemezdim.
Kaıpyı açtığımda ayakkabılarını çıkarmaya çalışan, siyah takım elbiseli mavi saçlı serseri iş adamını gördüm. Ve o kadar yakışıklı görünüyordu ki boynuna atlamamak için zor duruyordum.
Ayakkabılarını çıkarıp tekrardan dik durduğunda bana bakıp sırıtmıştı. Üzerimde bir şey mi var diye bakarken altımdaki kasıklarıma kadar gösteren bir şort giydiğimi fark ettim. Üstümdeki sıfır kol tişört ile resmen çıplaktım.
"Beni içeri almayacak mısın?"
Sorduğu soruyla neyden bahsettiğini merak ederken kapının önünde dikilmiş ve utanmakla meşgul olduğum için ona geçmesi için yer vermediğimi fark ettim.
"Alacağım tabii ki." yavaşca kenara çekildim ve daha rahat geçmesi için kapıyı sonuna kadar açtım.
"Teşekkürler, ve.." bakışları bacaklarıma indi. "Üşümüyor musun?"
Bakışları bacaklarımda takılı kalmışken sanki mümkün olabilirmiş gibi daha da utandım.
"Mutfak sıcak olduğu için üşümüyordum. Ama eğer rahatsız olduysan hemen değ-"
"Hayır. Değiştirmene gerek yok. Güzel görünüyor."
Kapıyı kapatıp mutfağa doğru ilerledik.
Normalde vücudunu cok fazla gösteren biri değildim, kırk beş derecelik havada bile swift t-shirt ve bol bir kot giyerdim. Ancak şuanda da olduğu gibi son zamanlarda şort ve etek gibi bakcaklarımı ortada bırakacak tarzda kıyafetleri giymek istiyordum. Büyük ihtimalle öldüğünü sandığım omegam feminen ruhu ile geri dönüyordu.
Mutfağa geldiğimizde yemekleri koymak için tezgaha doğru ilerlerken bir anda bileğimde bir baskı hissettim ardından Hyunjin beni kendine doğru çekerek masanın yanındaki koltuğa oturmamı sağladı.
"Sen otur, ben tabakları hazırlarım." başımla onayladıktan sonra yan duran bedenimi masaya döndürüp serseri iş adamının yemekleri masaya koymasını izledim. yemin ederim ki bir gün bu adamın kucağına çıkacağım.
Son tabağı da masaya koyarken afalladı. Bana bakarak "Umarım." dedi.
Neyden bahsediyordu, bekle yoksa dışımdan mı düşündüm? Hayır hayır, öyle bir şey yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
snow on the beach - hyunlix
Teen Fiction★ ׄ from mᧉ 𝘁𝗼 ɥoυ ׄ ୭୧ +Hey sarı kafa, saçlarını o kadar açmak zorunda mıydın? - ? -🥇hyunlix 10.07.2023 -