Bahar güneşi ışığıyla güzel sanatlar fakültesinin sınıflarını kutsarken Taehyung da tam yanında oturduğu Jeongguk'un gözlerini kutsuyordu. Ellerini, boynunu, kulaklarını en zarif takılarıyla donatmıştı yine. Birbirlerini sarması gereken elleri fırçaları kavramış, tuvallerini renkleriyle kuşatıyorlardı. Gerçi Jeongguk resminden çok Taehyung ve onun çizimiyle ilgileniyordu. Taehyung'un heykellerinde genelde yüzü olmayan bir erkek bedeni vardı. Şu anda da aynı oğlanı arkası dönük bir şekilde tüm dikkatiyle çiziyordu. Jeongguk, Taehyung'un hep aynı oğlanın heykelini yaptığını fark ettiğinden beridir kim olduğuna dair duyduğu merak gittikçe büyümekteydi. Öyle ki gözünün o bedenin kıvrımlarına aşinalığından çizimde de onun olduğunu fark etmişti. 'Ah, ne çok isterdim onun fırça darbeleriyle resmedilmeyi...' diye geçirmişti içinden. O kadar dalmıştı ki Taehyung'a ve resmine, kendisine seslendiğini bile fark edememişti."Jeongguk." daldığı yerden çekmek için seslenivermişti Jeongguk'a. Ancak ilkinde bu etkili olmamıştı ki bu kez elini gözünün önünde sallayarak bir kez daha sesleniverdi.
"Hey, Jeongguk!" İçi gitmişti Jeongguk'un bu sese. Esasını bilmese ilahi bir metinde adının geçtiğini düşünecekti. Bunu düşünürken kendisine seslenildiği bilincine sonunda kavuşup yanıtladı Taehyung'u.
"Ah! Şey, evet?" Afallamış tepkisine gülümsemeden edememişti Taehyung.
"Dalmışsın da onun için seslendim. Bayan Eunha'yı da duymadın sanırım."
"Resmini inceliyordum, özür dilerim rahatsız ettiysem." Fark edilmenin verdiği utançla bakışlarını kaçırmış ve biraz da kızarıvermişti yanakları.
"Rahatsız olmadım tabii ki de. Beğendin mi yoksa hoşuna mı gitmedi?"
"Taehyung, nasıl beğenmem?!" diye telaşla atılmıştı söze. "Çok güzel oluyor resmin. Ayrıca hep güzel oluyor ki zaten senin yaptıkların." Aldığı cevaptan pek bir memnun olmuştu Taehyung. Dudaklarında hafif bir gülüş peydahlanırken canına kastı varmış gibi derin sesiyle sormuştu Jeongguk'a "Sahiden mi? Beğeniyorsun yani yaptıklarımı?" Tek kaşını kaldırmış, sırıtarak cevabını bekliyordu. Jeongguk Taehyung'a karşı koyamadığından olsa gerek dökmeye başlamıştı düşüncelerini.
"Evet, beğeniyorum hepsini. Anlamıyorum da zaten nasıl bu kadar yetenekli olduğunu. Her şeyde iyisin resmen. Heykellerin, resimlerin... Hatta duyduğum kadarıyla şiir yazıyormuş aynı zamanda da belli akşamlarda seslendiriyormuşsun. Resmen sanat için doğmuşsun sen!"
Taehyung ortaya bir kıkırtı atmış, Jeongguk ise birden ne yaptığını fark edip utançla yerine sinmişti. Taehyung bu düşüncelerin karşılığını vermek için, biraz da utanması hoşuna gittiğinden, bir teşekkür edip sırayı kendi devralmıştı.
"Bunları senden duymak beni çok mutlu etti. Çünkü inanmayacaksın belki ama ben de aynı şeyleri senin hakkında düşünüyorum. Asıl her şeyde iyi olan sensin. Sosyal medya hesaplarından gördüğüm kadarıyla cover paylaşımları yapıyorsun ve bence sesin çok huzur verici. Resimlerin her zaman övgüyü hak ediyor, herkesin dilinde resmen. Dans etmekte ve fotoğrafçılık konusunda da iyi olduğunu kulüplerdeki insanlardan çokça duydum. Yani, baksana asıl her şeyde iyi sensin işte."
Jeongguk duyduğu utançla ne diyeceğini bilememişti. Aralarındaki en uzun ilk diyaloğun birbirlerini övmek olması da ayrı bir heyecanlandırmıştı. Bu hislerle kızarmış, ardından teşekkür etmişti. Konuyu değiştirmek ve oluşan garipliği atmak adına "Iı, Bayan Eunha diyordun sen sanki. Duymadım sahiden de ne demişti?" diyerek geçmişti bile öbür konuyu.
"Bir eşli çalışma yapacakmış herkes. Haftaya olan derse kadar kim kimle eş olmak istiyor kendisine bildirilmesini istedi."
"Ah, öyle mi? Neymiş peki çalışma?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pomme interdite, taegguk
FanficHer türlü kötülüğü barındırır içinde bu sokaklar. Hayalleri ve hayatları elinden alınanlara, beyaz sayfaları kirli ellerle siyaha bulananlara... Kısaca insanlığın ayıbı olan her şeye göz yumar, kulaklarını kapatır, diline mühür vurur. Bir tek 'Aşk'...