El ele

27 4 44
                                    

Taehyung, sahte romantizmi ve yapmacıklık bulaşmış şeyleri sevmezdi ama gerçek romantizmden çok hoşlanırdı. Yapay şeyler onun için her daim tehlikeliydi ve bu kendisini bir belgeselin içindeymiş gibi hissettirdiğinden canını sıkar uzak dururdu bunlardan.

Oysa ki güne çok neşeli ve eğlenerek başlamıştı. Son seste açtığı müziğin ritmiyle ve pijamalarıyla dans ediyorken, hayali arkadaşının da kendisine eşlik etmesini istemişti. Bu yüzden onu dansa kaldırdığında bu dansı karavandan dışarıya taşımaktan da geri durmamıştı.

Hayatına gelip giden onlarca insanın kalıcılığı olmasa da hayalinin bu denli kalıcı olması da enteresan hissettiriyordu kendisine. El ele tutuşup parmaklarını gökyüzüne doğru kaldırdıklarında kendi etrafında döndükten sonra kolunu ileriye doğru uzattı sanki hakikaten ucunda onu tutan biri varmış gibi kaslarını gerdirerek.

Gözü kırmızı ipten bilekliğine kayarak iç geçirdiğinde rüzgar eserek saçlarını dağıttı. Buna rağmen dans etmeye devam etti, dışarıda ne kadar ilerlediğini ve hangi yolu takip ettiğini kafaya takmadan bedenini hareket ettirirken müziğin sesi hala yakındaydı yani uzaklaşmamıştı karavanından.

Gün ışığı öyle kuvvetliydi ki, dünün yağmurunun ıslattığı bitkiler ve toprak çoktan kurumuştu. Taehyung için doğayı okumak günden güne kolaylaşsa da vahşi yaşamın tehlikelerine karşı aptalca da davranmıyordu. Yine de artık bastığı toprağın hala ıslak mı yoksa kuru mu olduğunu, baktığı ağaçların erik ağacı mı yoksa kiraz ağacı mı olduğunu, kokusunu duyduğu otun kekik mi yoksa biberiye mi olduğunu anlıyordu.

Hayali arkadaşı dans ederken yorulmuş olacak ki kendini aniden yere, kır çiçeklerinin arasına bıraktığında o da durmuş ve bacaklarını kırarak yere çöktükten sonra "Hemen gitmeyeceksin değil mi?" diye sormuştu. Güneşin parlaklığı, karşısındaki görüntüyü olduğundan da fazla ışıldatarak şeffaflığının yansımasını sağlamıştı.

Hayali arkadaşı Taehyung'a "İstediğin sürece buradayım biliyorsun. Kalmam ya da gitmem sadece senin elinde, sen ne istiyorsan o olur" dedi. Taehyung ise üzgün bir şekilde kaşlarını kaldırırken "Ama bu çok hüzünlü geliyor kulağa, senin de kendi kararların ve varlığın olması için yaratıcıya ne tür bir adak adasam acaba" dedi. Kendisi de yorulduğu için çiçeklerin arasına yatarken bir yerlerden çıkıp gelecek bir böcek ya da örümceğin eşlikçisi olmamasını umuyordu. Bu sebeple gözüne ilişen papatyalara bakarken biraz huzursuzdu.

Taehyung derin bir nefes alırken taze meyve kokularının arasından böğürtleni seçebildi, bir şekilde ezilmiş olmalılardı çünkü normalde dalında duran meyvelerden çokça yoğun bir koku yayılmazdı. İşaret parmağını papatyaların beyaz yapraklarında gezdirirken, masmavi gökyüzüne ne zaman gözlerini çevirse gözünün önünde minik minik hareketli noktamsı şekiller uçuşmaya başlıyordu. İçinden "Gökyüzüne gündüz uzun uzun bakmayı başaranlar bunu nasıl başarıyorlar? Benim gözüm yoruluyor, en güzeli gece bakmak işte" dedi.

Lakin birden bire papatyaları okşayan elinde belli belirsiz bir kıpırdanma hissetti ve bu dokunuşun bir böcek yüzünden olmasından korkarak gözünü oraya çevirdi sakin kalmaya çabalayarak ama ne bir böcek vardı ne de örümcek. Sadece hayali arkadaşının eli vardı parmaklarının üstünde, onun tuttuğu noktada sanki melekler yeniden ve oradan doğuyormuşçasına kuvvetli bir parıldama olduğunda Taehyung'un gözleri irileşti.

Kendisi de hayali arkadaşının elini tutmasına izin vererek parmaklarını onun parmaklarının arasına geçirirken "Sanırım göğe çok baktığım için güneşe doğrudan bakmasam da güneş ışıkları gözüme biraz zarar verdi. Göz yanılmaları görüyorum" dedi.

Hayali arkadaşıysa "Taehyung, benim için yaratıcıya hiçbir adak adamana gerek yok. Ama ben varlık kazansaydım da kendini bir gün yine yalnız hissedeceğini düşünmüyor musun?" diye sordu. Taehyung elindeki belli belirsiz sıcaklığı da yakıcı güneşe bağlarken "Yalnız olmadığımda yalnız hissetmek daha farklı olmaz mıydı? Baksana böyle bile çiçekler açıyor sanki senin geçtiğin yerlerde" dedi.

Daisy&GlitterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin